KUPA MI?.. KOY SEPETE! Hazır aylardır futbolla yatıp futbolla kalktığımıza göre, Arjantin'de pek ünlü olan bir fıkra aktarmak istiyorum size. Futbol üstüne…Öykünün

Güncelleme Tarihi:

KUPA MI.. KOY SEPETE Hazır aylardır futbolla yatıp futbolla kalktığımıza göre, Arjantinde pek ünlü olan bir fıkra aktarmak istiyorum size. Futbol üstüne…Öykünün
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 17, 2000 00:00

KUPA MI?.. KOY SEPETE! Hazır aylardır futbolla yatıp futbolla kalktığımıza göre, Arjantin'de pek ünlü olan bir fıkra aktarmak istiyorum size. Futbol üstüne…Öykünün iki kahramanı da birbirinden meÅŸhur. Ä°lki, siyasetin fırıldaklarından süzülüp devlet baÅŸkanlığına kadar yükselmiÅŸ. Dedeleri 19. Yy'da Osmanlı devrinde Lübnan'dan göçtüğü için "El Turco" diye anılan, Carlos Menem.Öbürü, Arjantin'in 20. Yy'da yetiÅŸtirdiÄŸi en büyük romancı olmakla kalmayıp Latin edebiyatının dünya çapında tanınmasına da katkıda bulunmuÅŸ, Jorge Louis Borges. Eserlerine hakim, kabuslu hava, Kafka'yı hiç aratmaz. Ancak, 1938'de babasını kaybettiÄŸi sırada, başında beliren bir yara nedeniyle kanı zehirlenip ölümlerden döndüğü ve bu arada konuÅŸma yetisini yitirdiÄŸi için mi, bilinmez, insana parmakısırtan ÅŸeytanî bir zekaya sahipti. Ä°ki üstad konuÅŸuyorlar. Ä°ki erkek bir araya gelince, geyik muhabbetinin dönüp dolaşıp futbola uÄŸramaması mümkün mü? Sohbetin bir yerinde Borges, dudaklarında muzip bir tebessümle bombasını patlatıyor: "Yahu, ÅŸu futbol dediÄŸiniz ÅŸey de pek tuhaf. Bir tarafta 11 adam, öte tarafta da 11 adam. Ortada tek bir top ve herkes bu topun peÅŸinden koÅŸuyor. Bu çocukların hepsine birer top versek de mesele hallolsa, daha iyi deÄŸil mi?"Neyse ki üniversitede ahalinin futbol tutkusunun toplumsal ve ideolojik kökenleri üzerine yeterince tedrisat gördük de iÅŸin gırgırını geçebiliyoruz.Galatasaray, ligde ÅŸampiyonluÄŸunu ilan etti Pazar günü. Anneler gününde, futbolcuların annelerine -umarım hepsi hayattadır- anlamlı bir armaÄŸan sunduklarını düşündüm. Ne de olsa, anne ve babalar, çocuklarının baÅŸarısını bahane edip etrafta böbürlenmeye pek meraklıdırlar.1. Lig'de, dört sene üst üste ÅŸampiyon olan tek takım! Altay karşısında uÄŸradığı dangalakça maÄŸlubiyetten sonra herkes gecikmiÅŸ ÅŸampiyonluk ilanı bekliyordu. Ne yazık ki, -bir ara tehlikeye girdi gibi görünen- bu ÅŸampiyonluk BeÅŸiktaÅŸ'ın tuhaf maÄŸlubiyetine baÄŸlıydı. BJK gibi bir takım o aptal 3 golü yemekle taraftarlarına karşı hayli ayıp etti.Derbi dendi mi aslan kesilen Fenerbahçe ise maçı kazandı o kadar. Ya, itibarı? Yerinde yeller esiyor. Åžimdi, tüm özel TV kanalları ÅŸaha kalkmış vaziyette. Sanki Kopenhag'a deÄŸil "Sakarya Meydan Muharebesini"ne gidiyoruz. Allah'ın emri; Galatasaray bu maçı kazanmak zorunda. Manevi baskının sadece bu dozu dahi iÅŸkenceye girer. Galatasaray'ın, yarış atları misali kolej sınavlarına itilen zavallı çocuklardan ne farkı kaldı? Fanatik Galatasaraylıyım. Tabii ben de kazanmasını istiyorum. Ama çocukların üzerindeki manevi baskının olumsuz etkileri daha Altay maçında hissedilmedi mi?El insaf!.. Bu ülkenin, Galatasaray'ın Kopehnag'da maç kazanmasından baÅŸka iftihar edeceÄŸi bir ÅŸeyi yok mu?Ãœstelik, öyle uygunsuz ibareler kullanılıyor ki, Fatih Terim bu saptırmalara nasıl itiraz etmiyor, hiç anlamıyorum. "X Kanal maç günü sizlerle. Fatih Terim ve aslanları size Kopehnag maceralarını anlatacaklar!!!"Bir dakika kardeÅŸim, ne macerası? Bu adamlar safariye mi gidiyorlar? Bir tasavvur ediniz; Hakan Şükür dönüşte anlatıyor: "Balta girmemiÅŸ ormanda ilerliyoruz. Tabiat, ormanın çılgın sesleri öylesine büyüleyiciydi ki. Dalmışım, kafileden uzaklaÅŸmışım. Hafif tertip telaÅŸlanıyordum ki, tam karşımda muhteÅŸem yelesiyle bir aslan! Hey Tanrım… Ne korktum ama serde yiÄŸitlik var ya, yiÄŸitliÄŸe tereyağı sürdürmemeye çabalıyorum. Bir ara, yiÄŸitliÄŸin dörtte üçü tüymektir ilkesini uygulamayı düşündüm. Sonra ikna yöntemini seçtim."'Bak yakışıklım…' dedim. 'Allah hakkı için pek güzelsin. Eh, ben de iyi golcüyüm. Kendi çapımda bir aslan sayılırım. Ãœstelik Fatih Hocam beni Aslanım diye sever. Hem bizim takımın amblemi de aslan. Ä°yisi mi biz burada tokalaÅŸalım. Sepeti koluna takan, paÅŸa paÅŸa yoluna gitsin.'" Ya da Danimarkalı fıstıklarla ilgili geyik muhabbeti mi bekleniyor? Bazı TV kanalları ana haber bültenlerini Kopenhag'tan sunmaya baÅŸladıklarına göre, benim öyküm fevkalade makul ve de mümkün görünüyor. Bir baÅŸka kanal da, Hakan Şükür'ün kalacağı oteldeki odasını getirdi ekranlara. Kendi halinde bir süit; nedir yani?Ne oluyoruz beyler? Galatasaray, Danimarka'ya Avrupa finali oynamaya gidiyor. Bu finali yerden göğe hakettiÄŸi için. Bu CÄ°DDÄ°. Ä°kincisi, bu bir maç ve bu da CÄ°DDÄ°.Çünkü… MAÇ CÄ°DDÄ° BÄ°R Ä°ÅžTÄ°R…Ben bir futbol uzmanı deÄŸilim. Fakat dedim ya fanatik Galatasaraylıyım. Takımın son yıllarda nasıl bir tesanütle çalıştığını, nasıl top koÅŸturduÄŸunu görüyorum. Kopenhag'ta kazanmasını da, herkesten çok isterim. Ama asıl istediÄŸim, ÅŸanına layık bir futbol sergilemesi. Zira, KALÄ°TE KONUÅžUR!..Kaliteyi'de çaÄŸdaÅŸ bir altyapı, teknik donanım, uygun futbolcu seçimi, akıllı bir antrenör ve dayanışma oluÅŸturuyor.O meÅŸhur 7.4'lük sarsıntıdan sonra baÅŸta Ä°stanbul, pek "titrek bir coÄŸrafya" olduk. Sallanmak, güneÅŸin varlığı kadar doÄŸal. Ancak bu ülkede sarsılmayan kurumlar da var. Galatasaray gibi… 17 AÄŸustos depreminde Fatih Terim'in ilk yaptığı, o sırada yaz tatilinde olan eÅŸi ve kızlarını aramak olmuÅŸ. Onların saÄŸ ve sıhhatte olduÄŸunu öğrendikten sonra da kalkıp Florya'daki Metin Oktay tesislerine gitmiÅŸ.Yıllardır ikinci evi bellediÄŸi, kendini bulduÄŸu mekana… Bir iki saat içinde eÅŸlerini, çocuklarını toparlayan tüm oyuncular akın akın Florya'ya gelmiÅŸ. Tamamen doÄŸal bir yöneliÅŸle, koskocaman Galatasaray ailesi buluÅŸmuÅŸ.Böyle bir dayanışmaya, olsa olsa ÅŸapka çıkarılır. Benim bile ÅŸu anda yazarken gözlerim yaÅŸarıyor. Aslında ÅŸaşılacak bir taraf da yok bu iÅŸte. Çocuklar sevdiklerini kaptıkları gibi babalarına sığınmışlar. Babanın da yeri belli yurdu belli. Hangi takımda var bu tesanüd? Fatih Hoca, takımını çalıştırırken sadece oyuncuların ayak çalımlarına bakmıyor ki. Her birinin -tabir caizse- ciÄŸerini biliyor; psikolojilerindeki iniÅŸ-çıkışları, özel sorunlarını izliyor. Sorun varsa çözüm buluyor. Eh, böyle bir takım da oynar tabii.Fatih Hoca her bir ÅŸeye maydanoz yani. En kötüsü de uçkur müdahalesi! Hoca, maça çıkılan günler, futbolcularının gece eve gitmesine izin vermiyor. Genç arkadaÅŸlarımız maçtan sonra eÅŸlerinin kollarına atılınca, kasları fazla gevÅŸiyormuÅŸ. "Oyuncularımın kaslarını yerli yerine oturtmak iki-üç günümü alıyor. Böyle bir gevÅŸemeye göz yumamam" diyor Hoca.ManÅŸetlere bir göz atalım. STAR gazetesinin 29 Mayıs 1999 tarihinde verdiÄŸi Galatasaray ekinin manÅŸetleri: Alemin Kralı CÄ°M-BOMLiseli AslanDerbikatörBüyük YarışMutlu SonSüren'le Altın ÇaÄŸBay Gol Hakan…Galatasaray, Denizlispor!a takıldı diye: "Yorgun Savaşçı"Foto Maç'ta Galatasaray'ın Bursa galibiyeti manÅŸeti:"Amma attın be Cim-Bom"21 Nisan 2000, Star: "Milenyum Aslanı"8 Mart 1999, AkÅŸam: "Cim-Bom Fırtınası"18 Nisan 1999, Star: "Cim-Bom Futbol Abidesi21 Nisan 2000, Hürriyet: "Bugün Milat"22 Nisan 2000, Hürriyet: "Fatih Terim: Beyler, Kopenhag'a 45 dakika kaldı"Ve, daha niceleri… Böyle pohpohlanmaya raÄŸmen, çocuklar ruh saÄŸlıklarını gene de iyi muhafaza ediyorlar. Ä°yi maçlar çocuklar… YÃœREĞİMÄ°Z, YÄ°NE, SÄ°ZÄ°NLE!..Mahinur DÄ°LDAR - 17 Mayıs 2000, ÇarÅŸamba Â
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!