OluÅŸturulma Tarihi: AÄŸustos 26, 2001 00:00
Bir zamanlar
BeÅŸiktaÅŸ'tan Sarıyer'e doÄŸru denizden yol alırken KuruçeÅŸme sahilinde rastladığınız sıra sıra yalılar, bol odalı, büyük büyük bahçeli, kalabalık nüfuslu mekanlardı. Çok güzeldiler ve Ä°stanbul siluetini onlar oluÅŸtururdu. Åžimdi bakmak için zahmet etmeyin, bir tanesini bile göremezsiniz. Hepsini 1930'larda tek tek yok etmiÅŸiz. Yerlerinde bugün olanlarsa, tarihe ÅŸapka uçurtacak cinsten ‘‘mekan’’lar. Mesela Deniz Yolları'nın sıvı artık tesisleri! Evet dünyanın en güzel sahillerinden birinde, bir tesise feribotlar yanaşıyor, sintine boÅŸaltıyor. Bu atıkların arıtması burada yapılıyor. Biraz ilerisinde bir egzoz ölçüm istasyonu bulunuyor. Åžaşırmayın, çünkü daha da kötüsü var: BeÅŸiktaÅŸ Belediyesi'nin çöp kamyonlarını yıkama alanı! Biraz ötesinde hangi mimari stile ait olduÄŸu anlaşılamayan bir sahil alışveriÅŸ merkezi, kötü görünümlü bir kafe, vs.Oysa döneminin KuruçeÅŸme yalıları, ‘‘Vükela Evleri’’ (vekiller) olarak anılırdı. Çünkü oralarda Saray'a yakın, daha doÄŸrusu iÅŸi Saray'da olan insanlar ikamet ederdi. Seniha Sultan, Hayrullah Efendizade Ali Bey, Hayrettin PaÅŸazade Tahir Bey, Rıza Bey kulları, Tahir Bey varisi Emine Hanım, Åžeyhülislam Ebusuud Efendi, Müze Hümayunları Müdürü Osman Hamdi Bey, Mabeyinci Arif Bey yalılarının ardından gelen son Vükela yalısı da Muhsinzade Mehmet PaÅŸa Yalısı'ydı. Yalıda, kuÅŸaklar boyu Muhsinzade Mehmet PaÅŸa'nın çocukları, torunları, sülalesi oturdu. Sülalenin atası olan Halepli tüccar Muhsin Çelebi (1610-1671) daha sonra Ä°stanbul'a yerleÅŸmiÅŸ, oÄŸlu Muhsinzade Abdullah PaÅŸa, sadrazamlık mevkiine kadar yükselmiÅŸ, Bosna ValiliÄŸi, Rumeli BeylerbeyliÄŸi gibi görevler almıştı. Onun oÄŸlu Muhsinzade Mehmet PaÅŸa da sadrazam olmuÅŸtu. Bir lakabı da Ä°kinci Mora Fatihi'ydi. Muhsinzade Mehmet PaÅŸa, ikinci evliliÄŸini 3. Mustafa ve I. Abdülhamit'in kızkardeÅŸi Esma Sultan'la yaptı. 1766'da tek kızı Rukiye Hanım'ı eski sadrazamlardan BoynueÄŸri Esseyid Abdullah PaÅŸa'nın oÄŸlu Sait Bey ile evlendirdi. Ä°ÅŸte bugün devam eden aile Rukiye Hanım'ın soyundan geliyor. Ailenin bir önemli ferdi de Mehmet PaÅŸa'nın torununun oÄŸlu Muhsinzade Abdullah Bey'di. 1826-1898 arasında yaÅŸayan Abdullah Bey, ünlü bir hattattı. 2. Abdülhamit döneminde Reisülhattatin (Hattatların Reisi) ünvanına layık görüldü. Ä°ÅŸ dışındaki zamanını, yalının bahçesinde, çiçek ve aÄŸaçlarla ilgilenerek geçirir, bol bol hat sohbetleri yapardı. Orada doÄŸup büyüyen Abdullah Bey'den baÅŸka kimler gelip geçmedi ki Muhsinzade Mehmet PaÅŸa yalısından. Muhsinzade Abdullah, Muhsin, Abbas beyler ve Nazife hanımlar, Hasan Tahsin ve Mehmet Rahmi beyler, Muhsine, Emine Nahide, Zahide ve Rukiye Hayriye hanımlar... Ailenin altıncı kuÅŸağının bugünkü temsilcileri ise Ali EbussuudoÄŸlu, Hatice Nimet Erenli, Abdullah EbussuudoÄŸlu, Ahmet UÄŸur Anaydın, Suna TuÄŸsel... Yedinci kuÅŸağı temsil eden çocukları ve sekizinci kuÅŸak olan torunları da onların arkasından geliyor. Evet, eski tapu kayıtlarına göre saÄŸ tarafında ‘‘Selim Bey merhumun hanımının ahır ve kayıkhanesi’’, sol tarafında Arif Bey'in sahilhanesi olan, arka tarafı lebiderya, cephesinde ise KuruçeÅŸme Caddesi bulunan Muhsinzade Yalısı, atik 87 cedit 99 numaralardaydı. Arsasında 3. Ahmet zamanından kalıntılar vardı. Denize bakan cephesi 72 metreydi. 4 bin 527 metrekarelik alan içinde 850 metrekare üzerine oturan bir ana binası ve bahçesinde müştemilatları bulunuyordu. 16 Åžubat 1341 tarihini taşıyan bir tapu kaydı, ‘‘sahilhanenin rıhtım üzerinde iki kanatlı kebir ahÅŸap sokak kapısından girildikte’’ görülenleri bir bir sıralıyordu.Tüm saraylı hayatlarında olduÄŸu gibi, Muhsinzade Mehmet PaÅŸa Yalısı'nın ömrünün büyük bir bölümü de ÅŸaÅŸaalı geçti. Uzun yıllar, yakacak kömür, erzak vs. denizden mavnalarla taşındı. Ramazanlarda yalıya özel imamlar tutuldu, bir mavna dolusu kurbanlıklar kesildi. Åžirket-i Hayriye vapurları, iftar saatlerinde yavaÅŸtan geçtiler kıyıdan, iftariyeliklerini alarak... Büyük büyük düğünler yapıldı, Fransız matmazeller eÄŸitim verdi, salonlarından piyano sesleri yükseldi BoÄŸaziçi'ne. Binbir ricayla izin alarak bahçeye çıkabilen kızlar, soluÄŸu KuruçeÅŸme sırtlarında alıyorlardı, yani o zamanki adıyla ‘‘daÄŸda.’’ Sakinleri, 1920'lere kadar full kadro oturdular yalıda. Çöküş bundan sonra oldu; ya öldüler, ya evlendiler, teker teker gittiler. Son bir iki aile kaldığında, bir kömür tüccarına depo olarak kiralanmıştı. Zaten enkaz halindeydi. Ãœstelik, müştemilatlarını ve ünlü mimar Sedad Hakkı Eldem'e göre Osmanlı bahçe mimarisinin ve suyun ifadelendirilmesinin en deÄŸerli örneklerinden biri olan selsebilini ve fıskiyeli bahçe setlerini, yola vermiÅŸti. Enkazı kaldırmaya talip olan tüccar, o çok deÄŸerli keresteleri, kapı kulplarını, çinileriyle birlikte bahçesindeki sebilleri de ‘‘götürüverdi.’’ Ailenin o zamanki fertleri 1929'da, yangından mal kaçırır gibi topladılar tavanarasındaki eÅŸyalarını. Yalı da ömrünü, 1935'te bir ‘‘kum deposu’’yken tamamladı. Arazi, uzun uÄŸraÅŸlar sonucu 22 varisin bir araya getirilmesiyle 1980'li yıllarda 8-10 milyara turizm iÅŸi yapmak isteyen bir ÅŸahsa satıldı. Yıkıntıların üstünde daha uzun süre bir ÅŸey doÄŸmayacaktı. DÄ°ÄžERLERÄ°NE ÖRNEKAraziyi birkaç yıl önce satın alan Belçika merkezli bir turizm ÅŸirketi olan Unit Yatırımlar A.Åž. iÅŸe önce Dolmabahçe Camii'nden itibaren, KuruçeÅŸme'ye kadar Ä°stanbul'un siluetini çizdirmekle baÅŸladı. Umutları aslında, tüm KuruçeÅŸme yalılarının hayata yeniden getirilmesiydi, onlar bir ucundan tutuyorlardı. Tapu kayıtları, çok az bulunsa da eski fotoÄŸraflar, temelde yapılan kazı, kitaplar, daha önce verilmiÅŸ satılık ilanları, diÄŸer belgeler bir araya getirilerek, yalının ‘‘aslına’’ ulaşıldı -ki bu dört beÅŸ yıl aldı. Hazırlanan proje Anıtlar Kurulu tarafından onaylanınca da inÅŸaata baÅŸlandı. Yaklaşık bir yıl, dolgu alanın zeminini saÄŸlamlaÅŸtırmakla geçti. Les Ottomans adıyla 2002 sonunda hizmete girmesi düşünülen 12 suit odalı otel, daha çok dünyanın VIP insanlarına hizmet verecek. KuruçeÅŸme sahil bandının tamamının bu tür projelerle donatılması gerektiÄŸini söyleyen Unit Genel Müdürü Tuncay Turuthan, bu projelerin desteklenmesi için BaÅŸbakan Yardımcısı Hüsamettin Özkan'a bir mektup yazmış. Sahilin bir proje lideri aradığını belirten Turuthan, 12 Eylül döneminde çıkarılan BoÄŸaziçi Ä°mar Kanunu'nun revize edilmesini öneriyor. Saray'da önemli görevleri olan insanların, kalabalık aileleriyle uzun uzun hayatlar sürdüğü KuruçeÅŸme yalıları, diÄŸer ‘‘sahilhane’’lerle birlikte, BoÄŸaz'ın bizim ÅŸimdi bilmediÄŸimiz siluetini oluÅŸturuyordu. O siluet son 50 yıl içinde inanılmaz deÄŸiÅŸimler -daha doÄŸrusu yıkımlar- geçirdi. Hele son zamanlarda hiç baktınız mı, BoÄŸaz'ın o güzelim kıyılarında, açık otoparklar, egzoz istasyonları, sıvı atık arıtma tesisleri, hatta çöp kamyonu yıkama alanları var! (Biliyorsunuz, bunlar deniz manzaralı olmazsa olmaz.) Åžimdi artık sadece rölövelerde görülebilen eski siluetin en önemli parçalarından biri ise Muhsinzade Yalısı'ydı. Sadrazam ailelerinin yaÅŸadığı bu yalı, 1935'de bir kum deposu olmaya kadar düşürülmüşken, yıkılarak hayata veda etmiÅŸti. Vükela yalılarının sonuncusu olan Muhsinzade, ÅŸimdi küllerinden yeniden doÄŸmaya hazırlanıyor. Unit Yatırımlar A.Åž.'nin aynısını inÅŸa ederek bir butik otele dönüştüreceÄŸi yalının başına konan bu talih kuÅŸu, umarız, geçen yüzyıla kadar yanında dizili olan diÄŸer yalıların başına da konar.Â
button