Güncelleme Tarihi:
Küçük Jamaika iyi koşucular yetiştiren, zaman zaman şampiyonlar da çıkaran bir atletizm ülkesiydi. Ama 2008 Olimpiyatları’nda bu geleneğin çok ötesine geçtiler. Usain Bolt’un önderliğinde fırtına gibi esip madalyaları topladılar. Pekin’deki Kuş Yuvası Stadyumu bir hafta boyunca Jamaikalı sürat koşucularının başarısını seyretti. Hem erkeklerde hem kadınlarda 100 ve 200 metre şampiyonlukları, şampiyonluk sonrası neşeli kutlamalar dünyanın gözünü bir Karayip ülkesine çevirdi. Bu üstünlük ertesi yılki Dünya Şampiyonası’nda da sürdü. Üstelik bu kez madalyalar çeşitlenmişti. Üç hafta sonra Güney Kore’de başlayacak Dünya Şampiyonası’nda benzer bir tablo şaşırtıcı olmayacak. Mesela erkekler 100 metrede ilk dört sırada dört Jamaikalı yer alabilir.
ESKİ ŞAMPİYONUN BAŞBAKAN OLDUĞU BİR ÜLKE
Jamaika’nın bir numaralı sporu atletizm. Atletizm rakip çıkabilecek tek spor dalı kriket. Ülkenin dört bir köşesinde farklı koşullarda onlarca yarış düzenleniyor. Bu rekabet okul sıralarına da yansıyor. Jamaikalı çocuklar ilkokul sıralarından itibaren yarışma kültürünün içine giriyor. Ülkedeki her genç hızını kanıtlamak için can atıyor. Üstelik 100 yıldan beri! Örneğin 1955-1962 arasında ülkenin bağımsızlık öncesi son başbakanı Norman Manley 20. yüzyıl başında dünya çapında dereceler elde eden eski bir atletti. Okul şampiyonalarında madalya almış ama Olimpiyatlar’a katılamamıştı.
60 YILLIK BİR GELENEK GURUR VEREN ŞAMPİYONLAR
Jamaika henüz bağımsızlığını kazanmamasına karşın 1948 Londra Olimpiyatları’na kendi bayrağıyla katılmıştı. Bu bile başlı başına önemliydi. Ama ülkeye asıl gururu dört sürat koşucusu yaşatacaktı. 400 metre erkeklerde Arthur Wint ve Herb McKinley Amerikalı rakiplerini geçip altın ve gümüş madalya kazandı. Bu Jamaika atletizmi için bir dönüm noktasıydı. Dört yıl sonra Helsinki Olimpiyatları’nda bu kez George Rhoden 400 metrede altını boynuna taktı. Ama başarının zirve noktası 4x400 metre bayrak yarışıydı. Jamaikalı dörtlü 15 metre geriden gelerek ABD takımını geçti ve Olimpiyat şampiyonu oldu. Bu başarılar sonraki kuşaklar için müthiş birer örnek oldu.
30 BİN KİŞİNİN İZLEDİĞİ CHAMPS
Bir ulusal gençler şampiyonası düşünün ki yarışları dört gün boyunca tribünlerde 30 bin seyirci izliyor. 60 yaşındaki teyzeler 14 yaşındaki çocukların dereceleri üzerine yorum yapıyor. 1910’den beri aralıksız düzenlenen Grace Kennedy Boys and Girls’ Championship ya da halk arasındaki adıyla ‘Champs’ işte böyle bir atletizm şenliği. Fransız Milli Takımn Antrenörü Piasenta bir röportajda “Yedi Olimpiyat izledim, böyle bir atmosfer görmedim” demişti Champs için. Mart ayının sonlarında ülkenin 12-18 yaşındaki yaklaşık 2 bin genç atlet bu şampiyona için Kingston’a geliyor. Usain Bolt gibi isimlerin geçmişte yarışıp şampiyon olduğu Champs yetenekli gençler için yoksulluktan çıkış fırsatı sunuyor. Burada parlayan gençler burs veya sponsor bulma imkanına kavuşuyor.
ABD’YE GİTMEK YERİNE ÜLKEDE KALANLAR
Ülkede yetişen atletler 1960’lardan itibaren ABD üniversitelerinin dikkatini çekmeye başladı. Yetenekli gençler bu üniversitelerden burs alarak ABD’nin yolunu tuttu. Lennox Miller, Donald Quarrie ve Merlene Ottey gibi isimler bu yolla hem iyi bir üniversite eğitim aldı hem de ülke tarihinin en büyük sportif başarılarına imza attı. Quarrie 1976’da 200 metre Olimpiyat şampiyonu olunca heykeli bile dikildi. Ancak, her başarılı atletin yanı sıra ABD’de yitip giden, uyuşturucu batağına saplanıp onlarca Jamaikalı genç yetenek de vardı. Son 10 yılda ise bu tablo tersine döndü. 35 yıl önce eski Jamaikalı dünya rekortmeni Dennis Johnson ABD’de öğrendiklerini ülkesine taşıyıp yetkin bir üniversite spor sistemi kurmak için kolları sıvadı. Amacı dünya çapında atletler yetiştirmekti. Çünkü birçok Jamaikalı genç ülkeden ayrılıp bir daha da dönmüyordu. Johnson önce iki yıllık bir yüksekokulu temellerini attı. Bu okul daha sonra Teknoloji Üniversitesi’ne (UTECH) dönüştü. Johnson’dan bayrağı devralan şimdiki spor direktörü Anthony Davis’in yönetiminde halen 280 atlet çalışıyor. Bu atletler arasından geleceğin dünya ve olimpiyat şampiyonları çıkıyor.
YILDIZ YETİŞİRMEK İÇİN ÇIRPINAN ANTRENÖRLER
Uzun yıllar Jamaika’da iyi antrenör eksikliği söz konusuydu. Ama yeni bir antrenör kuşağı son 10 yılda ipleri eline aldı. Örneğin eski 100 metre dünya rekortmeni Asafa Powell’in da antrenörü olan Stephen Francis 1999’da Maximizing Velocity and Power (MVP) takımını kurdu. Michigan Üniversitesi’nden MBA’li Francis etrafına topladığı yetenekli atletleri Jamaika’da kalmaya ikna etti. Keza Usain Bolt’un antrenörü Glen Mills de milli takım antrenörlüğünü bıraktıktan sonra Racers Track Club takımında birçok yetenekli atleti çalıştırıyor.
BU DA GENETİK TEORİ
Jamaika Teknoloji Üniversitesi’nin başkanı Prof. Errol Morrison İskoçya’nın Glasgow Üniversitesi’nden bir ekiple yaptığı çalışmada Jamaikalı atletlerin genetik üstünlüğüne dair bir bulguya ulaştı. Morrison ve meslektaşlarına göre Jamaika’nın seçkin atletlerinde yüksek değerde á-actinin-3 proteinine rastlanıyordu. ACTN3 isimli bir gen tarafından üretilen bu proteinin hızlı kasılan kaslara patlayıcı güç sağladığını öne sürdüler. Araştırmada incelenen Jamaikalı atletlerin yüzde 70’inde á-actinen-3’e rastlandı. Bu oran örneğin Avustralyalı atletlerde ancak yüzde 30’du. Morrison’a göre bu bulgu, Jamaikalı atletlerin üstünlüğünün genetik kanıtıydı.
2011’İN SÜRAT KOŞUCULARI
Jamaikalı sürat koşucuları, özellikle de erkekler 2011’de de rakiplerine büyük üstünlük kurmuş durumda. Bu yıl 100 metrenin en hızlı sekiz atletinden beşi Jamaikalı: Powell, Mullings, Frater, Bolt ve Carter. Tam yedi Jamaikalı 10 saniyeden daha hızlı koşmayı başardı. Tam 23 Jamaikalı erkek atlet 100 metreyi 10.30 saniyeden hızlı koştu. Kadınlardaysa en hızlı 10 arasında dört Jamaikalı var: Campbell-Brown, Stewart, Fraser, Simpson.
SÜRAT KOŞULARINDA JAMAİKA ÜSTÜNLÜĞÜ
PEKİN ÖNCESİ: Olimpiyatlarda 41 madalya
PEKİN 2008 OLİMPİYATLARI: 11 madalya: 6-3-2
BERLİN 2009 DÜNYA ŞAMPİYONASI: 13 madalya: 7-4-2