Küçük ‘Buzul Çağı’ Türkiye'yi nasıl etkiler?

Güncelleme Tarihi:

Küçük ‘Buzul Çağı’ Türkiyeyi nasıl etkiler
Oluşturulma Tarihi: Eylül 19, 2002 15:48

Bu sorunun yanıtını 1550-1850 yılları arasında yaşanan Küçük Buzul Çağı'ndaki Türkiye'deki duruma bakarak vermek doğru bir yaklaşım olur diye düşünüyorum. Yaklaşık 150 yıl önce Türkiye ile beraber Avrupa'da hava sıcaklıkları bugüne göre yaklaşık olarak 5 C0 daha düşüktü ve küçük de olsa bir buzul çağı yaşamıştık. Bu tür şiddetli hava olayları ve doğal afetler, ya savaşların kaderini değiştiren ya da salgın hastalıklara, kıtlıklara ve isyanlara neden olan olaylar olduğu için tarih kitaplarında da yer aldı.

Haberin Devamı

Bazı örnekler

Örneğin, 1529'da Kanuni Sultan Süleyman'ın Viyana kuşatmasında, aşırı yağışlar, erken gelen ve olağan dışı olan soğuk havalar nedeniyle yarıda kesip geri çekilmesi gibi.

Elizabeth Zachariadou'nun 1999 yılında editörlüğünü yaptığı ve Tarih Vakfının Türkçesini yayınladığı "Osmanlı İmparatorluğu'nda Doğal Afetler" adlı kitapta bir kaç örnek daha bulunabilir:

 1688-89 yıllarında Edirne bölgesinde çayırları ve tarım ürünlerini tahrip eden selleri,

1817, 1822 ve 1823 yıllarında (özellikle Nisan sonu ve Kasım sonunda görülen) dolu fırtınaları; 1826 ve 1828 yıllarında "su ziyanları";

1828 ve 1835 yıllarında da yangınlardan bahsedilir.

 Ayrıca, 1559-1560 yıllarında Karadeniz'in kuzeyinde (Kırım Hanı topraklarında) havaların çok soğuk ve yağışşız geçmesi sonucu hüküm süren büyük kuraklık ve kıtlığa karşı Osmanlı yetkililerin gösterdiği tepkiler ele alınmıştır.

Haberin Devamı

Bunlara ilaveten, William J. Griswold'un 1350-1800 tarihleri arasında hüküm süren "Küçük Buzul Çağı"na bağlı olarak soğuk havaların hububat rekoltesinde düşüşe yol açtığına, bunun köylerin boşalmasına, tarihçilerin deyişiyle "büyük kaçgun"a, onun da Celali İsyanları'na (1591-1611) sebep olduğunu söylüyor. (Anadolu'da Büyük İsyan, Çeviren: Ülkü Tansel, İst. 2000, Tarih Vakfı Yurt Yay.).

Benzer şekilde Süreyya Faruki de Küçük Buz Çağı'nın Osmanlı topraklarındaki isyanlarda oynadığı role değiniyor (Approaching Ottoman History, Cambridge, 1999).

Evliya Çelebi ise 1611 yılında Tuna Nehri'ndeki buzlardan ve 1640 yılında Azak dönüşü Karadeniz'de tutulduğu "mühtiş fırtına"dan ballandıra ballandıra bahseder.

Güncel Yayıncılıktan çıkan "Bildiğiniz Havaların Sonu" aldı kitabımda özetlediğim diğer şiddetli hava olayları şöyledir:

Şiddetli olaylar

1563 (20 Eylül) İstanbul'da büyük su baskını.

1564 Anadolu'da kıtlık.

1571 (23 Ekim) İstanbul'da kasırgayla birlikte görülmemiş kalınlıkta kar yağması.

1585 Ocak ve Şubat aylarında İstanbul hiç yağış almadı.

1586 Çorum'da açlık.

1588 İstanbul'da kıtlık.

1612 İstanbul Boğazı dondu.

1621 (9 Şubat) Şiddetli kış, Boğaziçi dondu ve şehirde kıtlık başladı.

Haberin Devamı

1630 (25 Haziran) İstanbul'da fırtına ve IV. Murad'ın önüne yıldırım düşmesi.

1630 (3 Nisan) Gök gürültülü sağanak yağış fırtınası Mekke ve Kabe'de sele neden oldu.

1660 İstanbul ve Anadolu'da yangınlar ve kıtlık.

1667 (28 Temmuz) Mısır'da kasırga. Yağan iri taneli dolu nedeniyle havadaki bir çok kuş ile birlikte yeryüzünde bir çok hayvan telef oldu.

1681 (15 Ocak) Aşırı yağışlar Mekke ve Kabe'de sele neden oldu.

1687 (25 Ağustos) İstanbul'da yangın.

1689 Büyük fırtına; Boğaz'daki bütün kayıklar battı.

1690 (18 Mayıs) İstanbul'da fırtına, Haliç'te gemiler battı ve 500 kişi öldü.

1693 (5 Eylül) Kuvvetli rüzgarların körüklediği yangınlar İstanbul'u harabeye çevirdi.

Haberin Devamı

1699 İstanbul'da şiddetli kış.

1717 (2 Aralık) İstanbul'da kasırga ve birçok geminin batması.

1719 (21 Temmuz) İstanbul'da Büyük Yangın.

1728 (6 Ağustos) İstanbul'da kasırga.

1748 (24 Eylül) İstanbul-Haliç üzerindeki köprüyü sel aldı.

1749 (4 Mart) Kasırga (hasar bilgisi yok).

1751 (15 Ağustos) İstanbul-Haliç-Kasımpaşa-Üsküdar'da sel.

1751 (15 Temmuz) Büyük İstanbul Yangını.

1755 (12 Temmuz) Büyük İstanbul Yangını.

1762 (18 Ekim) İstanbul'a Fırtına.

1828 İstanbul'da yiyecek kıtlığı başladı.

1849 İstanbul'da kışın 20 gün aralıksız kar yağdı, Çekmece gölü dondu, Eyüp-Sütlüce arası buz tuttu.

1873 İç Anadolu ve Balkanlarda kuraklık, seller ve kıtlık.

Tarih kitablarına ilave olarak Türkiye'yi neredeyse karış karış dolaşan Amerikalı Profesör Peter Ian Kuniholm gibi dendrokronologlar, ağaçların yaş halkalarını inceleyerek geçmişteki iklime ışık tutabilmektedir.

Haberin Devamı

Dendrokronoloji bilim dalına mensup uzmanlar ağaçların yaş halkalarının büyük ve küçük olmalarından hareket ederek çok önemli iklimsel sonuçlar çıkarabiliyorlar.

Örneğin çok eski bir ağaç bulunduğunda ortasından bir kesit veya örnek alınıp incelenir. Eğer bir dönemde ağaç iyi su almışsa o ağacın yaş halkaları geniş oluyor, su alamamışsa yani kuraklık yaşamışsa halkaları dar oluyor. Bundan, ağacın yaşadığı tarihlerde, bazı dönemlerde sulak mevsimler, bazı dönemlerde kurak mevsimler yaşandığı sonucu çıkartılabiliyor.

Ağaç halkaları

Kuniholm (1990) yılındaki çalışmasında iklimsel olayları kısa ve uzun vadeli olarak ikiye ayırarak incelemiştir. Uzun vadeli olaylara örnek olarak 1585-1640 yılları arasında görülen Celali İsyanlarını ele alıp incelemiş. Bunun için 1560-1620 yılları arasında ağaç yaş halkalarındaki büyüme yüzdelerini belirlemiştir.

Haberin Devamı

Kunilhom 61 yılın ağaç yaş halkalarındaki büyümeleri incelediğinde 48 yıl normalin çok altında kaldıklarını görüyor. Bu kuraklığın olgun bir yaşta kökleri derinlere inmiş ağaçlardan daha çok, buğday gibi tahılları etkileyeceği de açıktır. Kuniholm, Professör H. Inalcik ve W. Griswol’e de danışıp, seyyahları ve diğer arşiv bilgilerini de kullanarak 1564-1612 yılları için daha çok kuraklık ve kıtlık olmak üzere meteorolojik olayları ağaç yaş halkalarındaki büyüme yüzdeleri ile karşılaştırmıştır.

Griswold’a göre (1977, 1983, 1989)16. yüzyılın sonu ve 17. yüzyılın başında Anadolu'da köylülerin huzursuzluğu, göçler ve Celali İsyanları olarak adlandırılan olaylar yaşanıyor  Kuniholm, Christiansen- Weniger and Tosun'un 1939 yılında yaptıkları bir çalışmada Ankara’da (Keskin) 1874 yılında yaşanan kuraklıkta ineklerin %81’i ve koyunların %97’sinin öldüğü. 52.000 kişilik nüfustan 7.000'nin göç ettiği ve 20.000'nin de ölmüş olduğu belirtilmektedir.

Seyyah C. Naumann'a göre (1983) Kastomonu, Ankara ve Kayseri'de 150.000 insan ile birlikte, 100.000 çiftlik hayvanı öldü. Açlık ve hastalıklar da 1873-1874 kışında ayrıca 100.000 kişinin ölümüne neden oldu.

Özetle Buzul Çağ gerçekleşirse Türkiye'de kuraklık ve kıtlık olur.

Doç. Dr. Mikdat Kadıoğlu

İstanbul Teknik Üniversitesi

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!