Güncelleme Tarihi:
26 Mayıs 2006 tarihinde Endonezya’nın Java adasının güneyinde insanlar uyurken sabahın bir saatinde 6.3 büyüklüğünde (USGS) bir deprem meydana geldi. Ölü sayısı depremin büyüklüğünde beklenmeyen bir sayıya ulaştı. 6300 insan hayatını kaybetti. 2000 insan yaralı ve 100 000 den fazla insan evsiz kaldı.
Gaz faaliyetlerinden dolayı faaliyete geçmesi beklenen ve dağın yamaçlarında yaşayanların uzaklaştırıldığı Merapi volkanı, uzmanlara göre depremle birlikte daha şiddetli patlamalara sahne olacak. Can kayıpları açısından Dünya afet tarihinin en büyük felaketleri olarak kabul edilen 2004 Sumatra ve 2005 Nias depremleri ve tsunamilerinin yaraları henüz sarılmadan ardından bu ölümcül Yokyakarta depremi meydana geldi.
Endonezya’ya ve Dünya’ya neler oluyor? Sona doğru mu gidiyoruz? Uzmanlar gözü Endonezya’da. Neden mi?
Çünkü buradaki doğal afetler tüm Dünya’yı etkisi altına alabiliyor. Sözgelimi, Java adasının doğusundaki Tambora volkanı 1815 de faaliyete geçtiğinde çıkardığı malzemeler 40-50 km kadar gökyüzüne yükselerek Güneş ışınlarını engellenmiş ve küresel sıcaklık 3 derece kadar düşerek küresel soğuma yaşanmıştır. Bu nedenle 1816 yılı "Yazı Olmayan Yıl" adlanır. Bu olayların tekrarlanma olasılığı nedir? Bu bölge neden önemli?
Depremler, volkanlar, mercanlar adalar ülkesi
13 000 adadan oluşan Endonezya’nın belli başlı en büyük adaları kuzeyden güneye Sumatra, Java, Bali, Flores, Timor, Sulawesi ve Borneo’dur. Bu adalar bir tespihin taneleri gibi 5000 km’lik bir hat boyunca dizilmişlerdir.
Bu adalar dizisinin batısında denizin dibinde büyük bir çizgisel çukurluk (Sumatra-Java hendeği) bulunmakta ve bu hendek boyunca Avustralya levhası Sunda levhası altına her yıl 6-7 cm lik bir hızla dalmaktadır.
Kıtaların birbirine yaklaştığı bu jeolojik olayının bir sonucu olarak bu bölgede yoğun ve şiddetli bir şekilde depremler, volkanlar, tsunamiler meydana gelirken; tropikal iklimin bir tipik bir özelliliği olan muson yağmurları, mercanlar, mangrov ormanları, faunal ve floral topluluklar ise bu ülkeyi daha ilginç hale getirmektedir.
Endonezya’da 155 volkan bulunmaktadır. Bunlardan % 64’ü dalma batma kuşağı boyunca dizilmişlerdir. Tarih boyunca faaliyet göstermiş 76 volkan toplam 1171 kere patlamıştır. Bu sayı Japonya’daki volkanlarda 1274’dür.
Dünya’daki volkanların üçte bir buradadır. Dünya’da volkanik patlamalardan ve onun sonuçları olan toprak ve çamur akmaları, heyelanlar, tsunamiler, küller ve lavlardan etkilenen ülke Endonezya’dır. Endonezya Volkan Gözlemevi izleme ağında 64 volkan vardır. Fakat bunlardan 59 tanesi aktif olarak gözlenmektedir.
26 Aralık 2006 Sumatra Depremi
Bilindiği gibi 26 Aralık 2004’de bu bölgede 9.1 büyüklüğünde Sumatra Deprem ve tsunamisi meydana geldi. Bu tarihin en büyük depremlerinden biridir. Tsunami tarihin en ölümcül olanıdır. Meydana gelen 1200 km (Türkiye’deki Kuzey Anadolu Fay kadar) uzunluğundaki deniz içi kırığın 600 km lik kısmı tsunamiye neden oldu.
Türk bilimciler Uzakdoğu’da
Bu depremden sonra oluşan tsunaminin etkilerini bilimsel olarak yerinde incelemek üzere UNESCO IOC (Uluslararası Okyanus Komisyonu) örgütünün de desteği ile oluşturulan Uluslararası Tsunami Araştırma Grubu, Endonezya Hükümetinin daveti ve ev sahipliği ile birlikte 16-31 Ocak 2005 tarihleri arasında Sumatra adası kıyılarında ve onun yakındaki küçük adalarda ön incelemelerde bulunmuşlardır.
Bu Uluslararası Tsunami Araştırma Grubu’na Türkiye’den Yıldız Teknik Üniversitesi Doğa Bilimleri Araştırma Merkezi öğretim üyesi Prof. Dr. Şükrü Ersoy ve Prof. Dr. Doğan Perinçek ile Orta Doğu Teknik Üniversitesi Deniz Mühendisliği Araştırma Merkezi öğretim üyesi Doç. Dr. Ahmet Cevdet Yalçıner Endonezya’dan davetli olarak katılmışlardır.
Türkiye’den giden 3 kişilik bilim heyeti, 9 Japon, 9 Rus, 3 Amerikalı ve 6’nın üzerindeki Endonezyalı uzmanla birlikte uluslararası ortak çalışma grubu oluşturmuştur
Krakatau volkanı
Bu volkanın adı "Krakata u" ya da "Krakatoa " olarak söylenir. Sumatra ile Java adaları arasındaki Sunda boğazında yer alan ünlü Krakato halen yaşayan bir volkandır. Olasılılıkla 416 yılındaki faaliyetinden önce daha büyük olan eski Krakatau kalderanın çökmesi ile Verlaten, Long Island oluştu.
Ardından en ünlü patlaması olan 1883 faaliyeti öncesinde 70 km olan kaldera çapı, Krakatau’nın bir kısmının magma odasına çökmesiyle önceki kraterin içinde "Krakatau’nın oğlu " anlamına gelen Anak Krakatau doğuyor. 1883 yılındaki aktivitede Krakatau stratosfere yani 40-50 km kadar yükseğe malzeme püskürtüyor.
Kraterin bir kısmının magma odasına çökmesi sonucu 40 metreye varan tsunami dalgaları oluştu. Bu dalgalarda gemiler 2.5 km kadar karanın içine atılıyorlar. Deprem 2000 ve tsunamide 34 000 olmak üzere toplam 36 000 insan hayatını kaybetti. Bu volkanın faaliyetleri ara ara 1927 yılından beri devam etmektedir.
Tambora volkanı
Tambora volkanı, Java’nın doğusunda Sumbava adası üzerindedir. Güneyindeki Sunda hendeği boyunca Avustralya levhası Sunda levhası altında daldığından bu volkanlar oluşmaktadır. Tambora strato tip bir volkandır. Pek çok kez aktif olmuştur ama, tarihin en büyük patlaması 5 Nisan 1815’de meydana gelmiştir. Patlama sesi 1400 km uzaktan bile duyuldu. Faaliyet sırasında meydana gelen depremler 500 km uzaktan bile duyuldu. Bu ses büyük olasılıkla kaldera çökmesini yansıtmaktadır. 1847 ile 1913 yılları arasındaki sürede küçük, kaldera sonrası koni olan Doro Afi Toi lavlar püskürttü. 13 Haziran 1919 da meydana gelen şiddeti depremin merkez üssünün Tambora yakında olması, depremi Tambora’nın tetiklendiğini göstermektedir.
"Yazı Olmayan Yıl"
1815 yılında volkanın patlamasının ardından Tambora’nın alçak bulutları atmosferi kaplayarak Dünya’yı ısıtan Güneş ışınlarının girişini kısıtlamıştır. 3 derece kadar sıcaklık düşmesi nedeniyle özellikle kuzey yarım kürede yaz aylarında sıcaklıklarda ani düşmeler yaşanmıştır.
Bu bakımdan 1816 yılı, özellikle Avrupa ve Kuzey Amerika’da "Yazı Olmayan Yıl" olarak anılır. Sıcaklıkların düşmesi sonucu tarım yapılamadı ve Dünya’da kıtlık ve hastalıklar baş gösterdi. Açlıktan 100 000 kişi öldü.
Benzer soğuma 1991 yılında Filipinler’deki Pinatuba volkanın faaliyet geçmesi ardından aynı nedenlerle sıcaklık 0.5 0C derece düşmüştür.
Merapi volkanı
2968 m yüksekliğindeki Merapi Endonezya’nın en aktif volkanik dağdır. Java adası üzerinde bulunur. 1953 den beri zaman zaman lav çıkışlarıyla faaliyete geçmektedir. Zirvesindeki lav domu 1969’da büyük bir gaz patlamasından beri büyümektedir.
Merapi’nin en son 22 Kasım 1994’deki faaliyetinde 24 kişi hayatını kaybetmiş, 94 kişi yaralanmış, 6000 kişi ise evlerinden uzaklaştırılmıştır. Şu günlerde gözlenen gaz çıkışları ile Yogyakarta depremi büyük bir patlamanın habercisi gibidir. Dağın yamacında bulunan 5000 köylü bu bölgeden uzaklaştırıldı.
Krakatau ve dinsel kehanetler:
Toplam 155 volkanın bulunduğu Endonezya’da sadece Java adasında 21’i aktif 10’u solfatar (100-200 0C derece gaz faaliyeti) safhasında çok sayıda volkanlar bulunmaktadır.
Volkanik patlamalar insan toplulukları üzerinde sosyal ve ekonomik yaralar açarlar. Uzun yıllardır depremlerle, volkanlarla yüz yüze olan yoksul halkın mistik inançlara yönelmesi çok doğaldır. Endonezya’da volkanlar neredeyse bir inanç sistemi haline gelmiştir. Müslümanlık ya da Hristiyanlık gibi tek tanrılı dinlerden önce adalardaki halk hareketsiz güçlere, cisimlere ve doğa üstü güçlere tapan animist bir topluluklar halinde yaşamıştır.
Java’daki yerel insanlara göre, volkanik faaliyetlerin insanların ve ahlakın kokuşmasından dolayı rahatsız olan ilahi varlıkların bir rahatsızlık ifadesidir. Onlara göre her volkan bir tanrıdır.
İnanca göre volkanlar yerin dibinden yeryüzüne mesaj iletirler. Bu inanç sistemi 1300 lü yıllardan itibaren Müslümanlığın yayılmasıyla biçim değiştirmeye başlamıştır.
Halkın bu tür doğa üstü güçlere olan mistik inançları tek tanrılı dinlerle biçimlendirilmeye başlanmıştır. Her doğa olayından sonra ortaya çıkan zafiyet bazen politik güç adına kullanılmıştır. Krakatau volkanın 1883’de patlamasından sonraki 5 yıl, bu tür olayların yaygın kullanıldığı bir dönemdir.
Din adına istismar
O dönemin karizmatik kişilikli politik İslam lideri Hacı Abdul Kerim, bu anlamda Krakatau püskürmesini politik güç adına dinsel açıklamalarla istismar etmiştir. O dönemdeki yoksulluk, Hollandalıların koloni zulmü, politik kokuşma, kökten dincilik bu hareketleri daha da alevlendirmiştir.
Hacı Abdul Kerim, Krakatau volkanının püskürmesini dinsel bir yaklaşımla yorumlamıştır. On binlerce ateşli taraftarına, Mehdi’nin gelmek üzere olduğunu ve Krakatau’nin püskürmesinin bunu işaret ettiğini söylemiştir.
Ona göre, yaygın hastalıkların artması, su baskınlarının olması (tsunami), kan rengi yağmurların yağması, volkanların patlaması ve insanların ölmesi gibi bir dizi belirti Müslümanlık inancına göre Mehdi’nin gelmek üzere olduğu göstermektedir.
Halbuki küresel ölçekli bir volkanik patlamadan sonra yukarıdaki sayılan belirtileri görmek çok doğaldır. Bu belirtiler ne ilktir ne son olacaktır. Hep olacaktır. Krakatau’nun 1883’deki faaliyetinden sonra volkanik dağın magma odasına düşmesi 40 metreye çıkan bir tsunaminin oluşmasına neden olmuştur.
Yağmurların volkanik küllerden kirlenmesi kızıl renkli yağmurlara neden olabilir. Açlık, ölüm ve hastalıklar böyle bir afette beklenebilecek sonuçlardır.
Sonuç
Endonezya ve çevresi Dünya’daki bütün uzmanlarının izlediği, merak ettiği bir bölgedir. Bu bölge deprem, tsunami, volkan ve diğer doğal dinamik faaliyetler açısından oldukça ilginç tarihe sahip olup, bu ilginç jeolojik süreçler bütün şiddetiyle devam etmektedir.
Bu olayların sonuçları oldukça trajik olsa da, gelecek afetleri bilmek, önlemek, korunmak ve savunmak adına bu olaylar bilimsel olarak iyi izlenmelidir. Tarih bize geçmiş olaylardan hiç ders almadığımızı öğretmiştir.
Türkiye’de yaşayan insanlar bu bölge bize çok uzak, bizi neden ilgilendirsin diye düşünebilir. İnsani nedenler bir yana, bu bölgenin afetlerin küresel boyutlu olduğunu bilimsel araştırmalardan biliyoruz.
Bilim insanları için doğal laboratuar olan bu bölge iyi izlenmeli ve incelenmelidir. Afetlere açık bir ülkede yaşadığımıza göre bilimden sorumlu insanlarımız yurt dışı araştırmalar açısından desteklenmelidir. Çünkü geleceğimizi bilim belirleyecektir. Afetsiz Günler dilegiyle.
Yazan : Şükrü ERSOY, sersoy@yildiz.edu.tr
Jeoloji Profesörü, YTÜ Doğa Bilimleri Araştırma Merkezi Başkanı,