Güncelleme Tarihi:
Köyümüzde dedikodu var…
Köyümüzde kör döğüşü var…
Kısır döngü var…
Hakemin boğazına sarılan futbolcu, sahaya atılan meşaleler, mahkeme kararları ve bol geyik var…
Spordan vazgeçtim, futbol bile yok…
Özetle, gençlerimize örnek olacağımız hiçbir şey yok…
***
Dönmeyelim köyümüze, olimpiyatta kalalım…
Kalalım ki 2016 da sınıfta kalmayalım…
Aslı, ilk yarışta Gamze’yi yine geçebilecek mi?
Ona bakalım…
Nevin Yanıt’ ın şortuna değil,yaptığı dereceye bakalım…
Hiç kısa mesafede olimpiyat beşincisi olmuş muyduk?
Daha açık söyleyelim, anlaşılsın…
Dünya’nın en hızlı beşinci kızı…
Öz be öz Türk…
Ona bakalım?
***
Servet Tazegül,Nur Tatar ve Tanrıkulu üç tekvandocu ile gittik…
Şansızlık olmasa üç madalya alacaktık…
Diğer kilolarda niye gidemedik?
Gitsek alır mıydık? …
Federasyon başkanı,Dr. Metin Şahin.
Antrenör Ali Şahin…
Yani kardeşler…
Ali Şahin’i, kulübede seyrettim; çok soğukkanlı…
Bizim klasik “Hadi koçum saldır, 70 milyon arkanda” diyenlere benzemiyor…
“İtiraz kartını” en isabetli kullanan teknik adam seçilmiş...
İncelemek lazım… Hakkını teslim etmek lazım…
***
Servet; savunma sporu olan tekvando ’da, hücum yapan ilginç bir adam…
10-0 önde olsa dahi savunma yapmıyor…
Sürekli saldırıyor…
Bu nedenle Dünya’da en fazla izlenen tekvandocu…
Kendi sıkletinin değil, tekvandonun en başarılı sporcusu kabul ediliyor…
Üç yıldır yenilmiyor…
Biz acaba tanıyor muyuz?
“Servetimizi”…
Almanya’da keşfedilen, milyon dolarları ret edip ay yıldızlı formayı giyen, iki ay önce kaybettiği annesinin acısını içine gömen…
Kazandığı madalyadan sonra çok düzgün mesajlar veren servetimizin farkında mıyız?
Değilsek olalım.
Henüz keşfedemediğimiz“servetleri’ de” bulup çıkaralım…
En azından, kürsüye çıkmadan farkında olalım…
Serveti, Dünya’da yenen çıkmadı ama belki bizim ülkeden çıkar…
Yerine gelen var mı ona bakalım…
***
Voleybolcu kızlarımıza yazık oldu…
Müthiş bir guruptan, set averajı ile çıkamadık…
Bizim yerimizi alan,uzatma setinde yenildiğimiz Brezilya ise Olimpiyat şampiyonu oldu.
Bizim guruptan ABD de ikinci, Kore dördüncü oldu…
O zaman bu kızlar, izlenmeye değer…
Getirecekleri çok madalyalar var…
Biliyorsunuz yıldız milli takımımız da, Dünya şampiyonu oldu…
Özetle geleceğimiz de sağlam…
Bir tek bize düşen yanlarında olmak ve yanlarımızda olduğumuzu hissettirmek…
Ayrıca madalya alan takımların en iyi oyuncuları da bizim ülkemizde…
Turnuvanın en skorer oyuncusu Kim…
Fenerbahçe oyuncusu…
O zaman bu lig de izlemeye değer…
İzleyelim…
***
Basketbolcu kızlarımız, ilk dördü kaçırdı…
Şampiyon ABD’nin 8 oyuncusu bizim ligde oynayacak…(şimdilik)
Geçen yıl 23 WNBA oyuncusu oynadı…
Ceyhan, Kayseri, Antakya salonları doldu…
Biz pek takip edemedik…
Bu yıl kaçırmayalım…
İzleyelim…
***
“Yüzücülerimiz yine boğuldular”
Gibi söylemlere kulak asmayalım...
Şimdiye kadar Olimpiyatlara yüzücü göndermiştik ama hep “davet barajı olarak adlandırılan B barajından”…
Burcu Dolunay ve Dilara Buse Günaydın bir kâbusa dönüşen A barajını geçtiler...
İlk kez davetsiz gittik…
Geriden de çok sıkı yüzücülerimiz geliyor…
Bu hemen madalya anlamına gelmez…
Ama izleyelim…
Hiç olmadı, FenerbahçeGalatasaray rekabetini izleyelim…
Türkiye güreş şampiyonasını naklen takip edelim…
Bu Badminton neymiş ona bakalım…
***
Londra’ya iki katı sporcu ile gitmeyi nasıl başardık?
Küçümsemeyelim…
“Gittiler de ne oldu?” demeyelim…
Onlar ülkemizin en iyi sporcuları…
Bu dereceler için gençliklerini verdiler…
Belki eğitimden vazgeçtiler…
Olimpiyata;“pasaportunu çıkarıp, vize parasını yatırarak” gidemezsin…
Barajı geçmen lazım…
Dünyanın en iyi, 20 sporcusu arasına girmesi lazım…
Özetle; önce bunun bir başarı olduğunu kabul edelim…
Sonra, üstüne nasıl koyarız onu düşünelim…
***
Şimdi ülkeyi ve sporu yönetenlerin önünde iki yolu var…
Bir:
Kısa yol…
En kestirme madalya hangi spor dalında alınır hesaplanır…
Elit ve yetenekli sporcular seçilir…
Bunlar kampa alınır…
Başlarına en baba eğiticiler getirilir, ödüller verilir ve sonuç gelir…
İki:
Uzun ama kalıcı olan yol…
“Gençlerimize spor nasıl yaptırılır?” diye düşünülür...
Eğitim sistemi ile spor birbiriyle çelişen değil, birbirini destekleyen hale getirilir.
Ülke olarak sporu severiz, spor yapanız ve izleriz.
Madalyalarda kendiliğinden ve bir daha gitmemesine gelir…
***
Ülkeyi ve sporu yönetenler 2020 Olimpiyatlarını İstanbul’a istiyorlar.
İstanbul’da, Olimpiyatı istiyor…
Mutlaka alacak…
Ve iki yoldan birini seçecekler…
Benim kalbim ikinciden yana…
Ancak, kestirme yolu seçseler de yanlarındayım…
Yeter ki spora olan ilgileri bitmesin…
***
Şimdi; 2016 Rio’yu düşünme zamanı…
Aman, bulunduğumuz yerde kalalım…
Dönmeyelim köyümüze…
Her iş bizde başlıyor bizde bitiyor…
Üç saatlik geyik programı yapanlara herkes kızıyor.
İzlemeyin!
Bakın, o zaman yapılacak mı o program…
Diyeceksiniz ki;
“Ne izleyelim o zaman?
Var mı başka bir alternatif?
Bizde önümüze konan yemeği yiyoruz”…
Eee sizde haklısınız…
Kısır bir döngü bu…
90 yıldır dönüyor…
Kırılması da uzun süreceğe benziyor…
Ama çatırtıları geliyor…
Ben duyuyorum…
Sizden ricam, sizde kulak verin…
İçiniz sıkıldığında yeni pencereler açın…