Oluşturulma Tarihi: Şubat 03, 2003 17:58
PDT’nin yararlarından biri de, giderek yaşlanan Batı toplumlarında ortaya çıkan ve körlüğe neden olan yaşlılığa bağlı maküler bozulmalarla (AMD) savaşım olacak.
Birçok insan AMD’nin zararsız türüne sahip, ancak hastaların onda birinde, AMD’nin çok daha agresif bir tipi bulunur.
Bu hastalıkta, retinanın arkasında anormal, sızan kan damarları oluşur ve bu, okuma ve araba kullanma için gereken merkezi görüşe zarar verir. Hastalık ilerledikçe, merkezi görme engellenir ve insanların yüzlerini ve cisimlerin detaylarını ayırt etmek olanaksızlaşır.
Araştırmacılar, foto dinamik tedavinin, bu kan damarlarının oluşmasını durdurabileceğini ve körlüğü önleyebileceğini öne sürdü.
Yeni sentetik porfirin olan Verteporfin ilacı, 15 dakika içinde anormal retina damarlarında toplanır. Kırmızı ışıkla aktive edilen verteporfin, retinaya zarar vermeden damarları doldurur. John Hopkins Üniversitesi'nden Neil W. Bressler’in yürüttüğü iki önemli klinik deneyde, fotodinamik tedavinin 3 yıl süresince 6 ila 7 kez uygulanabildiği ve sağlıklı retinaya hiçbir zararın verilmediği saptandı. Verteporfin, AMD’nin en agresif tipini taşıyan hastalarda, orta dereceli veya ciddi görme bozukluğu riskini iki yıl içinde yarıya indirdi.
Tedavi, patolojik miyopluk ve oküler histoplazmoz sendrom gibi daha az agresif tipli AMD’lerde de etkili oldu.
Diğer tedavi alanları
Fotodinamik tedavinin gözde kullanılması, diğer alanlardaki araştırmaları da etkiledi. Ancak, özellikle kırmızı ışığın dokuların birkaç santimetreden fazla içine girmemesi, tedavide bir engel oluşturuyor. Ancak, foto dinamik tedaviyi dahiliyede de kullanmak için, zekici bir yöntem geliştirildi: koroner arter hastalığının tedavisinde kullanılan fotoanjiyoplasti.
Koroner anjiyoplasti, ateroskleroz (damar tıkanıklığı) olan arterleri iyileştirmede uygulanan invasif bir işlemdir. Bu işlemde, arterleri açmak için küçük bir balon kullanılır, böylece aterosklerotik plaklar damarın tamamını tıkamaz. Fotoanjiyoplasti ile günümüzde uygulanan anjiyoplastinin birçok sorunu ortadan kaldırılır.
Yöntemde, kana porfirin gönderilir ve porfirinin, hastalıklı damarlarda birikmesi beklenir. Damara, bir sondaya takılan küçük bir ışık kaynağıyla ışık gönderilir. Işıkla aktive edilen plaklardaki porfirinler, arterin duvarlarına zarar vermeden daralmaya yol açan plakları eritirler.
Bu yöntemde, sentetik porfirin motexafin lutetyum kullanıldı. American College of Cardiology, küçük çaplı bir insan deneyi ardından Mart 2002’de yaptığı açıklamada, fotoanjiyoplastinin denenmesi için henüz erken, ancak sonuçların umut verici ve işlemin güvenli olduğu kaydedildi.
Enfeksiyonları önleyici
Porfirinlerin, aktif ve çoğalan hücrelerde birikmesi, bazı enfeksiyon hastalıklarında kullanılması olasılığını güçlendirdi. Gram negatif bakterilerde, kompleks bir hücre duvarı bulunur.
Harvard’dan Michael R. Hamblin ve ekibi, yeni bir yöntemle porfirini bakteri içine sokabildi ve ışıkla harekete geçirilerek bakterilerin öldürülmesini sağladı.
Birçok diğer fotodinamik tedavi yöntemi, ‘aktive edilen bağışıklık hücrelerinin, durağan bağışıklık hücrelerine ve kan hücrelerine oranla ışığa duyarlı ilaçları daha fazla aldığı’ bulgusuna dayanıyor. Birçok enfeksiyonda kimse etkin bağışıklık hücrelerini yok etmek istemez.
AIDS’te ise bu durum tam tersidir. AIDS virüsü, bağışıklık hücrelerini enfekte eder. Laboratuvar deneylerinde, HIV’nin enfekte ettiği bağışıklık hücreleri, porfirinleri alır ve ışıkla tedavi tarafından kolaylıkla zarar görebilecek hale gelir.
Yeni umutlar
Işıkla tedavinin, HIV hastalarında, hastalıkla bağışıklık hücrelerini ayırt ederek yok edip etmeyeceği sorusu hala net değildir.
Fotodinamik tedavi, aktive edilen ve çoğalan bağışıklık hücrelerinin yer aldığı:
Otoimmün (bağışıklık sistemi) hastalıkları,
Organ nakli reddi ve
Lösemi gibi rahatsızlıklar da önemli rol üstlenebilir.
Foto dinamik tedavi, istenmeyen bağışıklık hücrelerini yok ederek, enfeksiyonlara normal bağışıklık tepkisi verilmesini sağlayabilir.
Scientific American dergisinin 16 Ocak 2002 sayısından özetlediğimiz bu makalede, foto dinamik tedaviye konu olan bu araştırmaların birçoğunun deneylerinin hala sürdüğü belirtiliyor.