Güncelleme Tarihi:
OYUN başladıktan 20 dakika sonra kalemi elime, Beşiktaş'ı da karşıma alıp başladım yazmaya...
İlk 10 dakikada rakibe 1 penaltı, 1 gol, 2 de pozisyon rahatlığı veren Beşiktaş'ı hırpalamak için daha fazla bekleyemezdim... Ve ilk golden 10 dakika sonra, bir 2. gol şoku ile sarsılan ve sallanan Beşiktaş, ilerleyen dakikalarda ağzı ile kuş tutsa yine de beni kandıramazdı.
Sanki Beşiktaş'ın Leeds United ile oynadığı maçın bir kopyasını izliyordum. Rizespor, çok adamla ve süratle geldiği Beşiktaş ceza alanı çevresinde cirit atıyordu. Penaltı pozisyonunun doğuşundan önce Karhan ve Ali Eren'in yanlarından geçen Saffet'i donuk bakışlarla izlemelerini... İlk golde Ümit'in ayağındaki topu rakibe ikram edişini... 2. golde yine Ümit'in bireysel hatasını... Ve Beşiktaş savunmasının golü atan Saffet'i eli kolu bağlanmışcasına seyredişini... Hiçbirini ama hiçbirini unutamayacağım.
DİYALOGSUZ İKİLİ
Öyle bir Beşiktaş ki, neresinden tutsam elimde kalıyor. Orta sahası bir alem. Karhan'ın ayağından çıkan hiçbir top yerine gitmiyor. Nihat, Yasin, İlhan ve İbrahim... Her biri belki de sezonun en etkisiz, berbat 90 dakikasını yaşıyor. Allah aşkına, çift santrfor oynayan Beşiktaş'da Ahmet Dursun ve Fazlı ne iş yapar? Aralarında diyalog kurmakta zorlanan ve birbirinin dilinden hiç anlamayan bu ikili mi Beşiktaş'ı kurtaracak!
Ve ilk şutunu ancak 37. dakikada atabilen Beşiktaş, ilk yarıyı 2-0 yenik kapıyor. Beşiktaş'ı bu hallere düşürdüler, oynadıkları oyundan utansınlar.
Ve Rizespor, farka koşuyor, Kartal'ın kolunu kanadını adeta yoluyor. Her Rize atağında tribündeki bir avuç Beşiktaşlı taraftarın yüreği atıyor. Bir hezimetten korkuyorlar. Ve korktukları başına geliyor. Her geçen dakika Beşiktaş'ın büyüklüğünden bir parça alıp götürüyor. Mustafa Çulcu'nun bitiş düdüğünden sonra sahaya bakıyorum, orada koskoca bir utanç tablosu görüyorum. Bunun adı da Beşiktaş.