Oluşturulma Tarihi: Kasım 24, 2010 00:00
Ben Aykut hocanın Alex’e dönük tüm davranışlarının onu motive edebilmek için olduğuna inanıyorum. Nitekim bunda da başarılı oldu. Alex’in geçen sezonki isteksizliğinden eser kalmadı.
Buca maçında birçok F.Bahçe taraftarını en mutlu eden olay; 3 bininci golü Alex’in atmasıydı. “Ona yakışır” diyorlardı. Siz Alex’i nasıl değerlendiriyorsunuz? Kocaman’ın bu futbolcuyu istemediği söyleniyor. Alex vazgeçilecek bir futbolcu mudur, değil midir?Kocaman’ın bir Alex takıntısı olduğunu sanmıyorum. İyi teknik direktör futbolcularını takıntı ile değil, antrenmanlarda gösterdikleri performansla değerlendirir. Ben Aykut hocanın bu bakış açısına sahip olduğu konusunda en ufak kuşkuya sahip değilim. Alex’e dönük tüm davranışlarının onu motive edebilmek ve daha fazla verim alabilmek için olduğuna inanıyorum. Nitekim bunda da başarılı oldu. Alex’in geçen sezonki isteksizliğinden eser kalmadı.
En iyisi Hagi’ydiAlex’i bugüne kadar F.Bahçe’ye gelmiş yabancılar arasında nereye koyarsınız? Türkiye genelinde değerlendirirseniz durum ne olur?Alex,
Fenerbahçe’de gelmiş geçmiş en iyi yabancı futbolcular arasında rahatlıkla ilk beşe girer. Benim bir numaramda Jay Jay Okocha var. Çünkü hem Fenerbahçe’ye başarı ve para kazandırdı, hem de gittiği İngiltere Premier Liginde çok başarılı oldu. Daha sonra kaleci Tony Schumacher geliyor. Pieerre Van Hoojdonk, Roberto Carlos, kaleci İvançeviç ve Alex, aynı klastaki unutulmaz futbolcular. Ülkemizde seyrettiğimiz tüm zamanların en iyi yabancı futbolcusu ise tartışmasız Hagi’dir. Türkiye genelinde yapılacak yabancılar karmasında Alex her zaman ilk 11’de yer bulur.
Performansa bak!İyi bir futbolsever olmanızın yanı sıra Fenerbahçe’de yöneticilik yaparak bizzat futbolun içine girdiniz... Avrupalı, Afrikalı, Güney Amerikalı? Hangi kıtanın futbolcuları Türkiye’ye daha kolay uyum sağlıyor ve faydalı oluyor? Veya bu alanı biraz daha daraltacak olursak; siz kulüp yöneticisi olsanız yabancıları hangi ülkeden seçersiniz?Büyük önder
Atatürk boşuna “Ben sporcunun zeki, çevik ve ahlaklı olanını severim..” dememiş. Futbolcunun milliyeti ve rengi hiç mi hiç önemli değil. Örneğin Uche, Nijeryalıydı ama Fenerbahçe tarihinin en başarılı yabancı futbolcuları arasında yer almayı başarmıştı. Kıta Avrupa’sından gelen futbolcular arasında da unutulmaz isimler var. Brezilyalılar için “uyumsuz ve tembeller” deniliyor. Ama Alex’in kişiliği ve başarısı bu düşünceyi tekzip ediyor. Demek ki bir futbolcunun nereden geldiği değil, iyi futbolculuğun yanısıra, profesyonel ahlak sahibi olması ve aldığı parayla taşıdığı formanın hakkını vermesi önemli.
Çanlar üç büyükler için çalıyor
Üç büyükler düşük bütçeli Anadolu takımlarının gerisinde olmalarını yıldız oyuncularının sakat olmasına bağlıyor. “Büyük Kulüp” olmak sadece belirli yıldızlara bel bağlamak mıdır?Çanlar, üç büyükler için çalıyor ama onlar tehlikenin pek farkında değiller! Geçen sene Bursaspor, bu sezon da Trabzonspor’un yükselişi, üç büyükler efsanesinin sahada ne denli tehlike altında olduğunu gösteriyor. Büyük kulüp olmak, futboldaki gerilemenin nedenlerini sağlıklı biçimde analiz edip, radikal önlemler almayı zorunlu kılıyor. Bu nedenle büyük kulüplerin hoca ve futbolcu transferiyle, altyapıdan yetişen gençlere yönelik politikalarını acilen gözden geçirmeleri gerekiyor. Hiçbir kulübümüz işi bitmiş hocalarla, çapsız ve isteksiz futbolculara hovardaca para harcayabilecek kadar zengin değil! Yoksa hem gereksiz yere borç batağına sürüklenirler, hem de bakakalırlar kaçan şampiyonlukların ardından!...
Eric Cantona Türk olsaydı...Fransız futbol efsanesi Eric Cantona, “Sarkozy karşıtı göstericiler kilometrelerce yürüyüş yapacaklarına bankaya gidip tüm paralarını çeksin, sistem çöksün” dedi. Ülkemizde bir futbolcu/sporcu Cumhurbaşkanı veya Başbakan hakkında böyle bir söylemde bulunabilir mi?Eric Cantona bu sözleri nerede söylemiş? Fransa’da. Bu ülkeyle Türkiye arasında, özgürlükler açısından minicik(!) bir fark var. Orada fikir ve düşünce özgürlüğü herkesin hakkı, burada ise sadece iktidar yandaşlarının! Cantona eğer konuşmasını Türkiye’de yapmış olsaydı, “Hükümeti devirmeye teşebbüsten” kendisini Silivri’de bulur, en az üç yıl içerde yatardı! Bu gerçeği gören bizim futbolcular, kendilerine tanınan iktidara yağ çekme özgürlüğünü doyasıya kullanıyorlar! Örneğin Hakan Şükür ve Suat Kaya gibi eski futbolcular, Başbakan Erdoğan’ın propaganda konuşmalarında sahnede yer alarak geleceğe yatırım bile yapıyorlar!
Hagi, Misimoviç’te yerden göğe haklı
Hagi bazı oyuncularla yollarını ayırma kararı aldı. Bu isimlerin başında da Misimoviç geliyor. Daha önce de Hakan Yakın’ı oynatmamış, Rivaldo’yu takımda istememişti. Tüm bunlar ışığında Hagi’de “10 numara alerjisi” var diyebilir miyiz?Hayatta herkesin bir numarası vardır ama hiçbir 10 numara, Hagi’nin yerini tutamaz. İyi bir 10 numaranın neler yapabileceğini de ondan daha iyi kimse bilemez. Bu nedenle Hagi’nin alerjisi değil ama, başarılı 10 numara sıkıntısı olduğunu söyleyebiliriz. Misimoviç’i göndermekte de yerden göğe kadar haklı.
Schuster seyirci gibi izlemesin, çalışsın
Schuster, “Türkiye’de 1960’lardan kalma futbol oynanıyor” dedi. Gerçekten de dünya futbolunu yakalayamayan bir ligimiz mi var? Schuster buraya gözlemci olarak gelmedi, hoca olarak transfer edildi. Hem de deve yükü para karşılığında! Türkiye’de futbolun gerilediği bir gerçek. Örneğin bizim Süper Lig’de oynanan futbolla Premier Lig’de oynanan futbol arasındaki tek benzerlik, takımların 11’er kişiyle nizami sahaya çıkmaları ve oyunun hakemler tarafından yönetilmesi! Ama bunun bir nedeni de Schuster gibi, Türkiye’ye gelirken bir şeyler vermekten çok, cebini doldurmayı düşünen hocalar!
Beşiktaş onu çağdaş futbolu oynatması için getirdi, kulübede kollarını kavuşturup 60’lı yılların futbolunu seyretmesi için değil!
Aziz Yıldırım’ın hakkı Aziz Yıldırım’aNihat Özdemir, Aziz Yıldırım dönemi için, “13 senede 4 şampiyonluk başarıdır” diyor. Sizce de Aziz Yıldırım başarılı bir başkan mı?Fenerbahçe’yi sadece futboldaki şampiyonluklara bakarak değerlendirirsek, haksızlık yapmış oluruz. Geçen sene futbolda şampiyonluk kıl payı kaçtı ama, diğer branşlarda uluslararası büyük başarılar yakalandı. Bu açıdan bakıldığında kulüp tarihinin en başarılı sezonlarından birinin yaşandığını görüyoruz. Tesisleşme inanılmaz bir hızla sürüyor. Bu çabalar Avrupa’nın gelişmiş ülkelerinin ünlü kulüplerince bile gıptayla izleniyor. Örneğin futbolun beşiği İngiltere’de, Fenerbahçe’den yaklaşık 30 yıl önce kurulmuş olan Aston Villa kulübünün yöneticileri gelip, inceleme yapıyorlarsa, bu başarı öyküsünün yaratıcısı olan Aziz Yıldırım’ın hakkını da teslim etmemiz gerekir.