Oluşturulma Tarihi: Mart 16, 2004 00:00
Sıcak bir ligin içine düştük. Herkes şimdiden doğacak şampiyona isim arıyor... F.Bahçe mi
Beşiktaş mı? Doğumu beklerken, bir gazetede İlhan Cavcav'ın yaşadığımız ligin kirli çamaşırlarını ortaya döken sözlerine gözüm takıldı... Bir solukta okudum söyleşiyi... Aklınızın bir köşesinde bulunsun diye hemen aktarıyorum. Yanıp bayıldığınız ligde neler oluyormuş neler... Zaman zaman teşvik primleri geçerli oluyor. Takımın kaptanı telefonu açıyor, işi ayarlıyor. Ve bu işlerden yöneticilerin haberi bile olmuyor. Genelde, kulüp başkanlığına gelenlerin devletle işi vardır. Ve yine genelde, bunun için gelirler başkanlığa. Geçen sezon Beşiktaş'la başabaş mücadele yaptık. Ama çelmelendik. Ligin gerçek ikincisi biz olmalıydık. Başkası değil. Bir teklifi kabul etmedim. Sonra öğrendim, 2 futbolcuyu ayarlamışlar. Ve söyleşi benzeri çirkinlikleri sergileyerek sürüp gidiyor... Canım sıkıldı. Başkalarını da sıkmamak için geri kalan satırları aktarmıyorum. Ve her şeye karşın sevdiğiniz ligi sizlerden soğutmak istemiyorum. *** ÖNÜMDE F.Bahçe ile Beşiktaş'ın lig fikstürü ve elimde kalem-kağıt derin bir hesaba daldım. Beşiktaş nasıl şampiyon olur? Tüm maçlarını kazanırsa kesin şampiyon. F.Bahçe nasıl şampiyonluğa ulaşır? Beşiktaş'tan üç puan alsın, iki kez yenilse de işi bitirir. Bunlar, işin hesap-kitap yönü... Ancak, teknik açıdan her iki takımın savunmada göstereceği performans, bir hayli önemli... Ve savunma hataları, beklenmedik bir maçta hiç de akıllara sığmayan sürpriz bir sonuç doğurabilir. Ve avucundaki şampiyonluk, sabun gibi kayıp gider! F.Bahçe'nin 5 gol attığı Konyaspor'dan yediği 2 gol aklıma geldikçe... Beşiktaş'ın 5 gol attığı Elazığ'dan yediği 3 gol gözlerimde canlandıkça... Diyorum ki... Arkasını sağlama alan, şampiyonluğa bir adım daha yaklaşır! *** TRABZONSPOR'a ardı ardına 4 maç kazandıran Ziya Doğan'ın başarıdaki sırrı nedir? Bir başlık gördüm, başarının nedenini şöyle açıklıyor... İşin sırrı mutfakta! Ziya Doğan, Trabzonspor'da görev aldıktan sonra, futbolcularında toplam 45 kilo bir fazlalık belirlemiş. Ve hemen mutfağa koşmuş... Tesislerde çıkan 4 çeşit
yemek listesini 2'ye indirmiş. Kilo yapan karbonhidratlı yiyecekleri yasaklamış. Ve futbolcularını ideal kilolarına düşürmüş. En fazla kilo düşen futbolcu da Fatih Tekke imiş. Oynadığı futboldan da belli olmuyor mu? *** İKİ futbolcunun attığı goller haftanın keyifle izlenen pozisyonlarıydı. Biri, Beşiktaşlı Tayfur'un sol ayağı ile müthiş şutu. Diğeri, F.Bahçeli Nobre'nin ters köşeye gönderdiği nefis kafa vuruşu. Her ikisi de beni gerilere götürdü. Tayfur'da Metin Oktay'ın volelerini hatırladım. Nobre'nin kafasında da Gerd Müller'in ustalığını... Bizlere yaşattıkları nostalji için her ikisine de teşekkürler. *** Ve Fatih Terim, G.Saray'da artık gün sayıyor. Bu hafta Rize ile oynayacakları maçtan sonra Terim yuvadan gidiyor. Terim'in, Sebat maçından sonra soyunma odasında futbolcularına söyledikleri, sitem ve öfke karışımı bir acının feryadıydı... Bir efsaneyi rezil ettiniz! Dillere düşürdünüz. Terim, bundan böyle her gün basın toplantısı düzenlese... Her gün konuşsa... G.Saray'ı ve ızdırabını bundan daha iyi kelimelerle yorumlayamazdı. Güle güle Terim... Seni, dillere düşürenler utansın!
button