Güncelleme Tarihi:
“Bu takım hak etmeden kazandı” diyemedi.
Bu yıl kimse;
“Bu takım şampiyonluğu hak ediyor” diyemiyor.
Karabük maçı istedi.
Seyircisi “Emeğin başkentine savaşmak yakışır” pankartı asmıştı.
Kümede kalmak istiyordu.
Bu ligde oynamak istiyordu ve gerekeni yapıyordu.
Son idmanını 15 kişi yapmıştı.
İl k 11 den 5 oyuncusu yoktu.
Ama çok istiyorlardı.
Ne kadar istediklerini anlamak için;
Karabük’ ün golünde, kaleci Tomiç’ in sevincini görmek lazım.
Kulübede Bülent Korkmaz’ın heyecanını görmek lazım.
Fenerbahçe 305 milyon, Karabük 62 milyon Türk lirası.
Arada büyük bütçe farkları olsa da istek önemlidir.
…
Karabük aslında maçın favorisi.
Neden mi?
İstatistik öyle söylüyor da ondan.
Karabük kendi sahasında, 13 maç 26 puan.
Fenerbahçe ise deplasmanda, 14 maç, yalnızca 19 puan.
O zaman kimse üzülmesin maçın favorisi Kardemir.
Emeğin başkenti.
Koştu, istedi ve kazandı.
…
Fenerbahçe şansız iki gol yedi.
Doğru.
Önce Stoch, sonra Alex asist yaptı, Karabük iki golü buldu.
Bunlar maç içinde yaşanabilir şansızlıklar.
Peki, yanlış pası atan Alex, golü atan Birol’ u nasıl kovaladı gördünüz mü?
Aslında maçın sırrı orda gizli.
İyi bakmak lazım.
Birol koşmaya, Alex’in beş metre arkasından başladı.
Üç metre önünde topla buluştu.
Golü attı.
Alex yalan bir koşu yaptı ve yalnızca seyretti.
Koşarken beyni, “benim işim bu değil” diyordu.
Onun işi olmadığını, takım arkadaşları dağil herkes biliyordu zaten.
Ama topu o kaptırdığı için orda, ikinci sınıf bu amele işi yapmak zorunda kalmıştı.
Alex yerine o anda orda, Türkiye’deki en ağır ama iş disiplini olan oyuncu olsa o top gol olmazdı.
Benzer pozisyonda Messi veya Ronaldo hatasını düzeltiyorsa;
O zaman bizim göz nurumuz, bizi ciddiye almıyor demektir.
Çünkü mavi kanlı gibi oynuyor.
Asiller sınıfından.
Kaldı ki bu maçı çevirmek için çok çalıştı.
Bu maç için en son fatura çıkarılacaklardan.
Ama kaptan.
O zaman ondan başlamalı övgülerde, yergilerde.
Topuz, aldığı yıllık net ücret Avrupa’nın ilk 50 si seviyesinde.
Oynadığı futbol acemi çocuklar gibi.
Geçen yıl yüreğini koyuyordu ortaya, bu yıl toptan kaçıyor.
Ziegler, son maçların en formsuz oyucusu.
Caner, iyi niyetli gibi, ama dengesiz.
Selçuk, hep yedek kalsa çok mutlu olacak gibi.
Cristian’ı geçen hafta yazmıştık, bu hafta biraz daha gayretli.
Stoch, hem iyi niyetli, hem sonuca gidecek tek oyuncu.
Ama ilk çıkanlar arasında.
Demek ki hocada formsuz.
Volkan elleri aşağıda, gözünde ışık yok.
Gözünde kazanmak için bakan değil yenilmiş, bir takımının hüznü var.
Hem de maçın başında.
Maç bitmeden üzüntü yaşanmaz.
Yaşanıyorsa maç kafada bitmiş demektir.
Yenilgiyi hazmedemeyen Lugano yok.
Yeni bir Tuncay da gelmedi.
…
“Mazeretim var, şike vs”
Geeç bunlarıı…
Top sahada oynanır.
Maçı İsteyen kazanır.
Geçen yıl istediniz ve kazandınız.
Bu yıl, bu takım, şampiyon olacak topu oynamıyor.
Tek bir adalet vardır.
O da izleyenlerin kararıdır.
Geçen yıl herkes her şeyi söyledi ama kimse;
“Bu takım hak etmeden kazandı” diyemedi.
Bu yıl kimse;
“Bu takım şampiyonluğu hak ediyor” diyemiyor.