Güncelleme Tarihi:
Bir baktım Yıldırım Demirören eşi ve çocuklarıyla beraber sarmaş dolaş. Sempatik geldi gözüme. “Galiba bu sene doğruları yaptı” dedim Başkan. Denizli’yi göreve getirdi, istediği futbolcuları aldı, çifte kupa için elinden geleni yaptı. Hiç köstek olmadı, çatlak seslere mani oldu. Şampiyonluğun en büyük emekçisi ilan ettik elbirliğiyle.
Yanılmışız…
Beşiktaş’ı Beşiktaş yapan değerleri bilenler hicap duyuyorlar şu sıralar. Takım belki çifte kupa kazandı ama, prensiplerini, değerlerini, renklerindeki “beyaz”ını kaybetti…
Ne diyor Kayserispor Başkanı ? “Beşiktaş, önce diğer Anadolu kulüplerinden yaptığı transferlere baksın”. Beşiktaş’ın imajı o derece düşük yani. Haklı mı peki ? Kendisinin ne derece etik davrandığı kendisini bağlar, o yüzden biz sadece demek istediklerine bakalım.
Bu lafın Türkçe meali “Beşiktaş borç takıyor, güvenmiyoruz.” “Aydın Karabulut, Yusuf transferlerine bakın, Bursa’nın, G.Antep’in bile borcu ödenmemiş” filan demeye kalkıyor. Tam da bu sırada federasyon 1 Milyon Dolar cezayı kesiyor…
Üstüne üstlük “Beşiktaşlı Nihat” diye bilinen taze İspanyol futbolcu da üstüne tuz biber ekiyor. “Şimdi gelemem, eğer gelecek olursam bankadan teminat mektubu ile alacağımı garantiye alırım” diyor. Koskoca Beşiktaş’ın düştüğü duruma bakın, yakında minik takım futbolcuları da kefil filan isterler Başkan’dan.
Etik yok, prensip yok, teamül yok.
Hele hele sistem, plan, proje hiç yok.
Koskoca sezon Denizli ile bir araya gelip yeni sezonda kimleri transfer edeceğinizi hiç konuşmaz mısınız ? “Olsa da olur olmasa da “ ne demek ? Ortada alınacak kaç tane kaliteli yerli futbolcu var ki, 11 yabancı ile mi oynayacak Beşiktaş ? Madem Topuz’u istiyordunuz, F.Bahçe işi kuralına göre oynayıp Kayserispor’la anlaşırken nerelerdeydiniz ? İki kulübün anlaştığı duyumunu aldıktan sonra “Topuz” üzerinden siyeset de ne ola ki ? Anasını babasını otellere yollayıp boy boy resimlerini gazetelere afişe etmek mi açıkgözlülük ? Böyle mi oluyor işbitirici yöneticilik?
Nerden bakarsanız bakın ortada tam bir Şark usulü iş var. Hatta teşbih de hata olmaz misali bir “aşk dörtgeni” var. Biraz da açalım isterseniz :
Ortada evlenme zamanı gelmiş bir genç kız var. Köyün yol yordam bilmez, deli dolu genci Kartal ile de yavuklular. Akranları çocuklarını kundaklarken kendisi hala baba evinde. Çünkü Ağa babası “Nuh diyor peygamber demiyor” , sevdiği gence vermiyor. Kızını Kartal ile değil de “başlık parasını” fazla veren zengin Ağa’nın oğluna vermek istiyor. Bunu duyan Esasoğlan bir gece ansızın kızı bohçası ile aparıyor. Antalya’ya emmisinin evine götürüyor. Aklısıra bir süre sonra kızın kucağına bir çocuk vererek babasının elini öpeceği, affedileceği günü bekleyecek.
Fakat inatçı çıkıyor babası, jandarmaya haber veriyor hemen.
“Kızımın yaşı küçük, daha 18’ini doldurmadı. Zorla kaçırdı O namussuz” diyor, bulunmasını istiyor.
Buluyorlar da.
Karakoldayken “Ben Kartal’ımın yavuklusuyum, başkasına yar olmam” gibi laflar çıkıyor ağzından. Ya da öyle bellettiriyorlar kızın babasının inadı kırılsın diye.
Erdoğan Aksoy yazıyor |
Çok inatçıymış kızın babası çook. Alacağı başlık parasından mıdır nedir bilinmez, jandarma zoruyla getirtiyor kızını tez zamanda yanına. Zengin ağanın oğluna veriyor hemencecik.
Daha önce “Kartal’dan başkasına yar olmayacağını” söyleyen genç kız bir bakıyor, zengin ağanın oğlunun da “ense kulak yerinde”. “İyi madem, bu olsun” diye fikir değiştiriyor bir anda. O’nun tek derdi çoluk çocuğa karışıp bebelerini kucağına almak çünkü. Zaten kaçmadan önce haber göndermişti zengin Ağa’nın oğluna ya neyse. “Alacağım elbet seni” cevabını almış ama biraz höt hüt davrandı diye soğumuş, Kartal’ı tercih etmişti bu yüzden. Başkası ile evlenmeyi kabul ettiğine göre, çabucak unuttuğuna göre demek çok da fazla sevmiyormuş Kartal’ı.
Bu durumda ortada neler kalıyor peki?
Kaçırdığı kızı elinden kaçıran biçare Esasoğlan..
Başkasını sevdiğini söyleyen, fakat bir başkası ile evlenen bir genç kız.
Başkası ile kaçan bir kızla evlenmeyi kabul eden “Yeni Damat”.
Para ve inat uğruna kızını şuna buna satan bir Ağa..
Unutmadan söyleyelim, kızın yeni kaynanasından korkulur, ilk hatasında başına kakar hemen geçmişini.
İşte bugün köy düğünü var, hem de açıkhavada. Türk filmi seven tüm taraftarlar davetlidir.
Madem Türk filmi dedik. Sonunu da Kibar Feyzo’nun son repliği ile bitirelim :
“Kim haklı ? “