OluÅŸturulma Tarihi: Åžubat 07, 2001 00:00
KEZBAN Ä°LE RECEP KEZBAN, EVE DÖN! MenekÅŸe moru gözlüm, al yanaklım, seni bir daha dövmeyeceÄŸim. Lütfen artık eve dön. Bak YaÅŸar halıya kustu, kusmuk seni bekliyor. Ayaklarım bugün de hep seni aradı, yıkanmak için. Seni çok arıyorum, bir haftadır akÅŸam rakılarının tadı tuzu yok, ne masamda oynayanım var ne de eve getirdiÄŸim gardaÅŸlara meze getirenim. Ev sensiz çok ıssız. Gerçi nasıl, nerede yattığımı, kime nasıl çaktığımı falan hiç hatırlamıyorum ama onun sen olmadığını bir büyük rakının sonunda dahi hissedebiliyorum. Kezban, ben sana aşığım. Eve döndüğün gün, bunu arkadaÅŸlarla kutlayacağım. Sen, kanlar içerisinde evden kaçarken nasıl duygulandığımı bilemezsin. Elimdeki ÅŸiÅŸeyi, hırsımdan ananın fotoÄŸrafına fırlattım, artık duvarları gelince silersin. Kezban bir de gelirken 2 paket kısa Maltepe getirebilir misin? Kezban'ım, dün telefon çaldı, arkadaşın Ä°nci aradı. Evde olmadığını, Roma'da olduÄŸunu söyledim. Ä°nci bize hiç gelmiÅŸ miydi? Kocası ya da belalısı var mı? YaÅŸar: "Anam ner'de?" dediÄŸinde ne dediÄŸimi herhalde tahmin edersin ama o da tam temiz don ararken sordu. Kusma iÅŸi çok sonra oldu, "başına aldığı darbelerden olabilir" dedi Abidin. Dün Zeynep okula gitmeyip dolma sardı, ben de okeye dönerken dikkatleri dağıtmak için habire dolma yiyip, "yiyin yiyin -nefis olmuÅŸ" dedim. Nasıl zeka ama; o durum bu durum, alt kat bodurum, anlarsın ya, hah haayt. Zeynep'in tezkeresinde okul ve sınıf kısmını boÅŸ bıraktım. O'nu da mı ben dolduracağım? Geç bunları anam babam, geeeeeç, erkeklik daha ölmedi. Bu sabah seni kaçırışım aklıma geldi, efkarlanıp bi cigara yaktım. On dört yaÅŸlarında taÅŸ gibi kızdın. Nasıl; Mehmet, Abidin, Ramazan, Yusuf gelip seni döve döve taksiye atmıştık? Peki, seni piknik tüpü ile ilk dövüşümü hatırlıyor musun? Yeni evliydik, bir BoÄŸaz gezisi dönüşüydü. Mehmetgiller kapıda bekliyorlardı, sen daha roka bile hazırlamamıştın ve Ramazan içeriden "ROKA!" diye bağırmıştı. Mutfağın kapısını içeriden nasıl kilitlediÄŸimi, ocağın ordan tüpü nasıl kaptığımı falan hiç hatırlamıyorum. Tek hatırladığım; Ramazan'ın kapıdan "yeter artık, çocuklar seni bekliyor" sesi. O gece Ramazan'lar gidince sen YaÅŸar'a hamile kaldın. Mehmetgil gibi, huysuz mu huysuz, koca burunlu YaÅŸar'ıma. Canım, ben Osmanlı erkeÄŸi deÄŸilim. Kaçışını namus meselesi yapacak hiç deÄŸilim. Zaten maaşı Markiz'de Ayten'e kaptırdık, sana canım manım da dedik, onore ettik, yuvana dön, asabımı bozma! ** ** ** DÖNMEM RECEP, DÖNEMEM!.. Recebim, erkeÄŸim. Ben gayri dönmem, dönemem, çünkü ÅŸu anda dönmüşlerle birlikte SoÄŸukoluk'ta sanat yapıyorum. Burada Harika DaÄŸlar diye bir kadınla aynı odayı paylaşıyorum. Eskiden adı Kazım'mış, bana gıcık oluyor galiba. Ben de ona gıcık kaptım, jiletinin yanındaki hormon hapını saklayıp yerine Viagra koydum. Bu gece ava giden avlanacak. Jale Star ablamız, çok görmüş geçirilmiÅŸ bir hanım. Buralarda efsane gibi, herkes ona yediÄŸin içtiÄŸin senin olsun, bize gördüklerini anlat diyor. Bazen onu alıp, adli tıbba, yüzü tanınmaz hale gelmiÅŸ erkek cesetlerin kimlik tesbitine götürüyorlar. Ayperi'yi dün iÅŸte uyuduÄŸu için kalçasından bıçakladılar, hem de uykusunun en derin yerinde. (Ben de korkumdan boyuna kahve içiyorum). Ayperi, "yandım anam!" diye bağırmadan önce rüyasında, yemyeÅŸil bir ovada, bembeyaz bir elbiseyle bir hamakta sallandığını görüyormuÅŸ. (Ayperi'nin de iÅŸleri bana kaldı, ayvayı yedik diyeyim bari.) Ondört numara Lale Dilber, bana en yakın sanatçı kardeÅŸim. Buraya öyle kafasına akkor ütüyü yeyince falan deÄŸil, Laleli'den kendiliÄŸinden gelmiÅŸ. Çok matrak ve enternasyonel bir kadın. Güya artık Laleli, Lalesiz miÅŸ, yok Amsterdam'dan bonservisini istemiÅŸler, Chock Shock-tung Cheng buna telefon açıp açıp Türkçe: "Kerimem" falan diyormuÅŸ, ay gülmekten ölürsün yani. Ä°ÅŸ, sanat falan dediÄŸim, iÅŸte azıcık göbek, azıcık muhabbet, fiski, miski. Dün bir müşterim beni pek sevmiÅŸ, meÅŸin bir kırbaç hediye etti. Ne iyi, babacan insanlar var. Birisi de ilk geldiÄŸimde cop hediye etmiÅŸti, "Benim adım Dursun, bu burada dursun, geldikçe kullanırım" demiÅŸti. Adamın iÅŸi gücü yok herhalde bize koruma, korunma dersleri falan verecek. (neyimizi koruyacaksak) Üç gün önce senin Mehmetgil buradaydı. Ä°ki gözüm önüme aksın, kahr-ı gazap olayım, bir ÅŸey yapmadık. Hem adam takır takır parasını ödedi. (Ä°stersen birazını sana gönderebilirim, o parada senin de hakkın var). Recep, mektubundan anladığım kadarıyla hala Markiz'in Ayten'le memleket meselerini tartışıyormuÅŸunuz. Ayten EYDS, Reco. Mehmetgil, Türk olduÄŸu için EYDS deÄŸilmiÅŸ, yoksa üç gündür sabahları yattığımda gözüme uyku girmeyecekti. Dün öğlen leÄŸen başında "Recebim" türküsünü söyledim. Ä°tiraf etmeliyim ki seni, muÅŸta gibi parmaklarını, dana böğürür gibi horlamanı, dayaktan hemen önceki donuk bakışlarını, yemekte çıkarttığın "tıkanmış kuburun açılma sesleri"ni, bataklık canavarı gibi eve geliÅŸini, yanındaki suyu isteyiÅŸini, ananı özleyiÅŸini, beni düzerken seyrettiÄŸin maçı, ensemdeki pençeni, o sırada içtiÄŸin sigarayı, sırtımdaki birayı, düşen külün yakışını, kaçan goldeki tepkini, attığın tekmeyi ve sonra herÅŸeye devam ediÅŸini, hatta o sırada "Maltepe!" deyiÅŸini... çok özledim. Gel buraya, vur ÅŸu adamları, yat aslanlar gibi içerde, çık hapisten, yalnızca sen döv beni... Ä°mza: KEZBAN'IN Yalçın ERGÄ°R - 7 Åžubat 2001, ÇarÅŸamba Â
button