Kesinlikle uzak durmanız gereken 10 taraftar profili

Güncelleme Tarihi:

Kesinlikle uzak durmanız gereken 10 taraftar profili
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 17, 2013 01:24

Yaklaşık üç aylık bir aradan sonra ligler yeniden açılıyor. Sen ki futbol seven bir insan olarak hayattaki bu zevkinden maksimum keyif almak isteyeceksin.

Haberin Devamı

Ama bu öyle maç saati elinde bir kâse cipsle televizyon karşısına geçerek olacak iş değil. Seninle benzer durumda öyle insanlar var ki; aynı ortama girdiğinde arkana bakmadan kaçman gerekiyor. İşte uzak durman gereken o tipler

1-Sesi kısık gezen adam
Allah’tan başka hiçbir şeyden korkmam diyorsan, bir de bu adamla tanış deriz. Hele ki dün gece olası bir beraberlik veya mağlubiyet almışsa... Hafta boyunca barut gibi gezer bu adam. Dokuz ay boyunca hakemden, federasyondan başka bir laf etmez, dokunanı yakar. “Ehehe nası yendiler sizi ama” veya “Yani senin takım da pek öyle oynayamadı sanki ya” gibi bir şeyle gelirsen o topal sandığın sağ bacağından bir döner bıçağı çıkarabilir. O yüzden her dediğini onaylayıp bir an önce futbol muhabbetini kapamakta fayda var. Kaç oradan!

Haberin Devamı

2-İstatistikçi
Genelde bahis işine kendini fazla kaptıranlar arasından çıkar. Bu adamın sahada oynanan futbol hakkında hiçbir fikri yoktur. Ama sor, hangi futbolcu hangi maçta kaç gol atmış, kaç asist yapmış hepsini bilir. Tüm hafızasını futbola vakfettiğinden akıl almaz verilerle gelip seni sindirir. “Sen neyden bahsediyorsun abi? Bu adamın 2004-2005 sezonunda 18 gol 27 asisti var!” der. Sergen’in Etimesgut Şekerspor formasıyla Malatyaspor’a attığı çalımdan falan bahseder, kafa bulandırır. Öylece kalakalırsın.

3-Halı sahaya Kapri'yle gelen delikanlı

Futbolu stadyumda, televizyonda bırakmayıp kendi hayatının içine de itinayla dahil eden bu gruba ilişkin en önemli tehlike, sağ kanattan topsuz alanda koşu yaparken seni bizzat fiziksel olarak tellere sıkıştırma, kafası çok atarsa da aşil tendonunu eline verme ihtimalidir. Yalnızca Türk futboluyla ilgili olarak değil; Manchester United’la, İnter Milan’la ve hatta Neftçi Bakü’yle ilgili de sinirlenebilen bu kahramanımızın ilacı Ronaldo (Brezilyalı, has olan). Ondan bahsedince yavaş yavaş sakinleyip gruba dalıyor, rahatlıyorsun.

4-“Hangisi biziz?” anneleri
Her ne kadar taraftarlık dünyasının en mülayimi gibi görünseler de aslında futbola olan uzaklıklarıyla sizi çileden çıkarmaya en müsait grupturlar. “Kırmızılar mı biziz”le başlayan, taç olduğunda “Aaa topu elledi ama”ya kadar varabilen cümleler senin o kulüp tarihçesini satır satır ezberlemiş, yeri geldiğinde mahalle maçında bile 4-4-2 oynatmış bünyene, kabir azabı gibi gelir. Gol sevinçlerinde araya girerek “Ay ay gol mü oldu, kim attı, sarı oğlan mı attı?” diyerek sevincini de kursağına dizer. O soru n’olur bir daha gelmesin diye bir sıfır olsun bizim olsun’a yatasın gelir. Bizden duymuş olma ama sen maç izlerken bir yerlerden ağzına tutuşturulan elmanın, armudun sebebi de kendisi.

Haberin Devamı

5-Fanatik kayınpeder

Bununla aynı takımı tutuyorsan fazla mesele yok da Allah muhafaza farklı renklere gönül verdiysen bittiğinin resmidir. Sesini de çıkartmazsın; ne derse, ne kadar küfür ederse hepsini paşa paşa sineye çekersin. Diyeceğimiz o ki, bildiğimiz çok iyi boşanma avukatları var. Hayat, onca çileyi çekmek için fazla kısa...

6-“Peki şimdi böyle biterse turu kim geçiyor?” babaları

Genelde emekli olmuş, hayattaki en büyük kaygısı “Sabah olsun da gazetemi alayım, bulmacamı çözeyim” olan kalender insanlardır. Bu rahatlıkları futbol bilgilerine de yansımıştır ve bu saatten sonra artık yeni bir şey öğrenme gereği duymazlar. Özellikle çift maçlı eleminasyon sistemi uygulanan turnuvalarda her golden sonra bu soruyla gelirler. Gol başına 6 dakika o kuralı anlattırırlar. Her golde tekrar ettirmelerinden de anlarız ki bu kural içlerine hiç sinmemiştir. Deplasmanda atılan golün avantajı, iki gol sayılması onlara ağır gelir. Hak ve adalet insanıdırlar.

Haberin Devamı

7-Ofise formayla gelen taraftar
Büyük ihtimal bir Avrupa zaferinin ya da derbi galibiyetinin hemen ertesi günü civelek bir şekilde işe gelmiş bu arkadaşı üzerindeki formadan çok kolay ayırt edebilirsin. Evet, ordadır; seni bekler. İster ki konu bir şekilde dün akşamki maça gelsin ve “Abi ne biçim maçtı yaa” diye harlanan muhabbet sayesinde, takımlarına övgüler düzülsün. Bunlar, takımları galip geldiğinde yine bir miktar zararsızdırlar. Etrafa gülücükler saça saça, 1000 yıldır değişmeyen aynı esprileri yapa yapa mesaiyi bitirler. Ancak takımı yenildikten sonra işe formayla gelen adam!.. Esas ondan korkacaksın işte. Baştan ayağa “Yıkılmadım ayaktayım!” ruh halini taşıyan bu adam, eskaza söyleyebileceğin ters bir lafta saldırganlaşabilir ve işi kişiselleştirmekten çekinmeyerek arızaya bağlayabilir. Öğlen yemeğinde, bilemedin akşam personel servisinde sakinleşir, özüne döner.

Haberin Devamı

8-Facebook taraftarı
Sadece derbilerde ortaya çıkar. Sürekli değiştirdiği formalı profil fotoğrafı ve gün boyunca karşı takıma laf sokan komikli iletileri ile mini feed’ini ziyan eder. Derbiden sonraki 3 gün boyunca internetten uzak durarak ya da bloklanarak bertaraf edilebilir.

9-Atarlı ağır ablalar
“Dev ekranda maç keyfi” yazan bir mekândan içeri girdiğinizde, ön saflardan tuttuğu yerinde nargilesini tüttüren ablalardır. Futbolun en çok erkekler arasında popüler olmasına doğuştan sinirlidir. Babasının takımını tutar. Bütün futbol terimlerine, transfer dosyasına hatta futbolcuların özel hayatına kadar konuya hâkimdir. Maç esnasında kaçan pozisyonlara büyük tepkiler verdikten sonra, tek kaşını havaya kaldırıp, şöyle bir arka sıraları kontrol eder. “Ya abla bir otur allaaşkına” diyecek olursanız hayatınızın kavgasına girersiniz. Yastığa başını koyduğunda hâlâ bir gün Ümit Karan’la bir yerde tanışıp evleneceğinin hayalini kurar.

Haberin Devamı

10-Sırf sevgilisine yaranmak için futbolla ilgilenen kadınlar
Üzerine giydiği formanın 5 beden büyük olmasından da anlayacağınız üzere, erkek arkadaşının 2 sezon önce aldığı formayla taraftarlığa adım atmış bu arkadaşımıza sen de bir “merhaba” de. Dedin mi? Tamam, o zaman hemen oradan uzaklaş çünkü futboldan zerre anlamamasına rağmen, dünyanın en kötü oyunculuğu ile üzülen, sevinen, “Ayyyyyy... Yaaa orda öyle vurulur mu beeee!” diye heycanlanan bu arkadaş, maçın ilerleyen kısımlarında çok rahat şekilde sinirlerinde zıplamaya neden olabilir.

Son Dakika

Kahveciler Federasyonu: “Duvarımızda özlü söz paylaşımını ilk biz başlattık...”
Girdiği parfümeride 20’den fazla parfüm deneyen Seyit Erdem (27), peşinden koşturan güzel kızların halüsinasyon olduğuna inanmak istemiyor...
Lisedeyken ders çalışma bahanesiyle bilgisayar aldırmayı başaran gencin üniversitede not tutmak için tablet aldırma denemesi bu sefer tutmadı...
Bir toplantıya daha yanında not defteriyle giren ofis çalışanı, sadece tarih atarak toplantıyı tamamladı...
Şarkıcılığa geçmeye hazırlanan ünlü manken için altyapı oluşturma ihalesi TOKİ’ye verildi...

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!