OluÅŸturulma Tarihi: Ekim 05, 2002 00:00
Türkiye'nin de bir ragbi takımı var. İstanbul'un Fransızları ve Anglosaksonları üç yıldır kavun topun peşinde koşturup duruyorlar. Üstelik onlara katılan Türkler de giderek çoğalıyor.Türkiye'de pek tanınmayan bu sporu sevdirmeye niyetliler. Kırmızı formalarını sırtlarına geçirip Istanbul Ottomans adıyla deplasmana bile gidiyorlar. Atina'da, Bükreş'te, Sofya'da zaferden zafere koşuyorlar. Şimdiki hedefleri dernekleşip resmi bir federasyonun yolunu açmak. En büyük dertleri antrenman yapabilecekleri uygun bir çim saha bulmak. Bu sorunu unutmak için de her hafta sonu antrenmanının ardından kolkola gidip kafaları çekmeyi ihmal etmiyorlar.1999'un sonlarında Fransız ve İngiliz bir grup işadamının kafasında hep kendi ülkelerindeki gibi ragbi oynamak, biraz da o çocukça coşkuyu harekete geçirmek vardır. Bu sırada İngiliz donanmasına ait bir geminin İstanbul'a geldiğini duyarlar. Üstelik mürettebatın bir ragbi takımı da vardır. Bundan iyi fırsat olamaz diye düşünüp bir rakip takım oluşturup İngilizler'in karışısına çıkıverirler. Bu deneysel takım oynadığı bu ilk maçı kaybeder ama Türkiye'de ragbinin doğuşu için ilk adımı atar. Bu temas onlara bir süredir aradıkları fırsatı verir: Bir ragbi takımı kurup mücadele vermek ve bu sporu Türkiye'de geliştirmek.YÖNETİCİLER ÖNCÜ Bu amaçla önce İstanbul'da görev icabı bulunan yabancılar bir araya gelir. Fransız Ticaret Odası başkanı Jean-Marc Mercier ve Gillette firmasının yöneticisi Denis Pons De Vier'in öncülüğündeki bir grup takımın devamlılığı için uğraş verirler. 2000 yılı başında haftada bir günü antrenman günü olarak belirler ve şevkle çalışmaya koyulurlar. Bu noktada karşılarına saha problemi çıkar. Antrenman yapabilecekleri bir çim saha bulmakta zorluk çekerler. Şu anda bile çalıştıkları antrenman toprak ve kum sahasını Levent Spor Kulübü'nden kiralıyorlar. Ama maç yapmak istediklerinde çim sahaya ihtiyaçları var. Böyle bir sahayı kiralamak ise 3 bin dolara çıkıyor. Şu andaki bütçeleriyle böyle bir masrafı her hafta karşılamaları mümkün değil.İLK DEPLASMAN ATİNAAntrenmanlar devam ettikçe ilgi gösterenlerin, takıma katılanların sayısı artar. Bir süre yeni oyunculara ragbinin temellerini öğrettikten sonra artık maç yapma zamanının geldiğini düşünürler. Gerekli bağlantıları kurarak ilk rakipleri olarak Atina'dan Spartans takımını seçerler. Yunanistan'da dört takımlı bir mini lig bulunduğundan Spartans daha tecrübelidir. Bu arada maç öncesi nihayet takımın ismini de koyarlar. Oyuncular savaşçı bir halkı hatırlattığı için İstanbul Ottomans üzerinde karar kılar. Amblem olarak da fes giymiş ragbi topunu seçiyorlar. Kırmızı formalarını da çekince tam bir ragbi takımı sahadadır. Tecrübeli rakiplerine 10-0 üstünlük sağlarlar. Üstelik bu maç için Uluslararası Ragbi Federasyonu ilgi gösterip bir hakem bile yolluyor. Bunu takiben Selanik takımına 17-10 yenilirler. Bu Yunanistan seferinden sonra komşunun takımları İstanbul'a iadei ziyarette bulunurlar. İstanbul'daki maçta da Ottomans, Spartans'ı 15-0'lık skorla bir kez daha mağlup eder. Geçen sezonki ilk temaslarında Bükreş Street Dogs'a karşı oynayıp 17-17 berabere bitirirler. Sofya'da bir üçlü turnuvaya katılıp şampiyon olurlar. Eğer her şey yolunda giderse önümüzdeki kasımda Moskova Dragons’u ağırlamaya hazırlanıyorlar.Istanbul Ottomans'ın üyeleri bir kulüp haline gelmek ve Türkiye'de bir ragbi federasyonu kurmak için de harekete geçerler. Çünkü ancak bu şekilde Türklerin bu sporla ilgilenebileceğine kanat getirirler. Bu amaçla merkezi Paris'te bulunan Avrupa Ragbi Federasyonu (AER) ile temasa geçerler. AER yöneticileri resmi bir federasyon kurulduğu takdirde bu sporun gelişmesi için her türlü yardımı yapacaklarını üzerine basa basa söylerler.KRİZ TAKIMI VURDUİki yıldan beri İstanbul Ottomans'ın birçok oyuncusu takımdan ayrılmak zorunda kaldı. Özellikle geçen yılki ekonomik krizden sonra Türkiye'de çalışan yabancıların bir kısmının görevlerine son verildi. Oyuncu sayısı kısa süre içinde 40'lardan 20'lere düştü. Bunun yanı sıra
Galatasaray Üniversitesi'nden takıma katılan 10 kadar öğrenci de geçen sene bir süre antremanlarda gözüktükten sonra ortadan kayboldular. Ama sürekli bir oyuncu devridaimi var. Her sezon yeni isimler antrenmanlara katılıyor.Nedir, nasıl oynanır?Adını 1823'te ilk oynandığı İngiliz üniversitesinden alıyor. Topun elle taşınmasıyla futboldan tamamiyle ayrıldı. 1851'de yuvarlak top bugünkü oval şekline kavuştu. Rugby Football Union (Ragbi futbolu birliği) ismi altında kuralları yazıldı. Bunu milli takımların kurulması takip etti. 1924'e kadar Olimpik bir spor dalıydı. İlk dünya şampiyonası 1987'de düzenlendi. On yıldır profesyonelleşiyor. Şu anda 500 bin oyuncuya sahip İngiltere en önemli ragbi ülkesi konumunda. 120'ye 70 metrelik çim sahada 40’ar dakikalık iki devre halinde oynanır. 15'er kişilik iki takım topu rakibin kale çizgisi gerisine elle taşıyarak deneme (sayı) yapmaya çalışır. Her bir deneme 5 puan, deneme sonrası ek vuruş 2 puan değerindedir. Takımlar ayakla yapılan ceza atışı veya uzaktan şutla da 3 puan kazanabilirler. Topla giden oyuncuyu yere düşürmek serbest. Rakibe vurmak, üzerine basmak faul. Oyuncular sadece yakın darbelere karşı dişlik ve yumuşak maddeden yapılmış bir başlık takabilirler.Jean-Marc Messier, Fransız (34) Fransız Ticaret Odası başkanıXavier Loubeau (31) Fransız, automobile financeJeorme De Guigne (34) Fransız, AtoFina'da çalışıyorNicolas Favre (34) Fransız, Elf'te çalışıyorAlan Mathison (33) Yeni Zelandalı, öğretmenMike Trainor, (50) ABD'li, öğretmen, müdürChris Thorsen (42) Yeni Zelandalı, öğretmenPeter McCombe (40) Avustralyalı, öğretmenEmre Ersoy (30) tekstilciHakan Ünsal (30), Entes inşaat şirketinde çalışıyorOnur Baykal (24) Master'lı işsizSarven Bingül (22) öğrenciEmre Şapçı (30) aile şirketinde çalışıyorMert Ataray (24) öğrenciÇağan Öztuna (29) Ciscosystems'de çalışıyor(son 3 isim fotoğrafta yok)Türkler için biçilmiş kaftanYabancı oyuncuların birçoğu kendi ülkelerinde belli dönemlerde ragbiyle uğraşmış. Kuruculardan Jean-Marc Mercier (34), Fransa'da 10 yıla yakın süre ragbi oynamış ve görev yaptığı Kanada, Vietnam, Endonezya gibi ülkelerde de kopmamış. Mercier'ye göre bu spor Türkler için biçilmiş kaftan. Ona göre Türkler hem güçlüler hem de temas sporlarını seviyorlar, üstelik bu sporu her boyda, her cüssede insan yapabiliyor. Ama yayılması ve gelişmesi için birinci şart okullara girmesi: 'Bu öğrenim yılında
Koç Lisesi ve Robert Lisesi'nde takım kurma çabalarının doğmasıyla birlikte bir altyapı için fırsat doğdu. Çünkü devamlılık için altyapıdan oyuncu gelmesi şart. Ancak böylece bir ilerleme kaydedebiliriz.Türkiye’ye mütareke yıllarında geldiRagbi, ilk kez mütareke yıllarında işgal kuvvetleri tarafından Türkiye'ye getirildi. 1920'lerde
Fenerbahçe Kulübü ve HaydarpaÅŸa Lisesi'nde daha sonra Haliç Kulübü'nde oynandı. Daha sonra bu takımların arasına Galatasaray da katıldı. Sarı-lacivertlilerin Galatasaray’ı 12-0 yendiÄŸi 1947’deki galibiyeti uzun yıllar Türkiye'deki son maç olarak anıldı. Yaklaşık 50 yıl sonra Ottomans takımı ragbiyi belki de Türkiye'ye geri getiren ilk takım. Bu sezon Ottomans'a genç liseliler eÅŸlik edecek. Koç Lisesi ve Robert Lisesi'nde erkek öğrencilerden birer takım oluÅŸturuldu. Koç Lisesi'ndeki takımı kuran Chris Thorsen (42), Yeni Zelanda'da uzun züre ragbi antrenörlüğü yapmış: ‘‘Şimdilik 20 çocukla çalışıyoruz. Bir süre ne kadar ilgili olduklarını görmeye çalışacağız.’’Â
button