Oluşturulma Tarihi: Eylül 04, 2001 02:43
Basketbol Milli Takımımız, en az rakipleri kadar mücadele edecek, en az onlar kadar boğuşacak. Onlardan daha sert ve daha iyi savunma yapacak. İşte yarı final kapısı bu anahtarla açılacak.
Basketbol Milli Takımımız, Avrupa Şampiyonası'nda çeyrek finale yükselip ilk 8 takım arasına girdi. 12 Dev Adam kimi zaman eleştirildi, kimi zaman alkışlandı. 3 gün süren grup maçları sonunda ay yıldızlı takımımızı, oynadığımız oyunu ve çeyrek final öncesi, basketbolumuzun 2 dev kalemi Yalçın Granit ve Esat Yılmaer ile tartıştık.
Biz sözü onlara bıraktık, aradan çekildik. İşte Granit ve Yılmaer'in yorumları...
Yalçın GRANİT:
Zoraki şutlar
Biz Avrupa'nın en iyi şutörlerine sahibiz. Kaya ve Asım'ın dışında kalan 10 oyuncumuz da sahanın her yerinden, yüzleri potaya dönük şut atabilme yeteneğine sahip. Boş kaldığımızda da bunu iyi değerlendiriyoruz. Ancak, kazanmak için sadece bu yetmiyor. Türk basketbolu yeterince harekete ve hızlı pas üzerine kurulu değil. Takımın hareketi azaldıkça, özellikle oyunun sonlarında şutları zoraki buluyoruz. Coşmamız için sadece 3 sayılık şutlara bel bağlayamayız. Mutlaka iyi savunma gerekli.
Esat YILMAER
İşte anahtar
Yalçın ağabeyin dediği çok doğru. Bizim maç kazanma anahtarımız kesinlikle iyi ve sert savunma yapmak olmalı. Bu savunmayı yapıp, top çalıp veya ribaunt alırsak, hızlı hücum bulma şansımız çoğalıyor. Biz hızlı oynadığımız zaman rakipleri dağıtma özelliğine sahip bir takımız. Ancak bu hücum düzeni mutlaka savunmadan başlamalı. Yani takımımız artık iyi çocuk değil, kötü çocuğu oynamalı...
Yalçın GRANİT:
3 sayılık tokatlar
Bizim takımın coşması moral bulması için iki şey lazım, kolay fast - break sayıları ve 3 sayılık tokatlar. Ayrıca Hüseyin'in üreteceği pivot sayıları da takıma motivasyon ve güven getirir.
Esat YILMAER
Oyun kurucu sorunu
Oyunu sete dönüştürdüğümüzde çember altına top indirememe veya o bölgeye girememe gibi sıkıntılarımız var. Bu da oyun kurucularımızın istenilen düzeye çıkamamalarından kaynaklanıyor. Bu soruna bir çözüm getirmemiz gerekiyor.
Yalçın GRANİT:
Harun bekliyor
Kenarda Avrupa'nın en iyi şutörlerinden biri olan Harun bekliyor. İbrahim ve Harun birlikte oynarlar ve point- guard görevini zaman zaman paylaşırlarsa, bu sıkıntımız ortadan kalkabilir. Zaten rakibin en iyi savunmacısı İbrahim'e yoğunlaşıyor. Her takımda 2-3 tane iyi savunmacı yok ki... Böyle bir durumda Harun rahatlayıp arzulanan şutları atabilir. Bence İbrahim'in basketbolunu büyütmesinin yolu skorerliğinin yanı sıra takım oyunun sorumluluğunu üstlenmesinden geçiyor.
Esat YILMAER:
Hidayet'in yeteneği
Bu noktada daha değişik bir yol da denenebilir. Hidayet dripling ve adam geçme yeteneğiyle zaman zaman point guard olarak kullanılabilir. Bu durumda takımın hem boyu uzar, hem de Hidayet'in çabuk pas verme yeteneği ile tempo kazanılır.
Yalçın GRANİT:
Kerem'in mesuliyeti
Orhun sakat ve oynamayacak. Bu Kerem'in üzerindeki mesuliyeti artıracak fakat onun kendine güveni artırmasına da yardımcı olacaktır. Kerem, Efes Pilsen'de çoğunlukla Mulaömeroviç'in arkasında bekledi. Şimdi işler değişince bu çocuğun üzerine büyük bir baskı geldi. Bu psikolojik bir olay. Böylesine önemli ve yoğun bir baskıyı kaldırabilmek de kolay değil.
Esat YILMAER:
Daha rahat oluruz
Milli Takımımız'da bu baskı özellikle ilk iki maçta çokca hissedildi. İyi oynadığımız sürelerden sonra, zaman zaman uzun süren skorsuz bölümler oynamamızın nedeni de bu baskının getirdiği stres. Ancak İspanya maçı ile bu baskının ortadan kalktığına ve takıma bir güven geldiğine inanıyorum. Çeyrek finalde daha rahat olacağız.
Yalçın GRANİT:
Pas yüzdemiz az
Çeyrek finalde dikkat etmemiz gereken 3 önemli nokta var. Her takım sert savunma yapıyor. Biz onlar kadar sert değiliz. Şut atıyoruz ama pas yüzdemiz az. Ayrıca en önemli eksikliğimiz az hareket etmemiz. Rakiplerin hareket ettiği mesafeyi ve bizimkilerin hareket ettiği mesafeyi, elimize metre alıp ölçsek büyük bir fark olduğunu görürüz. Bu önemli bir dezavantajımız.
Esat YILMAER:
İbrahim ve dayak
Sert savunma bu işin temel noktası. Rakipler kadar dirençli olabildiğimiz anlarda istediğimizi yapabiliyoruz. Ancak bunda devamlılık olmayışı, aynı maç içinde bile bizi sıkıntıya sokuyor. Yalçın Ağabey'in az pas yapıp, az hareket ettiğimiz yolundaki saptaması çok doğru. Hücumda en fazla hareket eden oyuncumuz İbrahim onun da dayak yemekten canı çıkıyor.
Yalçın GRANİT:
Adam gibi adam
Bizim takımın hücumdaki hareketi yoruldukça azalıyor. Oyunun sonunda hareketliliğimiz yok oluyor. O zaman da şutları zorlayarak atıyoruz. İspanya maçında da, çaresizlikten attığımız zorlama şutlarla neredeyse maçı kaybediyorduk. Bu durumda yani hareket azalınca topla adamını geçecek oyuncuya ihtiyacımız var. Harun'da da bu yetenek var. O takımın hareketi azaldığı sürede hem kendine hem de arkadaşlarına pozisyon yaratabilir. Herkesin tek endişesi var: ‘‘Harun savunmaya yeterince çabuk dönemiyor’’ İşte bu noktada İbrahim'in takım yönetimindeki sorumluluğu artırabilir. Çünkü İbrahim için, adam gibi adam derken, kazanmak için her türlü federkarlığa hazır olduğunu anlatmak istiyoruz. Özetle Harun, İbrahim ve Hidayet üçlüsünün, ikisi oynarken, üçüncü adam Ömer, veya Haluk'tan biri olabilir.
Esat YILMAER:
Gerçek bir takım
İspanya maçını kaybetseydik Türkiye'de basketbol biterdi. Herkes bunun farkına vardı ve insanüstü gayret gösterip çeyrek finale ulaştık. Şimdi bu hırsımızın ve arzumuzun devam etmesi gerek. Seyirci ile bütünleşip fizik eksikliğimizi moral ile tamamlamalıyız. En az rakipler kadar boğuşup, onlardan daha fazla kavga etmemiz gerekli. Son derece yetenekli bu takımın kavga ettikçe, gerçek bir takım haline dönüşüp, basketbol tarihimize geçeceğine inanıyorum.