A.A.
Oluşturulma Tarihi: Nisan 14, 2011 10:55
İstanbul Karting ve Otomobil Kulübü (İKOK) tarafından düzenlenen prokartta 2011 sezonu, 30 Nisan Cumartesi günü yapılacak yarışlarla başlayacak.
İstanbul Autodrom Pisti'nde yapılacak sezonun ilk yarışıyla başlayacak mücadele toplam 7 yarışın ardından 22 Ekim'de sona erecek.
Autodrom'un yanı sıra İzmir Ülkü Pisti'nde yapılacak yarışlarla devam edecek 2011 sezonu için şimdiye kadar 14 takımın kayıt yaptırdığı bildirildi.
2005 yılında İKOK Yönetim Kurulu Başkanı Ertuğrul Ersin ve arkadaşları tarafından başlatılan, Türkiye'nin ilk ve tek karting dayanıklılık şampiyonası olan prokart, bu yıl 6. kez gerçekleştirilecek.
Hızlı olmanın yanı sıra takım uyumu, dayanışma ve stratejilerin son derece önemli ve etkili olduğu bir takım sporu olan prokart yarışları, genellikle 4 zamanlı motorlar ve dayanıklılık yarışları için tasarlanmış motor güçleri 9-18 HP arasında değişen kartlarla yapılıyor.
Prokartın en önemli özelliği motor, benzin ve lastiklerin eşit olması ve ağırlıkların da eşitlenmesiyle sürücülük becerilerinin ön plana çıkması.
2005 yılında 8 takım ve 40 pilotla başlayan prokart mücadelesi, İKOK'un kurulmasından sonra 2010 sezonunda 13 takım ve 63 pilota ulaştı. Geride kalan 6 yılda 35 ayrı takım kurulurken, 150 farklı pilot yarışlarda yer aldı.
PROKART FORMULA START ALIYOR
Dayanıklılık yarışlarının ardından bu sezonla birlikte, Formula 1 yarışlarının küçük bir kopyası olarak görülen Prokart Formula mücadelesine de start verilecek.
Prokart Formula adıyla 5 ayaktan oluşacak mücadele, Türkiye Karting Şampiyonası ile aynı gün aynı pistlerde yapılacak. Dayanıklılık mücadelesinden farklı olarak 1 saat 15 dakika süren Prokart Formula yarışlarında her takım adına tek bir pilot yarışacak.
BAŞKAN ERSİN: “TESİS SORUNUNUN ÇÖZÜLMESİ ŞART”
İKOK Yönetim Kurulu Başkanı Ertuğrul Ersin, karting sporunun gelişmesinin önündeki en büyük engelin İstanbul'da uluslararası standartlarda bir pistin bulunmaması olduğunu ifade etti.
Türk otomobil sporlarına yeni sporcular kazandırmayı, otomobil sporları ve kartingi geniş kitlelere yaymayı misyon edindiklerini anlatan Ersin, kartingin, otomobil sporlarının ilkokulu ve en önemli kaynağı olduğunu vurguladı.
Ersin'in ifadeleri şöyle:
“Karting sporunun gelişmesinin önündeki en önemli engel İstanbul'da uluslararası standartlarda bir karting pistinin bulunmaması. Tuzla pistinin 4 yıl önce kapanmasından sonra bu eksiklik her sene biraz daha fazla hissediliyor. Sonuçta sporcu sayısı artmıyor, azalıyor. Bunun paralelinde otomobil sporlarına yeni sporcular yetişmiyor. Oysa tüm dünyada karting otomobil sporlarının ilkokulu ve en önemli kaynağı. 1980'den sonra Formula 1'de şampiyon olan pilotların biri hariç (Damon Hill) kalan tamamı spora karting ile başlamış sporcular. Formula 1, WRC gibi en üst düzey organizasyonları başarıyla yapan ülkemizde, bu organizasyonlarda yarışan iddialı Türk sporcu olmaması bu şartlarda çok doğal. Günün birinde F1'de bir Türk yarışçı göreceksek, bu yüzde 99 ihtimalle kartingden gelen bir sporcu olacak. Ancak bunun için tesis sorununun çözülmesi şart.”
Kulüp olarak kendi imkanlarıyla tesis sorununu çözmek ve İstanbul'a uluslararası standartlarda bir karting pisti kazandırmak için çalıştıklarını kaydeden Ersin, tesisin yapılabilmesi için öncelikle araziye ihtiyaçları olduğunu, bu konuda resmi kaynaklardan henüz olumlu bir sonuç alamadıklarını belirterek, “Araştırmalarımızı özel araziler üzerinde de genişlettik. Projenin ön çalışmaları tamamlandı. Yakın gelecekte arazi sorununun çözülmesiyle inşaat çalışmalarının başlaması hedefleniyor” dedi.
Pist yapmanın pahalı bir proje olduğunu dile getiren başkan Ersin, sponsor desteğine de ihtiyaç duyduklarını, otomotiv sektörünün birkaçı hariç, otomobil sporlarından uzak durmasının, çözüm olanaklarını kısıtladığını kaydederek, “Oysa dünyada direkt olarak bir
spor dalıyla bağlantısı olan, ürünleri bir spor malzemesi gibi kullanılan tek endüstri otomotiv. Türkiye'de otomotiv sektörü her sene satış rekorları kırmakla, çeşitli marka ve modellerin üretim üsleri olmakla övünüyor. Otomotiv sektörü, gençlere spor yapma, uluslararası düzeyde sporcular yetiştirme olanağı verecek böyle bir projeye yatırım yapmalı. Eminiz ki, bu yatırımı yapanlar orta vadede bunun karşılığını hem sportif olarak hem de marka değeri olarak fazlasıyla geri alacaklar” diye konuştu.