Güncelleme Tarihi:
Galatasaray'ın aslan simgesi, 1902 doğumlu Nihat Asım Bekdik'ten gelir. Nihat Asım Bekdik, Galatasaray'ın bir futbolcusuydu; ondan önceyse Galatasaray Lisesi'nde eğitimini tamamladı. Galatasaray macerasına 14 yaşındayken, 1916’da başladı ve futbol haricinde yüksek atlama, yelken, üç adım atlama, yüzme ve binicilik alanlarında da kulübüne hizmet etti. 20 yıl boyunca futbolculuk hayatına devam eden Nihat Asım Bekdik, 268 defa bu formayı giydi. 8 yıl boyunca Galatasaray futbol takımının kaptanlığını yaptı, 18 kez ise A Milli Takım formasını taşıdı ve burada 8 kez kaptan oldu.
Aktif spor hayatına 1936 yılında son verse de spor yapmaktan vazgeçmedi. “Aslan” ismini verdiği teknesiyle yarışlara katıldı.
Futbol oynadığı dönemlerde “Aslan Nihat” olarak anıldı ve hayatını adadığı Galatasaray’a kendi lakabını simge olarak bıraktı. 21 Haziran 1972’de hayatını kaybetti.
İşte, bugün Galatasaray’ın aslan simgesini kullanmasında Nihat Asım Bekdik’in etkisi vardır.
Fenerbahçe’nin simgesi de bir futbolcusunun lakabından geliyor: Uçan Kaleci Cihat Arman. Cihat Arman, 1939 yılında Fenerbahçe’ye transfer oldu ve 1952’ye kadar takımda oynadı. Sahaya genellikle kanarya sarısı formasıyla çıkardı ve o dönemlerde ligin en iyi kalecisiydi.
Bir gün bir maçta 90’a giden topu adeta uçarak çıkarır ve o sırada bir taraftar “Hey yavrum kanaryama bak, yine uçtu” diye bağırır. Bu kıvılcımla birlikte kanarya benzetmesi zihinlerde yer etmeye başlamıştır. 1952 yılı Fenerbahçe kadrosu ardı ardında şampiyonluğu kovalar ve kanarya ifadesi basında da yer almaya başlar.
O yıllarda iyi işler çıkaran Fenerbahçe’den, gazete manşetlerinde “Sarı kanaryalar yine güzel oynadı” diye bahsedilir.
Ve kanarya ifadesi kalıplaşır, zamanla Fenerbahçe’nin simgesi haline gelir. Efsane isim Arman, 14 Mayıs 1994’te hayatını kaybetmiştir.
Sarı kanaryaların simgesinde Cihat Arman’ın payı büyüktür anlayacağınız, tabii bir de o ilk kıvılcımı ateşleyen taraftarın.
Beşiktaş’ın simgesi olan kara kartalın çıkış noktası ise bir taraftarın tezahüratı.
1940-41 sezonunda gençleştirilmiş ve yenilenmiş bir kadroyla birlikte puan farkını açarak liderliğini sürdüren bir Beşiktaş vardır. Ligin bitimine 5 hafta kala, 19 Ocak 1941 Pazar günü Şeref Stadı’ndaki maçta Beşiktaş, Süleymaniye takımına karşı güzel bir oyun sergiler. Maçın ikinci yarısında önde olan Beşiktaş, baskılı oyununu sürdürmeye devam eder. Siyah beyazlıların akın yönü olan taraftaki tribünde bir taraftar, “Haydi Kara Kartallar. Hücum edin Kara Kartallar” diye bağırır.
Bu tezahüratı yapan balıkçı Mehmet Galin’e binlerce taraftar eşlik etmeye başlar.
Gazeteciler de bu durumdan etkilenir ve o günkü 6-0’lık galibiyetten sonra Beşiktaş’ın sembolü “Kara Kartal” olur.
İşte, Türkiye’nin üç büyük kulübünün simgelerinin çıkış hikayeleri bu şekilde. Birileri, “Bu simgeler neden böyle acaba?” derse hemen hikayeyi anlatmaya başlayabilirsiniz.