Güncelleme Tarihi:
Türkiye'de karate sporunun öncülerinden Koşar, AA muhabirine yaptığı açıklamada, karate sporunun şu anda en üst seviyede olduğunu, bunun da büyük bir fedakarlıkla gerçekleştirildiğini ifade etti. Karateye başladıklarında 20 yıl boyunca yurt dışına kendi imkanları ile gittiklerini ifade eden Koşar, "Ben 1965'lerde karateye başladım. O günden bugüne gelinen seviyeye bakın. Bir öğrencim vardı. Bir gün Fransa'ya gittiğimizde 'Hocam acaba bir daha yurt dışına çıkabilecek miyiz?' dedi. Ben dedim ki, meslek haline gelecek ve pasaportlarınızda karate antrenörü yazılacak. O zaman inanmamışlardı. Şimdi maşallah binin üzerinde antrenör var" diye konuştu.
Aile boyu karate
Beş kızının karate antrenörü olduğunu dile getiren Koşar, "Hepsi üç yaşında, dört yaşında bu spora başladı. Karate bizim için artık aile sporu haline geldi. Torunlarım karate antrenörü. Yani bırakın sporu artık antrenör seviyesinde. Bizi tanıyan herkes bu sporu sevmeye başladı" dedi. Bu sporun en büyük özelliğinin gücü kullanmama sanatı olduğunu vurgulayan Koşar, şöyle devam etti:
"Minnacık çocuklar kendini kontrol ederken konsantresini, bilgisini bu sanatla yansıtıyor. Karate artık bir sanat oldu. Yeteneğini bu sanatın içine aktarıyor. Özellikle kız çocuklarının kendilerini müdafaa etmeleri açısından çok geçerli bir spor."
Türkiye'nin ilk bayan karate sporcusu Leyla Koşar da gençlerin geleceklerini çok iyi gördüğünü belirterek, "Çünkü hakikaten hepsi birer pırlanta. Onlarla gurur duyuyorum"
Karate sporunu çok önemsediğine işaret eden Koşar, şunları söyledi: "Benim zamanımda 'bayan da karate mi yaparmış?' derlerdi. Hatta en büyük kızıma da kızlarıma da aynı şeyi söylediler ama maşallah hepsi hocalarının yolunda. Hepsi büyük hoca oldu. Şimdi gelinen seviye çok hoşuma gidiyor. Anneler babalar çok bilinçli" şeklinde konuştu.