A.A.
Oluşturulma Tarihi: Ekim 26, 2012 11:23
Türk halkını karate ile tanıştıran, federasyonun kurulmasını sağlayan ve çok sayıda sporcu yetiştiren Hakkı Koşar, tüm aile bireylerini de bu branşa yönlendirerek, büyük başarılara imza attı.
Eşini, kızlarını, torunlarını ve damatlarını bu branşa abone yapan Koşar, “3 kızım İstanbul'daki karatenin başında bulunuyor. Kızlarım Melek, Meltem ve Bağnu ile eşim Türkiye'nin ilk bayan karatecileridir. Eşim ayrıca Türkiye'nin ilk Merkez Hakem Komite Başkanı'dır. En küçük kızım da Ortaca ilçesinde Gençlik
Spor İl Müdürlüğü'nde karatenin sözleşmeli antrenörü olarak çalışıyor. Kanada'da yaşayan kızım Şebnem ise 6. dan siyah kuşak sahibi. Aynı şekilde torunlarım ve damatlarım siyah kuşağa sahiptir. Dünyada benim ailem gibi karateci bir aile yok. Kızlarım ve torunlarımın dünya şampiyonalarında dereceleri var” diye konuştu.
Film tekliflerini geri çevirmedi
Türkiye'de bir dönem Cüneyt Arkın ile başlayan ve karateyi öne çıkaran filmler için kendisine teklifler geldiğini ifade eden Hakkı Koşar, “Cüneyt Arkın ile 2 sene çalıştım, ancak o bunu 30 sene kullandı. Hala karateyi kullanıyor” dedi.
Cüneyt Arkın sayesinde karatenin biraz daha ileri gittiğini savunan tercübeli spor adamı, şöyle devam etti:
“Çünkü halk bu spora daha değişik ve aktüel bakıyor. Cüneyt Arkın olsun, Kartal Tibet olsun, Müjdat Gezen olsun, onlarla film çevirdim. Onlar, film çevirmek için bize geldiler ve teklif yaptılar. Cüneyt Arkın ile 'Çaresizler', Kartal Tibet ile 'Tarkan Güçlü Kahraman', Müjdat Gezen ile de 'Aptal Şampiyon' filmini çevirdim. Ayrıca Sadri Alışık ile 'Tatlım' filminde, İrfan Atasoy ile de 'Gördüğün Yerde Vur' filminde yer aldım. Bu filmi de İtalyanlar'la beraber yapmıştık. O filmlerden kazandığım parayla spor salonunu aldım. Şimdi ise Hakkı Koşar Spor Merkezi ayın sonunu zor getiriyor. Giderler ödenemiyor. Karate ile para kazanmak diye bir şey olamaz. Bu bir idealdir.”
160 bin sporcuda emeği var
Spor merkezi sahibi Hakkı Koşar, karate ile tanıştığı günden bu yana 160 bin kişiyi yetiştirdiğini söyledi.
Çok çeşitli okullarda eğitim verdiğine dikkati çeken Koşar, “160 bin sporcu yetiştirdim. Haldun Alagaş da 15-16 yaşlarında benim öğrencimdi. Deniz Harp Okulu'nu 4 sene çalıştırdım. Tuzla Piyade Okulu, Kuleli Askeri Lisesi, Polis Okulu, Toplum Polisi ve son olarak da Polis Akademisi'nde 3 sene öğretmenlik yaptım. Türkiye'de ne kadar antrenör varsa ya benim öğrencimdir ya da benim öğrencimin öğrencisidir. Bununla gurur duyuyorum.”
Karate ve Hakkı Koşar ismi beraber anılıyor
Türkiye'de karatenin kurucusu olarak isim yapan Hakkı Koşar, bu branşı Türkiye'ye getirmekten dolayı gurur duyduğunu ifade etti.
“Karateyi Türkiye'ye getirip tanıştıran kişi benim” diyen Koşar, şunları söyledi:
“1962 de İran Şahı'na Kara Harp Okulu'nda bir gösteri yaptık. Bu gösteri bizi judoya, karateye ve aikidoya bağladı. Türkiye'de henüz bu sporlar yoktu. 1963 yılında, Milli Türk Talebe Birliği'nde judoya başladım. Siyah kuşak 4. Dan sahibiyim. Judoda ilk milli sporculardanım. 1965 yılında Türkiye'de ilk karateyi başlatan kişi benim. Bizde olmadığı için siyah kuşağımı Avrupa'dan aldım. 1970 yılında da bu kuşağı Japonya'da onaylattım. 17 Temmuz 1980 yılında karateyi, var olan Judo ve Tekvando Federasyonu'nun içine katarak ilk adımı attık. 1990 yılında karate bu branşlardan ayrıldı ve ilk Karate Federasyon Başkanlığı'na da ben getirildim.”
Türk sporunun son dönemdeki durumuna üzüldüğünü anlatan Hakkı Koşar, “Türk sporu için maalesef gerekli özen gösterilmiyor. Son olimpiyatta da bunun sonucunu gördük. Teşvik edilmiyoruz. Antrenör kursuna öğrenci gönderiyorum, devlet ondan para alıyor. Bana göre tam tersi olmalı. Yani antrenörün cebine harcırahı verilmeli, ayrıca kendisine de ücret verilmelidir” diyerek sözlerini tamamladı.