Güncelleme Tarihi:
FUTBOL tarihinde yüzlerce efsane vardır, saymakla bitmez. Ve en başında da tabii ki Pele gelir. Ama tek bir tanrı vardır; Diego Maradona. Ve o tanrıya, çok kez veliaht aradı bu dünya; Ortega, Aimar, Riquelme, Saviola... Liste uzayıp gitti her zaman fakat geriye yalnızca tek bir isim kaldı; Lionel Messi.
Arjantin’in Rosario şehri geçmişte dünya tarihine damga vuran tek bir isim doğurmuştu; Che Guevara. Ve ikincisi Lionel Messi oldu. Messi’nin yeteneğini keşfeden Carles Rexach’ın söylediği gibi, bu pirenin yeteneğini farketmek için onu hiç bilmeyen gözlere sadece 10 dakika yetti şimdiye kadar. Ya hiç kaleye bakmadan, ezberlediği yere bıraktı topu, ya sesini duyduğu arkadaşına bir asist uzattı ya da 20 metrekareye neredeyse 60 adım sığdırıp 3 kişiyi kördüğüm yaptı...
Zayıflığı silah olarak kullandım
En son Zaragoza deplasmanında 3 atma huyuna devam eden Messi’yi diğer futbolculardan ayıran en büyük özellik, tıpkı Maradona gibi, oyunu gözleri kapalı oynayabilmesi. Emir Kusturica’nın “Maradona By Kusturica” adlı filminde şöyle diyordu Maradona; “geceleri top oynadığımız yerler hep karanlıktı, hiç ışık yoktu. İlk başlarda çok zorlanıyorduk ama sonra alıştık. Çünkü artık top, saha ve rakipler -kafasını göstererek- buramda, tam kafamın içindeydi...” Ve aynı konuya, kendi hayatını anlattığı El Diego adlı kitabına yine değiniyordu Maradona. O karanlık sahalardan çıkıp gelen Messi de, yıllar sonra buna benzer satırlar yazacak. Ve ekleyecek; “Daha 13 yaşındaydım ve vücudum çok çelimsizdi. Ben de bu zayıflığı bir silah olarak kullandım; hafif ve ince bu vücut, herkesten daha hızlı olmamı sağladı! Üstelik Arjantinliydim...”
Messi ve diğerleri...
“Messi ve diğerleri...” diye ayırıyordu rüzgara fısıldayan diğer adam; Rıdvan Dilmen. Haklıydı, çünkü birçok futbolcu zeki olabilirdi. Hızlı ve bire birde acımasız davranabilirdi. Bir diğer kategori dışı, garip ve üstün adam Mourinho, nam-ı diğer La Pulga (Pire) için “Biraz daha uğraşsa su üzerinde yürüyebilir” diyordu. Bu adam Real defansını yürüyerek geçiyordu ve bu Katalanlar için en az su üstünde yürümek kadar kutsal bir şeydi. Pire’nin, Barça’yla ve bireysel bazda aldığı ödüllerden, kazanılmamış tek bir şey kaldı; Dünya Kupası...
Neyin eksik be adam?
Son vuruş, sürat, adım hızı, zeka, konsantrasyon, hırs, centilmenlik, sempatiklik, teknik... Benim aklım duruyor bu noktada. Eksik bir yanı görünmeyen Pire için, en son kurban Zaragoza ekibinden ne sesler çıktı maçtan sonra;
Teknik Direktör José Aurelio Gay; “Maradona’yı tekrardan görmüş gibi oldum, ama çok daha hızlı ve yenilikçi bir şekilde. Messi’yi sahada durdurmak çok zor.” Onu dünya üzerinde durdurabilecek tek bir şey var; sakatlık. Bu korkunun dışında, hiçbir şeyin Messi’yi engelleyebileceğini sanmıyorum. Çünkü bu adam, Maradona gibi karanlıklarda top oynadı ve bütün sahayı ezbere biliyor. Stadın ışıklarını kapatsanız ve bir maçı öyle oynatsanız, kör olan rakipleri düşünürsek çok daha iyi oynayacağına bahse girerim...
Yılda 33 milyon Euro kazanıyor
France Football dergisinin 2009 yılında futbolcuların maaş ve reklam gelirlerinden yola çıkarak hazırladığı “Dünyanın en çok kazanan futbolcuları” listesinde Messi yıllık 33 milyon Euro’luk kazancıyla başı çekiyor.
BECKHAM’I SOLLADI
iSiM ÜCRET
1-Lionel Messi (Barcelona) 33 milyon Euro
2-David Beckham (Milan) 30.4 milyon Euro
3-Cristiano Ronaldo (R.Madrid) 30 milyon Euro
4-Kaka (R.Madrid) 18.8 milyon Euro
5-Theriyy Henry (Barcelona) 18 milyon Euro
6-Ronaldinho (Milan) 17.2 milyon Euro
7-Carlos Tevez (M.City) 15.4 milyon Euro
8-Z.Ibrahimoviç (Barcelona) 14.5 milyon Euro
9-Frank Lampard (Chelsea) 14.2 milyon Euro
10-Samuel Eto’o (Inter) 13.8 milyon Euro