Karanlıklar kulübü açıldı

Güncelleme Tarihi:

Karanlıklar kulübü açıldı
Oluşturulma Tarihi: Aralık 01, 1999 00:00

Haberin Devamı

Kelebek olarak on gün arayla ikinci kez Ankara gecelerindeyiz. Gelişiyle olay yaratan Kashmere'den sonra sayın başkentimizde sayın bir gece kulübü daha açıldı. Dip! Bütün Ankara sosyetesi

oradaydı demeyi çok isterdim ama bunu ne yazık ki bilemiyorum. Çünkü tanımıyorum. Çok bilmiş bir İstanbullu olarak bütün ukalalıklarımı şimdiden mazur görün.

Mekanın ismi Dip. Bir perşembe günü açılmış olmasına rağmen ilgi felaket düzeydeydi. Yani çalışkan ve evcimen Ankaralıların ‘‘hafta içimi evde geçiririm, ölürüm de bir yere çıkmam, erken yatar, erken kalkarım, kuzu gibiyim’’ felsefelerine rağmen kapı hınca hınç doluydu. Davetliler önce üst kattaki Süleyman Nazif'e alındılar. İstanbul'dakinin bir şubesi olan bu restoran bar da yeni açılmış. Pek cici bir yer. Şömine, berjer koltuklar, mum ışıkları... Tam sayın Ankaralılara göre. Alın bürokratınızı, alın elçinizi rahat rahat gelin. Yukarı alınmamızın nedeni de çok klasik. Bütün mekan açılışlarında olduğu gibi inşaat son ana kadar sürüyor, illa aksilikler oluyor, dekorasyon bitmek bilmiyor falan. İşçiler arka kapıdan dışarı, davetliler içeri.

Davetiye sahipleri tek tek içeri süzülürken, davetiyesi olmayanlar kapı görevlilerine içerden bir isim söyleyip, onların tanıdığı olduğu bahanesiyle içeri girmeye çalışıyordu. Yani memleketin her yerinde durum aynı. İlla girilecek.

Kapıdaki arbedeyi aşıp içeri girdik. Şimdi size mekanı anlatmam gerekiyor ancak ne yazık ki bunu yapamayacağım. Çünkü içerisi o kadar karanlıktı ki büyük mü küçük mü, dekorasyon unsurları ne katiyen göremedim. Ortadaki tek ışık kaynağı bar tezgahının kendisiydi. İçki almaya gelinmedikçe imkan yok kimse kimseyi tanıyamaz. İnsan ister istemez düşünüyor. Bu acaba bürokratlar, elçiler eğlenmeye gittiklerinde tanınmasınlar diye yapılmış özel bir mekan taktiği mi? Herkesin Sayın bilmem kim olduğu bir şehirde bu tip durumların da düşünülmesi gerekir tabii.

Kısık Ses Kulübü

Göz gözü görmediği gibi kulak kulağı da duymuyor. Es kaza birini tanıdın ve biraz hasbeal etmeye kalktın... Ertesi gün ses mes hak getire. Öğlen vakti birinin sesi kısıksa bilin ki geceyi böyle bir yerde geçirmiş. ‘‘Karanlıktı, beni kimse göremezdi’’ diye düşünürken, kısık sesinizle feci bir şekilde açık verebilirsiniz.

İstisnasız bütün erkekler lacivert yada füme gri takım elbise içindeydi. Hepsinin de bahanesi aynı. ‘‘İşten çıktık, eve bile uğramadan buraya geldik şekerim...’’. Hohoyt. Çok inandım ben de. Gitsen gardroplarına baksan takım elbiseden başka tek bir kıyafetleri varsa ben de ne olayım. Sırf açılış için İngiltere’lerden Ankara'ya gelen Kaya Çilingiroğlu bile, ortama uyayım diye herhalde, takım elbise giymiş. (Hülya Avşar yanında yoktu. Güvenilir kaynaklardan edindiğim bilgiye göra araları hiç iyi değilmiş. O yüzden Kaya yalnız gelmiş. Nasıl dedikodu ama... Süper süper!) Evet ne diyorduk? Takım elbise. Kaya Bey de Ankara'dayım diye takım giymiş, çok çabalamış ama... Cidden feci olmuş. Mavi, küre desenli bir gömlek üzerine lacivert puantiyeli sarı kravat. Üzerine koyu lacivert ceket, altına gri pantalon. Buraya kadar dayanabildim, ayakkabılarına bakmaya cüret edemedim.

Tek istisna bir gay'di. Bu herhalde yaratıcı meslek grubundan diye düşündüm ama yanıldım. O kadar acayip bir iş yapıyordu ki, iki kere söyledi yine anlamadım. Büyükelçilere ve üst düzey bürokratlara, gelen misafirlerlerle ilgili bilmem ne danışmanlığı... Evet Ankara'da bir de öyle bir şey var. Herkesin işi bir şekilde devletle bağlantılı. Orman Bakanlığı’nda Milli Parklar Peysaj Mimarlığı, Bayındırlık Bakanlığı’nda Kaldırım Düzenleme Danışman Mimarlığı... Bana biraz atıyorlar gibi geldi.. Böyle işler var mı hakkaten?

Üfürün dedi sahip

Ankaralı erkekler paso takım elbise içindeyken kadınlar bin bir çeşitlilikte kıyafet içindeydi. Kimisi süper mini etek üzerine askısız büstiyerle gelmiş, kimisi uzun elbiselerle gelmiş kimisi ise tek gram makyaj yapmadan, sanki arkadaşına çay içmeye gider gibi günlük kıyafetle gelmiş. Gerçi bu kadar karanlık bir ortamda ne fark eder o da ayrı bir soru ya...

Dip'e girmeden önce mekanın sahibi Serdar Calbay'la tanıştım. ‘‘Bakalım sizin açılışınız nasıl olacak, İstanbul'da havasızlıktan ve sıcaktan insana fenalık geliyor’’ derken, Serdar Bey bana dev bir sır verdi. ‘‘Tabii öyle olur.

Kimse bilmiyor ki, emmeyeceksin, üfleyeceksin!’’ Suratımdaki muzurlığa kaçan şaşkın ifademe hiç aldırmadan anlatmaya devam etti. ‘‘İçerdeki havayı emersen, hiçten hava kalmaz. Halbuki sigara dumanı emerek gitmez. Taze hava üfleyeceksin sürekli, pis hava kendiliğinden çıkar’’. Bu Ankaralılar hakkaten akıllı. Dediği çıktı. Biraz üşüdük gerçi ama gram bunalmadık.

Hoşdere'da bir Beykoz

Millet alt alta üst üste eğlenmeye devam ederken biz, bir grup insan çıkıp işkembeciye gitmeye karar verdik. Sokakta şöyle konuşmalar oldu: ‘‘Beykoz'a mı gidelim Aşiyan'a mı?’’ Ben İstanbulluyum ya kesin benimle alay ediyorlar dedim. ‘‘Beykoz uzaktır, köprü möprü tıkanıktır, biz iyisi mi Fener'deki işkembeciye gidelim’’ diyerek kendimce alay ediyorum. Anlamsız anlamsız yüzüme baktılar. Neyse sonra arabalara atlandı ve bir iki sokak öteye -Ankara'nın muhteşem güzelliği, en uzak mesafe iki sokak öte!- bir yerlere gidildi. Meğer Beykoz ve Aşiyan işkembeci adıymış! Ve de aynı sokakta karşılıklı olarak yer alıyorlarmış. Demek ki neymiş? Bilmediğin yerlerde sersem sersem gevezelik etmeyeceksin.

Tecrübeyle sabittir köşesi

Ankara çok soğukkhk... Seksi olacağım diye askılılarla gece çıkmaya kalkmayın, kapı önünde oyalanmayın.

Davetiyesizlik Ankara'da da sorun. Ankara'nın taşına bak, gözümün yaşına bak diyerek badigardları kandıramıyorsunuz.

Bir rivayete göre Ankaralıların pijamaları da takım elbise şeklindeymiş.

İstanbul'da hangi semt varsa Ankara'da da var. Gaziosmanpaşa, Maltepe, Bahçelievler, Ulus... Olmayan mahalle isimleri de iskembeci ismi olmuş...

Nil Demirkaşık

Antikacı Nil Hanım bütün gece sorduğum saçma sapan Ankara sorularıma sabırla cevap verdi.

Kaya Çilingiroğlu

Kaya Bey’in kıyafeti konusunda birşeyler söylemek gerekiyor ama ben de de o hacet yok. Hülya hanım, müdahale etseniz iyi olacak.

Çiğdem Meram - Serdar Calbay

Dip’in patroniçesi ve patronu yanyana. Çiğdem Hanım elinde purosuyla acayip hoş bir hatun.



Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!