Oluşturulma Tarihi: Kasım 21, 2003 21:58
Normal HDL'ye (iyi huylu kolesterol) benzeyen, ancak daha etkili olan yapay HDL'nin, hiç beklenmedik bir şekilde, kalp damarlarındaki kolesterolü temizlediği anlaşıldı. Kalp krizi riskini azaltmak için bugüne dek yalnızca kötü kolesterolü düşürmeye çalışan doktorlar, bu yeni ilaçla iyi kolestrol düzeyini yükseltmeyi amaçlıyor.
Önceki hafta ABD- Orlando'da gerçekleştirilen Amerikan Kalp Birliği'nin yıllık olağan toplantısına katılan doktorlar, bilim adamları ve ilaç şirketlerinin temsilcileri, kalp hastalığı konusunda yeni teşhis ve tedavi yöntemleri hakkında bilgi edinmek üzere toplanmışlardı.
Ancak toplantıda beklenmedik bir şekilde, dünyanın 1 numaralı ölüm nedeni olan kalp hastalıklarıyla mücadelede yepyeni bir yaklaşım gündeme geldi.
Cleveland Clinic'ten Dr. Steven Nissen, ‘‘Journal of the American Medical Association'' adındaki bilim dergisinin son sayısında da yer alan araştırmasında deneysel bir ilacın hastalar üzerindeki etkilerini açıkladı.
Bu ilacın damarlardaki yağlı plakaları azalttığını açıklayan Dr.Nissen ve ekibi, ilacın statinlerden 10 misli daha etkili olduğunu, 5 hafta gibi kısa bir sürede yarar sağladığını ileri sürüyor. Pennsylvania Üniversitesi'nden kardiyolog Dr.Daniel Rader, çalışmanın 47 hasta gibi küçük bir denek kitlesi üzerinde yürütülmüş olmasına karşın ‘‘Bu alanda atılmış çok önemli bir adım'' olarak niteliyor.
Patenti Esperion Therapeutics isimli şirkete ait olan ApoA-1 Milano adıl ilaç üzerine çalışmanın daha büyük bir denek kitlesi üzerinde gerçekleştirilmesi durumunda, sonuçlar daha büyük bir kesinlik kazanacak.
Kötü huylu olarak bilinen LDL kolesterolü düşürmek amacıyla kullanılan statin ilaçları, kalp krizinden ölme riskini yüzde 30 oranında azaltır. Ancak LDL'nin yanısıra HDL'nin de hedef alınması bu riski yüzde 50 oranında azaltabilir.
Nissen ve ekibinin yürüttüğü çalışma ayrıca kalp-damar hastalıklarının düşünülenden daha dinamik bir yapıya sahip olduğunu gösteriyor.
‘‘Uzun süredir kalbi besleyen damarlardaki daralmayı kronik ve ilerleyen bir hastalık olarak tanıyorduk'' diye konuşan Nissen, ‘‘Ancak plaka birikimi birkaç haftada azaltılabiliyorsa, bu çok büyük bir değişiklik demektir'' diyor.
Yeni kapı açtı
Ne var ki ApoA-1 Milano'nun etkili bir kalp ilacı olarak kullanılması için daha pek çok engelin aşılması gerekiyor. Rader'a göre plaka oluşumunu azaltarak kalp krizi riskinin düşürmek mümkün. Ancak bu konuda kesin bir kanıt henüz söz konusu değil.
Uzmanlar, ‘ApoA-1 Milano'nun bunu nasıl başardığını bilmiyoruz. Şu anda geçerli olan görüşe göre bu mekanizma damperli kamyon gibi çalışıyor. Yani ApoA-1, plakalar üzerindeki kolestrol moleküllerine bağlanarak bunları karaciğere yolluyor. Ancak bu da henüz kanıtlanmış değil. Tıpta bir mekanizmanın nasıl çalıştığını anlamadığınız zaman şüpheciliğinizi hiçbir zaman elden bırakmayacaksınız’ diyor.
Time’da yayınlanan habere gore, ApoA-1 Milano'nun, düşünüldüğü kadar yararlı olmadığı kanıtlansa dahi, kalp krizine karşı yepyeni bir yaklaşımın kapısını açtığı için önemli bir gelişme olarak değerlendirilebilir.
İlaç keşfetmek için yeni bir yaklaşım
Büyük ilaç şirketleri, ender görülen hastalıklar için tedaviler üretmiyorsa, bilim adamları neden bunu kendileri yapmıyor? Maryland’deki Ulusal İnsan Genom Araştırma Enstitüsü Direktörü Francis Collins’in Avustralya’da bir toplantıda sorduğu soru buydu.
Collins, ilaç geliştiren bilim insanlarının ilk aşamadaki deneyleri yapmalarına olanak tanıyacak bir kimyasal genom projesini tanıttı. Bu proje, bir milyon veya daha küçük moleküllerin test edilebilmesi için ABD içinde bölgesel merkezlerin kurulmasını içeriyor. Collins, ‘Halkın kullanabileceği küçük moleküller toplamı oluşturmak istiyoruz. İlaç şirketlerinde bu tür birimler bulunuyor, ancak akademisyenlerin yüzde 99’u bunlardan yararlanmıyor’ diyerek sistemin yararlarına dikkat çekiyor.
Direktöre göre buradaki sorun, ilaç şirketlerinin inme veya diyabet gibi daha yaygın hastalıklar için ilaçlar geliştirmek istemeleri olabilir. Daha ender rastlanan hastalıklar için potansiyel bir pazar daha küçük olabilir. Ancak eğer hükümet veya vakıflar tarafından mali destek verilen araştırmacılar başlangıçta talep görebilecek ilaçları belirlerse, bir ilaç geliştirmek için de para bulmak kolay olabilir.
Böyle bir yaklaşımın yarar getireceği ender rastlanan hastalıklardan biri, erken yaşlanma hastalığı progeria olabilir. Genellikle ergenlik dönemine girmeden yaşamlarını yitiren bu çocukların hücrelerinin çekirdek zarları, yumrulu, tuhaf bir görüntüye sahiptir. Moleküllerin kurulacak merkezlerde incelenmesiyle, zarı normale döndürecek bileşikler belirlenebilir ve aynı anda potansiyel ilaçlar saptanabilir.