Güncelleme Tarihi:
Tam Saha Dergisi'nin Aralık sayısına konuşan Tolunay Kafkas'ın açıklamaları şöyle:
Türk futbolu yeniden yapılanmanın temellerini atmak istiyor ve siz de Futbol Gelişim Direktörü olarak bu değişimin önemli aktörlerinden biri olarak rol sahibisiniz. Kısa bir süre önce geldiğiniz bu görevde futbolumuzun içinde bulunduğu durumun röntgenini çektiyseniz, nasıl bir manzarayla karşılaştınız?
Öncelikle çok sık yeniden yapılanıyoruz. Umarım bu son ve uzun soluklu olur. Çünkü eğitimde özellikle devamlılık ve istikrar çok önemli. Umarım bunu hep birlikte başarırız. İkincisi, burada benden önce pek çok insan hizmet verdi. Hepsine tek tek teşekkür etmek istiyorum. Benim de amacım bu bayrağı biraz daha ilerilere götürmek. Yapı gereği inatçı bir insanım. Türk futbolunun eksiklerini biliyorum. Bunları gidermek için ben ve ekip arkadaşlarım var gücümüzle çalışıp futbolumuzu iyi yerlere götüreceğiz.
Eksikleri biliyorum dediniz, bu eksikleri kısaca özetlemek mümkün müdür?
Genelde dünya federasyonlarına baktığınız zaman yapılanma üç şekilde oluyor; antrenör eğitimi, genç futbolcu eğitimi ve grassroots dediğimiz, bizim de burada Herkes İçin Futbol adını verdiğimiz sosyal paylaşım projeleri. Kısaca açıklamak gerekirse, eğitimi standart hale getirmek istiyoruz. Bunun için çok ciddi çalışmalarımızı var. Alman Futbol Federasyonu ve UEFA'da eğitmen olan Erich Rutemöller'le beraber çalışıyoruz. Zaman zaman gelip bizimle oluyor. Kursların belli birtakım formatı var. Yönetmelikteki sıkıntıları giderip standart bir eğitim oturtacağız. Genç futbolcu gelişimiyle ilgili de Akademi Ligleri'nde ciddi çalışmalar var. Bunun önemi şuradan kaynaklanıyor. Kulüplerimizin altyapılarında gerekli doğru yapılanma bulunmadığı için Federasyon olarak Akademi Ligleri'ne büyük önem veriyoruz. Bunu daha iyi hale geliştirip, devam ettireceğiz. Diğer yandan kadın futbolu Avrupa'da tavana vurmuşken bizde yerlerde sürünüyor. Kadın futbolunu ve bunun yanı sıra engelli futbolunu geliştireceğiz. Futbolun okullarda yaygınlaşması ve işlevsel hale gelmesi için bir takım çalışmalar yapacağız. Bu çerçeveler içinde kendimize bir sınır çizip yapabileceklerimizi yapacağız. Çok fazla ütopik olmadan, TFF Eğitim Dairesi'nin yapabileceği her türlü görevi yerine getireceğiz. Bundan hiç kimsenin şüphesi olmasın.
Nasıl bir ekiple çalışacaksınız?
Biliyorsunuz ben daha önce de Millî Takımlarda görev yaptığım için Eğitim Dairesi'yle birlikte çalışma imkânı bulmuştum. Antrenör eğitimiyle ilgili ilk kursları bitiren benim. Daha önce Avusturya'da bu eğitimi almıştım. Buraya yabancı bir insan değilim. Daha önce de burada birlikte çalıştığım arkadaşlarım var. İyi bir ekibe sahibiz ve bu ekiple devam edeceğiz. Konularında uzmanlaşmış arkadaşlarımız, okul futbolunda Sinan Bozkurt, kadın futbolunda Erden Or, plaj futbolu ve futsalda Cem Pamiroğlu, Akademi Ligleri'nde Cezmi Turhan var... Hepsi kendi alanında uzman ve iş bilen insanlar. Söylediğim gibi danışmanlarımız da olacak ve bu görevi birlikte yürüteceğiz.
Bu birimin millî takımlarla koordinasyonu çok önemli. Geçmiş dönemde bu konuda bir takım sıkıntılar yaşanmıştı. Yeni dönemde bu koordinasyon nasıl sağlanacak? Bir Türk futbol ekolü oluşturulabilecek mi?
Bence Türkiye Futbol Federasyonu'nda bugüne kadar hiç olmadığı kadar paylaşımı seven, birlikte çalışmak için mücadele veren ve hareket eden iyi bir ekip oluştu. Başta Abdullah Hoca, Cüneyt Tanman Bey, ben ve Oğuz Hoca olmak üzere... Bu ekip hem genç hem dinamik, birlikte çalışmayı arzu eden ve kendi görev sınırları içinde iyi şeyler üretebilecek bir ekip. Ben bunu Türkiye Futbol Federasyonu'nun bir avantajı diye düşünüyorum. Ekol oluşturma konusunu ise bir tohum gibi düşünmek gerekiyor. Bakın size bu konuda çok çarpıcı bir örnek vereyim. Bir grup çalışması için İspanya'ya gitmiştik. İspanya Futbol Federasyonu 1944 yılından bu yana antrenör eğitimi veriyor ve bu eğitimi veren kişi Moreno. İlk antrenör sertifikasını 1948'de vermeye başlamış ve halen devam ediyor. 1944 yılından bu yana aynı adam Eğitim Dairesi'nin başında. İspanya Futbol Federasyonu'nun başkanı 23 yıldır aynı görevde. Altyapıların başındaki Menendez de çok uzun yıllardır bu görevi yürütüyor. Bizim en büyük sıkıntımız, her şeyi ana kumanda merkezinden yönetmeye çalışmamız. Futbol Federasyonu'nun işlevi, bölgeler ve kulüplerle işbirliği içinde bir takım önemli projeleri hayata geçirmek. Bu dünyanın bütün federasyonları için geçerli. Bizdeki sıkıntı, kulüplerimizin altyapılara bakış açısı, altyapıdaki oyuncuların eğitimi ve oradan çıkan elit oyunculara gerekli değeri vermeyişi. Bu da büyük sıkıntıya yol açıyor. Tabii bizim kulüpleri ne kadar kontrol edebileceğimiz tartışılır. O nedenle biz üzerimize düşeni yapmaya çalışıyoruz.
Türk futbol ekolü denildiğinde ne anlamalıyız?
Oyun sistemleri bir kenara, uluslararası turnuvalara sürekli katılabilen, yurtdışına teknik adam ve oyuncu ihraç edebilen bir ülke olabiliriz. İşin oyun sistemi tarafına baktığınızda, bu uzun süreli bir çalışmanın ürünü olabilir ancak. Çok emek ve çok uzun yıllar birlikte çalışmayı gerektiriyor. Biz çok heyecanlı ve sabırsız insanlarız, her şeyin bir an önce olmasını istiyoruz. Ama bunu başarabilecek genç ve dinamik bir nüfusa sahibiz. Sadece kaynak ve organizasyonu kullanma konusunda birtakım sıkıntılar çekiyoruz. Bunları doğru kullanabilirsek, kulüplerimiz mâli yapı ve altyapı açısından doğru organize edilirse sonuçlarını da kısa zamanda alabiliriz.
Futbolumuzun aynası olarak görülen Millî Takımımıza baktığımızda özellikle son dönemde altyapının Almanya olarak kullanıldığını görüyoruz. Bizim kendi sistemimizde bir aksaklık mı söz konusu? Eğer öyleyse bu sorunu gidermek için neler yapılması gerekiyor?
Burada oyuncu yetişmemesinin birinci sebebi, bizim zamanımızda mahallelerde, sokak aralarında, kaldırımlarda doğaçlama öğrendiğimiz sokak futbolunun kalmayışı. Tabii buna alternatif çözümler üretmek gerekiyor. Almanya'da da kentleşme var ama her semtin sahası var. Çocukların futbol oynayabileceği alanlar mevcut. Bugün Sarıyer'e gidiyorsunuz, saha bulamıyorsunuz, Zeytinburnu'nda saha yok. Almanya'da her yerde spor yapma imkânı bulabilirsiniz. Bizim sıkıntımız sadece futbolla da ilgili değil. Yüzücümüz yok, bisikletçimiz yok, cirit atan yok, çekiç atan yok, koşan yok. Spor yapan bir toplum oluşturmak ve bunun tabanını da mutlaka okullara yaymak yazım. Bunun için bir spor kültürü oluşturmak gerekiyor.
Siz bir de oyun kültüründen söz ediyorsunuz. Buradaki maksadınız ne?
Kültür oluşturmak, geleneksel hale gelmek çok zor ve uzun vadeli işler. Bizim kültürden kastettiğimiz, oyun içinde ne yapması gerektiğini bilen, hücum ve savunma prensiplerini çok iyi uygulayan, ne olursa olsun hakemsiz oynamayı öğrenen, dış etkenlerden etkilenmeyen bir anlayış oluşturmak. Sistemden çok bu tip basamaklamaların üzerinde durmak çok önemli.
Hiddink de galiba "Duygularınızla oynuyorsunuz" derken bu sorunlardan söz etmişti.
Toplumların, ülkelerin insan yapıları çok farklı. Duygularımızla oynamaktan kastettiği şu; kolay kart görüyoruz, dış etkenlerden çabuk etkileniyoruz. Tabii ki bir insan mutlaka coşkusunu yitirmemeli, kontrol edilebilmiş duygularını sahaya yansıtabilmeli. Tabii bunlar bizim yetişme ve eğitim tarzımızdan kaynaklanıyor. Bugün bilgisayar çağında çocuklar çok daha iyi yetişiyor, daha iyi bir eğitim alıyor. Onların da en büyük sıkıntıları spor kültüründen çok uzak, sanal bir dünyada, internet ortamında yetişmeleri. Eğer bu çocukları spor kültürüyle yetiştirebilirsek başarılı oluruz. Takım sporları yapmanın büyük avantajları var, çocuklara bunu öğretmek lâzım. Her şeyden önce sevgiyi, paylaşmayı, liderliği, empati kurmayı, hayatın zorluklarıyla baş etmeyi öğrenebilirsiniz.
Futbolun okullara girmesi meselesi onlarca yıldır konuşulur ama bir türlü başarılamaz...
Onunla da ilgili bir düşüncem var. Çocuk, Genç ve Okul Futbolu Müdürlüğü diye ayrı bir bilim kuruyoruz. Okul futbolu ulusal ve bölgesel seminerlerinden tutun da teknik açılımlar faaliyetleri kitabı, e-öğrenme yöntemleri, okullar ve çocuk yuvaları arası futbol turnuvaları gibi projelerimiz var. Tabii bunların hepsi Federasyona ek mali külfet getirecek projeler. Bense kısa yoldan şunu istiyorum. Bunu Federasyon Başkanımızla da paylaşacağım. Milli Eğitim Bakanlığı kabul ederse, okullara zorunlu futbol dersi konulmasını istiyorum. Ne kadar kabul görür, bilemem tabii... Biz şimdi Eğitim Dairesi olarak neyi kontrol edebiliriz? Çok iyi bir antrenör eğitimi verebiliriz ve bunu vereceğiz. Hiçbir şekilde hiç kimsenin ayrıcalıklı olmadığı, herkesin bitirmek zorunda olduğu kurslarla çok iyi antrenörler yetiştireceğiz. Buna gücümüz var. Akademi Liglerini çok iyi hale getirebiliriz. Zaten Genç Millî Takımlarımızın tabanını da bu ligler oluşturuyor. Geriye kalan sosyal paylaşım projelerini de hayata geçirebiliriz. Bağlayıcı olmak istemiyorum ama bölgelerle işbirliği içinde bazı projeleri yürütmemiz gerekiyor. Ancak her şey tek başına Futbol Federasyonu'ndan da beklenmemeli. Kulüplerin de Milli Eğitim'in de bu işin içinde olması çok gerekli. Yoksa bizim buradan her şeyi yönetmeye ne maddi ne de manevi gücümüz yeter.
Bundan birkaç yıl öncesine kadar Türk futbolu altyapı antrenörlerinin eğitimiyle ilgili ciddi sorunlar yaşıyordu. Elde konuyla ilgili bir literatür yoktu. Bugün ne durumdayız?
Bizim UEFA C Lisansı dediğimiz bir lisans eğitimi var. Çocuk futbolu dediğimiz, 6 yaştan 12 yaşa kadar olan çocuklara hitap eden bir lisans eğitimi söz konusu. Bir de UEFA B Lisansı dediğimiz, 12 ile 16 yaş grubuna hitap eden bir lisans eğitimi var. Ancak burada olmayan bir şey söz konusu. Elit genç dediğimiz 17-21 yaş arası grubunun eğitimini UEFA A Lisansı'nın içine getiriyoruz. Bundan sonra bu lisansları bitirmeyen hiç kimse Pro Lisans alamayacak. Biz elit genç oyuncu eğitimini 100 küsur saatle birlikte UEFA A Lisansı'nın içine koyuyoruz. Antrenman modelleri, fitnessleri, kaç yaşında nasıl ağırlık çalışılır, 6-8 yaş grubu nasıl antrenman yapar, bunları görüntüleriyle birlikte hazırladık.
Yabancı oyuncu sayısı hakkında ne düşünüyorsunuz?
Futbol da müzik gibi evrensel bir olgudur ve burada yerli-yabancı ayrımı yapmak yerine iyi oyuncu-kötü oyuncu diye bakmak gerekir. Her iyi oyuncu mutlaka oynama şansı bulur. Bizim yapmamız gereken iyi oyuncu yetiştirebilmek, kulüplerin de bu genç oyunculara fırsat tanıması.
Genç oyuncuların olgunlaşmadan kaybedilmesi gibi bir sorunumuz var. Bu konuyu nasıl çözmek gerekiyor?
Futbol Federasyonu bir takım ağır yaptırımlarla genç oyuncuların daha fazla şans bulması yönünde adım atabilir. Ama asıl olan kulüplerin bakış açılarını değiştirmek. Bu konuda yatırım yapan kulüplerimiz de var. Mesela Bursaspor altyapısından genç oyuncular çıkartabiliyor. Belediyespor'da Abdullah Hoca ciddi çalışmalar yaptı. Trabzonspor altyapısına geçmişten beri önem veriyordu, şimdi Fenerbahçe'nin de bu konuda attığı önemli adımlar var. Galatasaray geleneksel olarak altyapısından oyuncu üretiyor. Kulüpler hem maliyetlerini düşürmek hem kendi takımlarına hem de Millî Takımlara katkı sağlamak için bunu yapmak zorunda. Ama altyapı işi bir gönüllülük, emek, çaba ve takdir ister. Kulüp yöneticilerinin, altyapıların en az A takımlar kadar önemli olduğunu anlaması gerekir. Futbolda önce ülkelerin federasyonlarına bakın, bir tarafta millî takımlar, diğer tarafta eğitim daireleri vardır. Eğitim dairelerine büyük bütçeler ayrılır. Eğitim, bu işin olmazsa olmaz yanıdır.
Futbolda bazı bölgelerin daha önde olduğunu, bazılarının geri kaldığını gözlemliyoruz. Bu konuda nasıl adımlar atılabilir?
Doğu ve Güneydoğu'da çok genç ve dinamik bir nüfus yoğunluğu var. Orası için özel projeler yapmak lâzım. Daha iyi eğitmenler ve daha iyi spor yapma imkânları sağlamak gerekiyor. Bizim öncelikli bölgelerimiz orası olmalı. Orası için bir U18 Ligi başlatma projemiz var. İnşallah bunu hayata geçireceğiz.
Kadın futbolunda başta da söylediğiniz gibi durumumuz iyi değil. Galiba en büyük sorun da oyuncu havuzunun darlığı...
Kadın futboluyla ilgili çok ciddi sıkıntılarımız var. Oyuncu havuzumuzun dar olduğu da doğru ama bir şekilde kadın futbolunu ayağa kaldıracağız. Özellikle maddi destek sağlanabilirse yaraları kısa vadede sarabiliriz. Ondan sonra statüsü ve uygulanabilirliği konusunda reorganizasyona gidebiliriz.