Güncelleme Tarihi:
Fenerbahçe - Galatasaray derbisi oynanacaktı. Evet gergin ve sert geçecekti, baştan biliyorduk ama bu kadar da çabuk alevleneceğini tahmin edememiştik.
Daha takımlar ısınırken başlayan gerginlik, rakip oyuncuların arasında tartışmaya ve itiş kakışa neden oldu. Bu arada bu olaylardan tamamen bağımsız olarak yan hakemlerden birinin başına isabet eden bir '' yabancı cisim '' ve sonuç: iki dikiş....
Â
Maç başlamadan daha bunlar yaşanır da; maç içerisinde gerginlik olmaz mı ? Tabi ki oldu.
Maç öncesi itiş kakışın baş aktörlerinden Arda çabuk çözüldü. Gerginliği üzerinden atamadığı gibi maç içerisinde de pek varlık gösteremedi.
Derbilerin en güzel taraflarından biri de; futbolcu karakterinin apaçık ortaya serilmesi.
Bu maçlarda futbolcunun sinirleri demir gibi mi; yoksa pamuk ipliğine mi bağlı, anlayabiliyorsunuz seyirci olarak.
Taraftarlar da iyi hazırlanmıştı maça. Ellerinde su ÅŸiÅŸeleri, içtikten sonra atacak yer bulamayıp sahaya atmayı tercih ettiler. Tabi tüm bunlar hakemlerin raporunda yer edecek ve gerekenler yapılacaktır.Â
Şerife Çaldenk yazıyor |
Fenerbahçe tek forvet tercihini; haftaiçi oynanan Bükreş maçında bir gole imze atan Kazım'dan yana kullandı. Bu maçı izlemeden önce olsaydı, çok isabetli bir seçim diyebilirdim ama Kazım'ın kaçırdığı gollerden sonra – sakın – diyorum .
Şu da gelmiyor değil aklıma; FB 'de tek forvet oynayanların üzerine bir lanet mi çöküyor acaba?
Kezman geldiğinde de kaçırmadığı gol pozisyonu kalmıyordu. Guiza geldi, İspanya 'da gözbebeği idi; o da nerede ise gol orucu tutuyor. Kazım da belki tek forvette şans bulursa aklını başına alır diyorduk; o da tutmadı galiba.
Neyse ki Alex var da; en golsüz anlarında bile Fenerbahçe'nin üzerine güneş gibi doğuyor.
İlk golü her ne kadar ofsayt koksa da; golün atılış biçimi bunu çoktan affettirdi.
İkinci golünde de zaten penaltı olmasaydı, şahane bir gol gelecekti. Ama Alex ikinci golünü penaltıdan atmış oldu.
Galatasaray, 9 yıldır Kadıköy'de yeniliyor olmanın stresi ile gelmişti Saracoğlu'na. Bu stresi de üzerinden atamadı. Arda'nın maçın başında karıştığı tartışma oyuna konsantre olmasını engelleyince oyunu kuracak etken de ortadan kalktı. 2-0 olan skoru ancak Hakan Balta'nın kornerden yaratılan pozisyonla attığı golle 2-1 e getirebildiler. Atılan golde Volkan'ın payını da es geçmemek lazım. Maçın başından o ana kadar kendisine pek iş düşmeyen Volkan, kendisine ihtiyaç duyulan durumlarda nedense hep hazırlıksız yakalanıyor, odaklanma problemi yaşıyor.
İkinci yarıda artık neredeyse yürüyerek oynamaya başlayan Kazım'ı oyundan alan Daum onun yerine bir o kadar suskun golcü Guiza 'yı koydu. Guiza birkaç denemenin ardından, Mehmet Topuz'un asistiyle, değişik bir tarz ile toğu ağlarşa buluşturdu ve takımının üçüncü golüne de imza attı.
Maçın başından itibaren bakıldığında zaman zaman hızlanan ve aynı zamanda sertleşen bir oyun olduğunu söyleyebiliriz. Ancak Fenerbahçe hem saha avantajı ile hem de defansının Galatasaray defansına göre daha sağlam olması gibi sebeplerden ötürü Kadıköy'deki galibiyet serisine devam etti.
Burada maçın tek bir adamı var; Tabi ki Alex.
Diğer bir adamı ise; Arda. Alex neden maçın adamı ise, onunla tam zıt sebeplerden ötürü.
Her ikisi de takımlarının 10 numarası olmalarına rağmen Arda'nın Alex'ten öğreneceği çok şey var.Onun gibi bir 10 numara olabilmesi için daha kırk fırın ekmek yemesi lazım, tabi bir de sinirlerine hakim olması.