Barış MUTLU
Oluşturulma Tarihi: Kasım 16, 2002 02:04
Bir kaç sene öncesine kadar bir şarkı, bir albümü sürüklemeye yetiyordu. Oysa devir değişti, artık albümlere ilgiyi nakarat değil tarz çekiyor. 'Grunge Alaturka' olarak adlandırılan ve 'Eski Köprünün Altında' albümüyle büyük ilgi gören Duman grubu üç yıl aradan sonra ikinci albümünü çıkardı: Belki Alışman Lazım.
Albümde, Sezen Aksu'nun yakıcı şarkısı ‘‘Beni yak, kendini yak, herşeyi yak’’ yıllar sonra batılı sounda eşlik eden doğulu bir vokalle bir kez daha karşımızda. Duman'ın yeni albümünde yer alan şarkıyı grubun lideri Rıza Kaan Tangöze (29) seslendiriyor. Sevgilisinin intiharı sonrasında evine kapanan ve yeni albümü üzerine de hiç konuşmayan Kaan bu üzücü olaydan sonra ilk kez konuştu. Kapandığı evden günlerce çıkmayan Kaan için grubun Prodüktörü Murat Akad, bir 'hayata dönüş' operasyonu hazırlamış.
Fenerbahçe'nin
Galatasaray maçına iki biletle dayanmış kapısına. Hasta bir Fenerbahçeli olan Kaan'ı tutup kolundan götürmüş Şükrü Saraçoğlu'na. Sarı lacivertli takımı ezeli rakipleri Galatasaray'ı gol yağmuruna tutup Kaan'ı gittiğine pişman etmemişler. 6-0'lık skor büyük acısını dindirmemiş ama ona moral verdiği açık: ‘‘Sıkı Fenerbahçeliyim fakat yine de bir Fenerbahçe marşı yapacağımı sanmıyorum’’ diyor. Kaan'la konuşurken bize, Duman'ın diğer üyesi Ari Barokas (31) ve Prodüktörleri Murat Akad da eşlik etti. Üçüncü üye Hüsamettin Batuhan Mutlugil (28), Fransa'da olduğu için sohbete katılamadı.
Arkadaşlıkları yirmi yıl öncesine dayanan Ari ve Kaan, liseden sonra Mad Madame'ı kuruyorlar. Her ne kadar Ari, bu deneyimin ömrünü ‘‘Üç, dört sene‘‘ olarak hatırlasa da, Kaan düzeltiyor; ‘‘Sana uzun gelmiş, topu topu iki sene sürdü.’’
Kaan ve Ari, ilk grup deneyimlerinde 'Seattle sound' tabir edilen Nirvana ve Pearl Jam'den çeşitli parçalar çalıyorlar. Grubun prodüktörü Murat Akad, Johnny Cash örneğini veriyor; ‘‘Cash, 'cover' yaptığı parçaları albümüne almak için senelerce beklerdi. Eserini seslendirdiğin sanatçıdan farkı olmayacaksa yorumun 'cover'a hiç gerek yok‘‘ diyor.
Daha sonra, Kaan ABD'ye gidiyor. Kendisinin 'ne alıyorsan bu yaşta alıyorsun' diye tanımladığı zaman diliminde Seattle Üniversitesi'nde öğrenim görüyor. Yeni akımları, farklı sanatçıları ve Rock müziğin klasiklerini daha iyi takip etme fırsatını yakalıyor. Bu arada boş durmuyor, İstanbul'dan yadigar bir iki parçayı kaydediyor. Bu iki parça, daha sonra Songs From The Underground isimli albüme giriyor.
Kaan İstanbul'a dönünce Blue Blues Band ile çalışan Batuhan ve Mad Madame'da beraber çaldığı Ari, biraraya geliyorlar ve Duman doğuyor. Grubun kadrolu bir davulcusu yok. Fakat bunun kendileri için sorun olmadığını söylüyor Ari, ‘‘Konserlerde bizimle beraber çalan bir davulcu mutlaka oluyor.
Grup, adını ilk albümdeki 'Halimiz Duman‘ parçasından almış. Zaten Duman dendiğinde 'eski köprünün altında' şarkısı, meşhur 'bebek' klibi ve temposu yüksek üniversite konserleri geliyor akıllara.
SEZEN DE MÜSLÜM BABA DADuman, iki albüm arasındaki zaman diliminde biraz underground kaldı. Mesela resmi web sitesi yok grubun, fazla ortalıkta görünmüyorlar. Hal böyle olunca da Duman grubuna atfedilmiş birçok mit dolaşıyor sohbetlerde. Sahne performansları, konserlerinde rastlanan aşırılıklardan tutun da, grup üyelerinin özel hayatlarına kadar pek çok şey dilden dile geziyor. Bunlardan biri de, konserin ortasında sliple kalmaları. Kaan bunu hemen tekzip ediyor: 'Hiç donla resital vermedim.'
Başka sürprizler de var konserlerinde. Kimi zaman Müslüm Gürses, kimi zaman da Özdemir Erdoğan parçası çalıyorlar. Hatta Aşık Veysel'den bile örnekler sunuyorlar. Stüdyoda gerçek performansın sergilenemeyeceği endişesini taşıyor Duman, bu yüzden konserler çok önemli ve sahne insanın kendini ortaya koyabildiği tek yer. Yeni bir şarkı şekillenmeye başlar başlamaz, konserlerde çalmaya başlıyorlar. Canlı performanslarını izlemenin bir de böyle bir getirisi var.
İddia edildiği gibi şarkılarına tam bir karamsarlığın hakim olduğunu söylemek güç. Kaan'ın mizaha düşkün tarafı çok sık su yüzüne çıkıyor. 'Haberin yok ölüyorum' dizesinin ardından 'ellerinden öpüyorum' geliyor mesela. Bunu çok yönlülük tutkusu ile açıklıyor genç solist, bir de yaşanan herşeyin birden fazla anlamı olmasıyla. Her şarkının birincil anlamı olduğu gibi, kendisinde saklı ikinci bir anlamı bulunduğunu söylüyor.
İki albümde de birer politik şarkı yer alıyor. Birincisinde 'Dönek' ve ikincisinde ise 'Masal.' Türkiye'de yaşayıp da, politikanın dışında kalabilmenin imkansız olduğunu ifade ediyor Kaan. Sözü geçen parçalarda fazla politikaya bulaşmadıklarını belirten genç sanatçı ‘‘Sokaktan geçen herhangi bir insan, bence en az bu kadar politiktir’’ diyor.
Şarkı sözlerindeki sosyal içerikle insanları güldürüken düşündürmeyi hedefliyorlar ve taraf tutmadıklarını da ekliyor: ‘‘Mapal’da Dönek’de eleştiri amaçlı şarkılardı.‘‘ Deneysel ya da alternatif müzikle ilgili her türlü eleştirinin erken olduğunu düşünüyor Kaan: ‘‘Bu bir geçiş dönemi, o yüzden bazı şeyleri yargılamak gibi bir şansımız yok. Herşey zamanla yerine oturacak.’’
Son günlerde taşınma sırasında yeniden bulduğu eski albümleri ‘Guns'n Roses falan..‘ dinliyor. Ve
sinema merakı. Tarkovski'yi, David Lynch ekolünü de beğendiğini söylüyor Kaan.
Son haftalarda yaşadığı üzücü olaylardan sonra evine kapanan Kaan'ın yüzünde yorgunluk ve kirli sakallar koşuşturuyor. Bir yandan da devam ediyor hayat; sonbahar, İstanbul ve albümleri. Yeniden tütmeye başlayan Duman'ın ilk konseri Aralık ayı başında İstanbul'da olacak. Hazırlayacakları klip de bu konserlerin görüntülerinden oluşacak.
Bizi birbirinden dokunaklı on iki parçayla tanıştıran gruba, çok sevdikleri Pearl Jam'den bir cümleyle veda edelim: 'Dalgayı süreceğim, nereye sürüklerse beni. Acıyı tutacağım, sen serbest bırak beni'
SAHNEDE SLİPLE KALDILAR MI KALMADILAR MI?
Grup üyelerinin özel hayatlarına kadar pek çok şey dilden dile geziyor. Bunlardan biri de, konserin ortasında sliple kalmaları. Kaan bunu hemen tekzip ediyor: 'Hiç donla resital vermedim.'