Güncelleme Tarihi:
Üç asır gibi geçen son üç yıl... Haksızlık, ızdırap ve yanan bir yürekle harman olmuş, kadere feryat eden küskün günler... Hele Ağustos ayı gelmiyor mu, içimdeki yangını küllendirmeye inanın, tüm deryaların suyu yetmiyor. Ama o güzel insanlar var ya, işte onların uzattıkları şefkatli ellerinin, güç veren sihirli sözlerinin dermanı ile ayakta durup, çözülen dizlerimin üzerine çökmüyorum.
***
Kaz Dağları'nın ormanlarında, üç yıl öncesi bu günlerde yitirdiğimiz Erdim'in tertemiz vakur ruhunu sporcu dostları alıp, Toroslar'ın eteğine, Antalya ormanlarına taşımışlardır. Antalyalı avcı ve atıcılar, şehre yakın, Kepez ormanlarının yamacına oturtulmuş, Trap-Skeet Uluslararası Atış Poligonu ve Hizmet Tesisleri'ne, İl Spor Müdürlüğü öncülüğünde, ‘‘Erdim Sertoğlu’’ adını koyalım tekliflerinde bulunmuşlardır. Tesisin yeni adıyla açılışının Ürdün-Türkiye atıcılık dostluk yarışmalarıyla birlikte yapılmasını öneren, Genel Müdür Sayın Sarpkaya'nın imzalayıp sunduğu onaya, Sayın Yücel Seçkiner imzayı basmıştır. Elbette ki, bakanın yüreği de herkesinki gibi dağlıdır. Hele Günay Seçkiner hocamınki ise alev alev yangındır, zira öğretmenidir Erdim'in.
***
Yine Antalya Muratpaşa Belediye Başkanı Mehmet Manavoğlu da, aldıkları kararla şehrin önemli bir caddesine Erdim'in adını vermiştir. Kendisini hiç tanımam, hangi partiden olduğunu ise bilmek gerekmez. Bu sanatçı sporcunun, Akdeniz incisi bir yörede, ebediyetini saygı ve onurla örtüştürecek belediyenin bu çağdaş davranışı içime ferahlık vermiş, yanan yüreğime de su serpmiştir. Kendilerine, şahsım, ailem ve iyi insanlar adına teşekkürlerimi sunarım. Sakın ola, insanın kötüsü mü olurmuş diye öfkelenmeyin! Onu öldüren insanlar değil miydi? Hayır hayır! İnsan kılığına bürünmüş, hayvanı da esirgeyeceğim, yaradanı meçhul, iğrenç yaratıklardı. Bilmem daha ne kadar bir zaman, boyunlarında sallanan adaletin geçirdiği yağlı ilmekle, demir parmaklıkların ardında azraille yatıp, imamla kalkacaklardır!
***
Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek ise, Çankaya Belediyesi'nce iki kez alınmış kararları ile doğup büyüdüğü sokağa Erdim adının verilmesini istemelerini, ne hikmetse veto etmiştir. Elbetteki sanatçılar, yeşermiş bu kafalar için, sadece eserlerine tükürülecek münafık varlıklardır. Ancak bilmeleri gerekir ki, insan yaşamında tartışılmaz iki gerçek vardır. Birisi doğum, diğeri ölümdür, ikisi arasındaki dilim de yaşamdır. Bunu da kendi iç karalarıyla batıllığa gömenler, arkalarından anılacak, okunacak ya da seslendirilecek bir onurlu kişilik bırakmadan tükenip gidecek, öldüklerinin farkına bile varılmayacaktır.
***
Efendiliğin, delikanlılığın kader yolcusu, koçum benim. Henüz yirmiüçünde göçmen hem talihsizlik, hem de dinmeyen bir acı. İçin için yanıyor, öte yandan seninle gururlanıyorum. Senin için gerçek yaşam daha nice seneler devam edecek. İyi insanlar hep senin güzel ve onurlu ruhunla birlikte olup, seninle dost kalacaklar. Benim için tasalanma sen. Hayat maçının normal süresini bitirdim, uzatmaları oynuyorum. Yanına varamasam da olur. Zira mekanına ulaşmak, pek kolay bir iş olmasa gerek...