A.A.
Oluşturulma Tarihi: Kasım 18, 2012 12:18
Ralli pilotu Burcu Çetinkaya, “Michele Mouton'dan sonra dünyanın en tanınmış kadın ralli pilotu” denilmeyi hak ettiğini söyledi.
Ralli pilotu ve televizyon sunucusu Burcu Çetinkaya, uçağa yetişmek için bindiği takside, AA muhabirinin sorularını yanıtladı. Çetinkaya, Dünya Ralli Şampiyonası'nda (WRC) 4 kez yarış kazanan kadın pilot Michele Mouton'un “efsanevi” bir isim olduğunun altını çizerek, “Tanınmışlık anlamında onun ardından gelen 3-4 isim var. Ben de onlardan biriyim. Dünyanın en tanınmış kadın ralli pilotları arasında ikinci sırada olduğum söylenebilir” dedi.
Burcu Çetinkaya soruları şöyle yanıtladı;
Soru: Ankara trafiğinin yoğun olduğu bir saatteyiz. İstanbul'dan gelen biri olarak Ankara trafiğini nasıl buldunuz?
Cevap: Aslında ciddi anlamda sıkıntılı olabiliyor ama yine de Ankara sanki İstanbul'a göre biraz daha düzenli. Aslında Türkiye genelinde
trafik önemli bir sorun. Her gün ne yazık ki onlarca insan hayatını kaybediyor. Bu zaten, durumu yeterince açıklıyor.
Soru: Bir ralli pilotu olarak trafik sıkıştığında yaptığınız numaralar var mı?
Cevap: Sıkışık trafikte yapılabilecek bir şey yok. Ben de bir şey yapmıyorum. Mümkün olduğunca kendime hakim olmaya çalışıyorum. Yarışmak, Türk milletinin ruhunda var zaten. Gazlamayı çok seviyoruz ama burada önemli olan stres altında kendine hakim olabilmek.
Soru: Her ne kadar uslu durduğunuzu söyleseniz de bazı numaralar yapabilmek için kapasiteli bir otomobile ihtiyacınız var. Burcu Çetinkaya, günlük hayatında nasıl bir araç kullanıyor?
Cevap: Altı yıldır düşük profilli araçlar kullanıyordum. Ancak iki ay önce Toyota GT 86 aldım. Artık piste gittiğimde araba kiralamaktan kurtuldum. Benim için önemli olan oyuncak olabilmesiydi. Bu otomobille de piste gittiğim zaman elektronik asistanları tamamen devre dışı bırakıp drift yapabiliyorum, eğlenebiliyorum. Fakat trafikte dediğinizi yapmak için kullandığınız araç hiç önemli değil. Rahatsız edici şekilde kullanmak istiyorsanız, bunu her otomobille yapabilirsiniz. Bunu doğru bulmuyorum ve elimden geldiğince yapmamaya çalışıyorum.
“İstikrar olduğunda başarının geldiğini gördük”
Soru: Başta sınır tanımayan modifikasyon merakı olmak üzere, otomobile meraklı bir ülkeden niye uluslararası arenada başarı elde eden bir sporcu çıkmıyor?
Cevap: Motor sporlarında zirveye oynayacak bir sporcu için hem sportif hem de reklam anlamında çok ciddi ve istikrarlı yatırımların yapılması lazım. Önemli olan önümüzdeki dönemde daha uzun soluklu projelerin gerçekleştirilebilmesi. İstikrar olduğu zaman başarının geldiğini gördük. Politik anlamda da gördük. Aynı şeyin sporda da olması lazım. Zaten yetenekli sporcularımız var. Biz kadınların, erkek sporcular arasında puan almaya çalışmasından tutun da Yağız Avcı'nın Kıtalararası Ralli Şampiyonası'nda (IRC) yarış kazanmasına ve Volkan Işık ve Serkan Yazıcı'nın Dünya Ralli Şampiyonası'ndaki (WRC) derecelerine baktığınızda bu görünüyor zaten.
Soru: Otomobil sporlarında başarılı olmak için ülkenin otomobil üretebiliyor olması gerektiğine inanıyor musunuz? Biliyorsunuz, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan da bu konuda hedef göstermişti.
Cevap: Yerli otomobil üretilip üretilemeyeceğini değişen dinamiklerle değerlendirmek gerekiyor. Çünkü şu anda üretim yapan markaların satış yaptığı pazarlar oldukça çeşitli. Tek bir ülkeyle sınırlı değil. Bugün sadece Türkiye içinde satılacak bir otomobilin, ekonomik olarak ne denli başarılı olacağı tartışılır, uzmanlar tarafından da tartışılıyor zaten. Aslında Türkiye'deki otomotiv sektörü, motor sporlarında başarılı olabilmek için haddinden fazla yeterli. Bugün Türkiye'de çok ciddi yatırımı olan yerli veya yabancı birçok marka var.
Soru: Türkiye Otomobil Sporları Federasyonu'nun (TOSFED) 3. Olağan Genel Kurulu'nda kaybeden başkan adayı Satvet Çetin'in yönetim kurulu listesinde yer alıyordunuz. Kaybettiğiniz seçimle ilgili görüşleriniz nedir?
Cevap: Bu bir mücadeleydi, iki taraf da mücadelesini verdi. Bundan sonrası önemli.
Spor için hayırlısının olmasını dilerim. Ben inandığım tarafta yer aldım ve bu uğurda sporu bırakmayı bile göze almıştım. Bu ülkede otomobil sporlarının, Doğu'ya, Güney Doğu'ya ve farklı illere yayılmasıyla ilgili, bu sporun gençlere ulaşmasıyla ilgili yapılabilecek ne varsa yapmaya devam edeceğim. Umarım yeni yönetimin fikirleri, bu sporu iyileştirmek yönünde olur. Bu noktadan sonra görev onlarda ve benim için yapılacak en doğru şey, ihtiyaç duyulduğunda destek vermek olur.
Soru: Bu, profesyonel sporculuk kariyerinize devam edeceğiniz anlamına mı geliyor?
Cevap: Orası kısmet. Şartlara ve sponsorlara bağlı. Bırakmamak niyetindeyim ama spor şu an Türkiye'de çok iyi durumda olmadığı için, ne yazık ki sıkıntılar var. Şartlara göre bakıp göreceğiz. Kısacası sponsorum olursa yarışacağım, olmazsa yarışmayacağım.
Soru: Eğer olmazsa televizyon programcılığına mı ağırlık vereceksiniz?
Cevap: Televizyona ağırlık vermek istiyorum ancak şu an TV 8'deki Trophy Türk programı yeni bitti ve Kenya'dan yeni döndüm. Önümde Dubai Rallisi var. Hala Orta Doğu Ralli Şampiyonası'nda Grup N kategorisinde ilk üçe girebilmek için şansımız var. Bu mücadeleye devam edeceğiz. 2013'de ise önceliğim, bu ülkede ralli sporunun farklı bölgelere yayılmasını ve motor sporlarının bilinenin aksine, tehlikeli değil, trafikte güvenliği destekleyen bir spor olduğunu anlatabilmek. Bunun için kiminle çalışmam gerekiyorsa onunla çalışmaya hazırım.
-“Michele Mouton'dan sonra ikinci sıradayım”-
Soru: TOSFED başkan adayı Satvet Bey, seçim öncesi yaptığı konuşmada, sizi efsanevi kadın ralli pilotu Michele Mouton (WRC'de yarış kazanan tek kadın. Biri 1981, üçü 1982 yılında olmak üzere WRC'de 4 yarış galibiyeti bulunuyor. Ayrıca 1982 sezonu sürücüler klasmanı 2'ncisi) ile kıyasladı. Bana kalırsa biraz iddialı bu söz için ne diyeceksiniz?
Cevap: Michele Mouton ile kıyaslanmak için WRC'de önemli bir derece elde etmek lazım. Ancak Satvet Bey, beni Mouton ile kıyaslamadı. 'Mouton'dan sonra dünyanın en tanınmış kadın ralli pilotu' dedi. Bunu da hak edecek kadar tanındığımı düşünüyorum. Michele Mouton'dan sonra kadınlar arasında 3-4 isimle beraber, tanınırlık konusunda 2'nci sıradayım.
Soru: Başarı için sponsor desteğinin ve tanıtımın öneminden bahsettiniz. Türkiye'de halkla ilişkiler (PR) çalışmasını en iyi yapan sporculardan biri olduğunuzu söyleyebilir miyiz?
Cevap: İyi becerenlerden biriydim ama bu sene tatsız bir olay yaşadım. Hayatta her şey iş veya hayallerden ibaret değil, ilkeler benim için daha değerli. O noktada kaybedeceksem, kaybetmeye de hazırım.
Soru: Hazır PR'den laf açılmışken, başta Anna Kournikova olmak üzere sportif başarısından ziyade PR konusundaki başarısıyla gündemde kalan sporcular var. Bu konudaki fikriniz nedir?
Cevap: Anna Kournikova'ya haksızlık yapıldığını düşünüyorum. Kournikova'nın belki medyatikliği ve pazarlama becerisi, sporcu kişiliğinin önüne geçti. Fakat dünyanın sayılı tenisçileri arasında olan bir kadın için, 'bir pazarlama başarısı' demeyi doğru bulmuyorum. Spor ve pazarlama birbirinden ayrı şeyler değil. Sporsuz pazarlamayı tabi ki kabul etmiyorum ama belli bir sportif değer taşıdığı ve pazarlama konusunda da başarılı olduğu için insanların çok kolay harcanmasını doğru bulmuyorum.
Soru: Formula 1'de sezonun bitimine 2 yarış kala, Red Bull'dan Vettel ile Ferrari takımından Alonso arasında yalnızca 10 puan fark var. Şampiyonluk için tahmininiz nedir?
Cevap: Red Bull takımı ve Sebastian Vettel.
Soru: Red Bull sponsorunuz olduğu için mi böyle söylüyorsunuz?
Cevap: Aslında sponsorum olmasından dolayı, içlerini, işe ne kadar detaylı emek harcadıklarını ve kazanmayı bildiklerini iyi biliyorum.
Soru: Sebastien Loeb, üst üste 9. kez Dünya Ralli Şampiyonu (WRC) olmayı garantiledi. Birçoklarınca gelmiş geçmiş en yetenekli sürücü kabul ediliyor. Hatta yalnızca WRC otomobilini değil her türlü aracı iyi kullanabileceği söyleniyor. Bu konuda ne söylemek istersiniz?
Cevap: Sebastien Loeb ile tanışıyorum, dostluğum da var. Çok yetenekli bir pilot olduğu doğru. Çünkü denge ve koordinasyonu çok iyi. Bence yarışmaya devam etse en büyük rakibi vatandaşı Sebastien Ogier. Eğer, Ogier Citroen'de kalsaydı bana göre Loeb'i geçme ihtimali vardı.
Soru: Konu ralliden açılmışken hep merak ettiğim bir şeyi sormak istiyorum. Mekanikerinden rakibe bu kadar erkek egemen bir spor dalında yarışmak, ruh halinizde bir değişime yol açıyor mu? Mesela tenis ya da voleybol gibi değil. Ralli sizi maskülenleştirdi mi?
Cevap: Hayır, yarıştan sonra kuaföre gidip tekrar feminenleşiyoruz. Sıkıntı yok. (gülümsüyor)