Güncelleme Tarihi:
MALİ darboğazdaki Beşiktaş’a önceki hafta UEFA’dan gelen ceza ‘şok’ olarak değerlendirildi. Siyah beyazlıların ekonomisini iyi bulmayan UEFA, kulübün 5.5 milyon Euro’luk UEFA katılım gelirlerine tedbir koyarken, 4 sezonu kapsyaan 6 maddelik bir yapılandırma anlaşmasıyla da transferlerde kısıtlama getirdi. Ben bunu IMF ile yapılan stand-by’lara benzettim. Evet, nahoş bir durum ama Türkiye’deki futbol kulüplerinin yönetim biçimlerindeki arızaları düşününce UEFA ile yapılan anlaşma pekala kulübün yararına olarak da okunabilir. Özünde TFF’nin yapması gereken işi UEFA yapıyor. Anlaşmaya sonuna kadar sadık kalırsa Beşiktaş, ‘elin zoruyla’ da olsa mali disipline kavuşacak. Önce yapılan anlaşmanın özetine bakalım:
UEFA İLE YAPILAN ANLAŞMA NE DİYOR?
1-Takvimler 2018-19’u gösterdiğinde Beşiktaş, bütçesinde ‘başabaş’ kriterine uymuş olacak.
2-2015-16 için en çok 20, 2016-17 için de 10 milyon Euro başabaş hesap açığı verebilecek.
3-2015-16 ve 2016-17’de personel giderleritoplam gelirler oranında ve futbolcu haklarına ait amortisman giderlerindeki sınırlandırmalara uyacak.
4-25 kişilik UEFA listesine 2015-16’de 22, 2016-17’de ise 23 oyuncu alınabilecek.
5-Yeni transfer için, net transfer gelirlerinin pozitif olması gerekiyor.
6-5.5 milyon Euro tutarındaki UEFA katılım gelirlerine tedbir konulması da kabul edildi.
TRANSFERDE AÇIK VERME DÖNEMİ BİTİYOR
Elbette kulübün parasına el konulması can sıkıcı, ne var ki denk bütçeye ulaşması için verilen taahhütler, uzun vadede siyah beyazlıların lehine olacak. Özellikle transferlere getirilen kısıtlama hem para israfını önleyecek hem de ister istemez kadro istikrarını sağlayacak. Beşiktaş, anlaşma şartları nedeniyle bonservisi elinde olan oyunculara yönelerek de büyük bir tasarruf sağlayacak. Transferde bütçe açığı değil, fazlası verecek. Bir çok divan ve genel kurulda şişik personel politikası eleştirildi fakat yönetim cevap vermeyi dahi külfet saymıştı. Bugün görüyoruz ki aynı yönetim, aynı soruyu soran UEFA olunca, derhal kemerleri sıkma sözü veriyor. Bundan sonraki soru şu: Mecburen elde tutulacak kadronun başında, 2 yıldır bulunan ve 1 yıllık daha sözleşmesi olan Slaven Bilic olacak mı, olmayacak mı? Bugünkü vaziyete ve yönetimden gelen sinyallere bakılırsa, cevap “Hayır” gibi...