Güncelleme Tarihi:
FENERBAHÇE'DE DERBİNİN STRATEJİSİ ALİ KOÇ-PEREIRA TARAFINDAN ÇİZİLDİ
1) Galatasaray-Fenerbahçe derbisinde kazanan, misafir takım sarı lacivertliler oldu. Pereira maça dörtlü savunmayla başladı, üçlü savunmayla bitirdi. Mesut’lu-İrfan’lı bir ilk 11’de başladı, Crespo ile bitirdi. Nasıl buldunuz Pereira’nın derbi stratejisini?
MEHMET ARSLAN: KAZANAN, HAKLIDIR AMA...
Pereira’nın derbi stratejisi mi? Güldürmeyin beni. Bu maçın stratejisi Ali Koç-Pereira tarafından çizildi bana göre. Pereira 3’lü savunmadan asla vazgeçmezdi. Ama başının üstünde ‘Demokles’in kılıcı’ sallanmaya başlayınca bu 11’i tercih etti. İyi mi yaptı? Evet, çünkü kazandı. Bu kararla Fenerbahçe bir antrenör takımı olmaktan, kaliteli oyunculardan kurulu bir takıma evrildi. Bu ne sonuç getirecek göreceğiz.
UĞUR MELEKE: DEĞİŞİME GİTMESİ OLUMLU
Pereira’nın ne sebeple olursa olsun doğrularına tapmaktan vazgeçmesi olumlu. İyi oyun, iyi oyuncuyla oynanır. Pereira da iyi futbolcuları bir arada sahaya sürecek modeli üretmeli. Ancak şunu da unutmamak gerek: Üçlü savunmaya dönüp, 20 dakikada 4-5 net pozisyon verdiği o süreçte bir gol yiyip maçı kaybetmiş olsa tablo farklı olurdu. Bir galibiyet aldı sadece.
GÜNTEKİN ONAY: BAŞLANGIÇ PLANI DOĞRUYDU
Pereira ‘nihayet’ teknik kalitesi yüksek, deneyimli ve klas 3 oyuncusunu (Mesut, Sosa ile İrfan) birlikte kullanabileceği bir formasyon oluşturdu ve rakibin baskısına boyun eğmedi. Futbol enteresan bir oyun, Pereira 2’nci yarıda Sosa ve İrfan’ı oyundan çıkarıp 3’lü savunmaya döndükten sonra oyunun hakimiyetini G.Saray’a kaptırdı ve tek bir geçiş hücumu şansı bulduğu anda da golü atarak kazandı. Başlangıç stratejisi doğruydu ama son 20 dakikadaki hamleler F.Bahçe’yi mahkûmiyete itti. G.Saray, son 30 dakikada bulduğu fırsatları değerlendirse Perreira’nın sistem ve oyuncu değişikleri ile F.Bahçe kaydedebilirdi.
TRABZON'DA, GÖZTEPE MAÇINDAN BERİ SKORA YANSIMAYAN BİR FUTBOL KRİZİ YAŞANIYOR
2) Trabzon, Gaziantep’i geçerek liderliğini perçinledi. Maçın ikinci yarısı çok enteresandı, Gaziantep çok baskılı oynadı, direkten dönenler, çizgiden çıkan toplar var. Trabzon’un oyununda bir düşüş mü var? Bu savunma görüntüsü bir kaygı sebebi olmalı mı?
MEHMET ARSLAN: BAŞARMA ARZUSU ÖNEMLİ
Winston Churchill başarıyı şöyle tanımlar; hezeyandan hezeyana istekte azalma olmaksızın başarma ve ilerleme gücü. Trabzon’un başarısını da bu sözlerde yatan başarma isteği belirleyecek. 3-0 kazanmalarına rağmen Gaziantep önündeki futbolları o isteğin çok altındaydı. Aslında Göztepe maçından bu yana skorlara yansımayan bir futbol krizi yaşıyor. Bu her takımın yaşayacağı bir kriz. Kazandıkları için bu süreci zararsız atlattılar.
UĞUR MELEKE: ENTERESAN MAÇ
Trabzon'un Göztepe maçı da böyleydi. İzmir ekibi çok iyi oynamış, Trabzon bir geçiş hücumu golüyle 3 puanı alıp gitmişti. Gaziantep maçı da enteresandı, müsabakanın büyük bölümünde misafir ekip tek kale oynadı. Üç topu direkten döndü, üç topu çizgiden çıktı ama golü bulamadı. Trabzon’sa maçın ilk yarısında attığı bir frikik, iki kontra golüyle çoktan çekmişti fişi. Hamsik-Bakasetas’ın yokluğunda oyunda bir gerileme olduğu kesin.
GÜNTEKİN ONAY: AVCI DERS ÇIKARACAKTIR
Trabzonspor, Bakasetas ve Hamsik’i çok aradı. Oyunu kontrol altına alamadı. Abdülkadir’in orta yaptığı pozisyonun gol olmasıyla ve şansıyla öne geçti. Ardından oyunu kendi yarı sahasında kabullenip geçiş hücumlarıyla goller buldu. Maç boyu rakip kalede 2 ciddi pozisyon ile 3 gol attı ve savunmacılarının üstün çabasıyla da skoru korudu. Tüm kamuoyunun birleştiği; hakem kararları doğru olsa Trabzon ilk yenilgiyle de tanışabilirdi. Abdullah Avcı, bu maçtan gereken dersleri çıkartacaktır. Bu oyunun yetmeyeceğini en iyi kendisi biliyordur.
SERGEN YALÇIN BİRKAÇ HAFTADIR BENZER ŞEYLER SÖYLÜYOR AMA...
3) Sergen Yalçın’ın Alanya yenilgisi sonrası, “Bu maçın sorumluluğunu almıyorum” sözü çok tartışıldı. “Bir hoca böyle konuşamaz” diyenler var. Siz ne düşünüyorsunuz? Gidişat neyi gösteriyor?
UĞUR MELEKE: BUNU İLK KEZ YAPMIYOR
Bu tarz bir açıklamayı Sergen Yalçın ilk kez yapmıyor, birkaç haftadır benzer sözler söylüyordu. Eğer gerçekten de Sergen Yalçın’ın söylediği gibi bazı oyuncuların isteği-arzusu eksikse, o zaman sahaya isteği-arzusu tam olanları sürmesi gerekir. Kenarda gencecik Can oturuyor, Rıdvan oturuyor, Güven oturuyor, Montero oturuyor. Ama Sergen Hoca sahadakileri isteksizlikle suçluyor! Beşiktaş’ta düşüş dün başlamadı, son 10 resmi maçta tam 8 yenilgi var. Sergen Yalçın çoktan neşter vurmalıydı bu gidişata.
MEHMET ARSLAN: PES ETMİŞ BİR LİDER GİBİ
Sergen Yalçın, oyuncularını suçlayınca, onlarla aralarında büyük bir kopuş yaşanacağını bilmiyor mu? Elbette biliyor. Peki o zaman niye bu konuşmayı yapıyor ve oyuncularını suçluyor? Bana göre Sergen Yalçın bize bir şeyler anlatmak istiyor. Sadece buz dağının ucunu gösteriyor. Ama yine de bu konuşmayı ve oyuncuları hedef göstermesini onaylamıyorum. Sergen Yalçın Beşiktaş için sadece bir teknik direktör değil, o bir lider. Çözüm üretecek, sorunları ortadan kaldıracak ve umut aşılayacak bir lider. Ama bu konuşmayla ne yazık ki pes etmiş bir lider görünümü verdi. O çözüm üretemiyorsa, kimse bu durumdan takımı çıkaramaz.
GÜNTEKİN ONAY: SORUMLU SERGEN YALÇIN'DIR
Bir futbol takımı üst üste kötü oynayıp maç kaybediyorsa, futbol adına beklentilerin çok uzağında kalıyorsa, sorumlu teknik adamdır. Sergen Yalçın, sadece 1 maç özelinde bunu vurguluyorsa haklı olacaktı. Ama bu durum uzun süredir devam ediyor. Demek ki saha içine yansıyan sorunlar var. Mental, fiziksel ve taktiksel olarak takımı maçlara hazırlayan kişi Sergen Yalçın olduğuna göre de ilk sorumlu O'dur.
AVRUPA İLE ARAMIZDA HER AÇIDAN BÜYÜK FARK VAR
4) F.Bahçe 5., G.Saray 8., Beşiktaş 9. sırada. 3 büyükler geçmişte de Avrupa’da oynadı ama hiçbir zaman ligde bu kadar kaybetmedi. Sebep Avrupa ile aramızdaki güç dengesinin açılması mı?
MEHMET ARSLAN: 'KUŞA BAK' DİYORLAR
Bu soruya çok uzun bir yanıt vermek gereksiz. Bakın büyük kulüplerin başkanlarına... İçeride başarısızlıklarını medyaya, eleştiriye, hakemlere, federasyona yükleyip, taraftarlarına “Kuşa bak” diyorlar! Onlar da kuşa bakıyorlar. Sonra hepimiz kuşlara bakmaya başlıyoruz. Böyle geçinip gidiyoruz. Avrupa ile aramızda güç dengesi açısından değil, taraftarlık, yöneticilik, başkanlık açısından da büyük fark var. Futbolda farkı yaratan da bu anlayış zaten. Haa.. Gazetecileri de unutmayayım. Böyle bir anlayış bizi bu futbola mahkûm ediyor.
UĞUR MELEKE: DEFOLARI ORTAYA ÇIKTI
Doğrusu ben de üç büyüklerin Avrupa macerasından bu denli etkilenip Süper Lig’de bu kadar gerileyeceklerini öngörememiştim. Türk takımlarının sahaya çıktığı son 46 Şampiyonlar Ligi maçının 45’inde rakiplerimiz bizden daha fazla koştu. Bu bir tesadüf olamaz, fiziksel olarak Avrupa’nın top 10 liginin gerisindeyiz. İkinci önemli sebep de 3 büyükler dışında iyi antrene edilen kulüpler var ligde: İlhan Palut’un, Ömer Erdoğan’ın, Francesco Farioli’nin, Emre Belözoğlu’nun takımları taş gibi. Bunlar da doğal olarak İstanbul’un üç büyüğünün defolarını daha fazla çıkardı ortaya.
GÜNTEKİN ONAY: BU TABLO TESADÜF DEĞİL
Makasın açıldığı bir gerçek. Beşiktaş, Şampiyonlar Ligi’nde kaliteli kadrosuna rağmen güçlü rakiplerine karşı sadece 30’ar dakika başabaş oynayabildi, ardından çözüldü. Tempomuz ve fizik kalitemizin dışında oyun organizasyonumuz da Avrupalı rakiplerimizin gerisinde. Avrupa’da oynamayan ekipler ilk 4 sırada ise bu tablo bir tesadüf değil.
KALE AĞZINDAN GOLÜ ATAMIYORSANIZ DÖNÜP KULÜBEYE BAKMANIZ LAZIM
5) Galatasaray topla %58 oynadı, şutlarda 14-10 üstündü ama kaybetti. Bu yenilgiyi nasıl yorumluyorsunuz? Trabzon ve Beşiktaş’tan sonra F.Bahçe’ye karşı da galibiyetin korunamamasının sebebi ne?
UĞUR MELEKE: 1-0'DAN SONRA KONTAK KAPATTI
Derbide ilk 20 dakikada iyi bir Galatasaray vardı. Kerem’in golü de bu bölümde geldi. Ancak sonra neredeyse Süper Lig’in her maçında hemen her takımın yaptığı gibi 1-0’ı koruma içgüdüsü devreye girdi ve kontak kapattı Galatasaray. Bu durumun irdelenmesi gerek. Terim’in ikinci hatası da oyunu rakip yarı alana yığdığı son bölümde çift santrfora geçiş için geç kalmasıydı. Topu kale ağzına kadar getirebiliyor ama içeri dürtemiyorsanız, dönüp bir kulübenize bakmanız lazım. Belki de strateji değiştirmeniz lazım.
MEHMET ARSLAN: RİSK ALDI VE...
Fatih Terim, kazansa da, kaybetse de her maça damga vuran büyük bir karakter. Bu maçı berabere bitirebilirdi. Ama bunu kabul etmedi. Risk aldı 3 forvetle, 10 kişi kalmış Fenerbahçe karşısında gözünü kararttı. Bu bizim futbol standartlarımızın çok üstünde bir karar. Herkes eleştirebilir ama ben avuçlarım kızarıncaya kadar bu kararı alkışlıyorum. İkincisi, kim ne derse desin, yeni ve gelişen bir takım var ortada. Bu sonuçlara katlandıkları oranda başarılı olacak Galatasaray. İki yenilgi, bir beraberlik bu yoldan geri çevirmemeli Galatasaray’ı. Yani Çetin Altan’ın deyimiyle, sara kırmızılılar ‘enseyi karartmamalı'
GÜNTEKİN ONAY: ENERJİ VE DİNAMİZM İYİ AMA...
Galatasaray bu genç kadrosuyla yüksek bir enerji ve dinamizm ortaya koyuyor ama top ayağındayken oyuna yön verme, akıl ve beceri koyma konusunda ciddi sorunlar yaşıyor. Halil’in bitiriciliği ve oyun bilgisi henüz bu tip yüksek seviye oyunlar için istenen düzeyde değil. Morutan da fiziksel olarak sahada mücadele yoğunluğu artınca ortadan kayboluyor. Merkezden delebilen bir Galatasaray yok. Tek formül sadece geçiş hücumlarına ve Kerem’in çabukluğuna kalıyor. 3 derbide de öne geçip 2’sini kaybetmek, oyunu ve skoru tutamamış olmak tesadüf değil.
KİMLERİ KASTEDİYORSA İSİMLERİNİ AÇIKLAMALI
6) Derbide Halil Umut Meler’in yönetimini nasıl buldunuz? “Hakem çok art niyetliydi, TFF’den maç raporunu isteyeceğiz” diyen Galatasaray Başkanı Burak Elmas haklı mı?
UĞUR MELEKE: DOĞRU BULMADIM
Halil Umut Meler ilk devre gayet iyiydi ama ikinci yarıda dağıldı. Ancak iyi bir hakem. Sadece kötü bir maç yönetti. Burak Elmas’ın açıklamalarını ise doğru bulmuyorum. Hayatım boyunca bu dille savaştım. Sayın Elmas, madem organizasyonel bir kötülükten bahsediyorsunuz, o zaman bu organizasyonun tepe isimlerini açıkça söylemeli ve onlara savaş açmalısınız. Hakemi ismen kamuoyunun önünde eleştirebiliyorsanız, başka kimi kastediyorsanız onların da ismini verin. İsimlerini belirtmediğiniz sürece havada kalacaktır bu açıklamalar.
GÜNTEKİN ONAY: STANDART MESELESİ
Hakem son bölüme kadar kontrolü elinde tuttu ve kartları da doğru kullandı. Diagne’nin gol iptali VAR uyarısıyla geldi ve itmenin dozajı tartışıldı. Diagne, Rize’de de rakiplerini iterek gol kazandırmıştı. İrfan’ın gol öncesi bir faulü var mı? Berkan’ın itilmesi penaltı mıydı? Doğal olarak ‘hangi itme faul, hangisi faul değil’ tartışmaları bir kez daha alevlendi. Ben açıkçası rakibi bozacak her türlü itmenin faulle cezalandırılmasından yanayım. Ama hakemlerimiz bir türlü bu standartları tutturamıyor.
MEHMET ARSLAN: BAŞKANLAR HEP HAKLIDIR
Her yenilgiyi hakem üzerinden okumak ve özeleştiriden kaçmak bir Türk alışkanlığı. Kulüp başkanları hep doğru şeyi yapıyor ama hakemler onların önünü kesiyor! Taraftarın tepkisini başka yöne kanalize etme çabası bu. Şaka gibi. Halil Umut Meler’in maç içinde hataları olabilir. Ama elinizi vicdanınıza koyun, bir projenin tetikçisi gibi ciddi bir ithamı hak ediyor mu hakem? Skoru terse çevirin, aynı şeyleri bu kez Ali Koç söyleyecekti. Ne diyordu o eski reklam; yok aslında birbirimizden farkımız. Gerçekten farkları yok.