İsmail ER
Oluşturulma Tarihi: Nisan 19, 2005 01:48
Geçimini kapıcılık yaparak sağlayan Rıza Çalımbay'ın babası, oğlunun, "Sana bir ev alayım. Bu işi bırak" teklifini kabul etmedi ve mesleğine devam etti.
FENERBAHÇE-Beşiktaş maçının lige damgasını vurması bekleniyordu. Beklenen oldu ama, ligi sarsan esas olay sarı lacivertli takımın yenilgisinden çok Şükrü Saracoğlu Stadı'na asılan bir pankart oldu..
- Rıza Efendi 2 ekmek, 1 süt...
Bu pankart bir anda Türkiye'nin gündemine oturdu. Fenerbahçe taraftarı, Beşiktaş Teknik Direktörü
Rıza Çalımbay'a gönderme yapıyor, babasını hatırlatıyor, onun
"Kapıcılığı" ile alay ediyordu. Beşiktaş'ın galibiyeti oğul
Rıza Çalımbay'ı değil, baba
Bektaş Çalımbay'ı gündeme taşımıştı.
Rıza Çalımbay 2 Şubat 1963 yılında Sivas'ın Yıldızeli İlçesi Topulyurt Köyü'nde dünyaya gelmişti. Kardeşleriyle birlikte ilkokulu burada bitirdi.
Sivas'ta yaşam zordu ve gün geçtikçe zorlaşıyordu.
Bektaş Çalımbay, taş ocağında çalışıyordu.
Ocaktaki bir kaza sonucu, ayağı sakat kaldı.
Sivas'tan ayrıldılar
Baba
Bektaş Çalımbay ve eşi
Fatma Çalımbay, Sivas'tan ayrılmaya karar verdiler. Çocukları,
Songül, Şengül, Rıza ve
Kemal'i de yanlarına aldılar. 1970'li yılların başıydı...
Hemen tanıdıklara, eşe dosta
haber salındı... Hemşehriler devreye sokuldu..
Çalımbay ailesi İstanbul'da yepyeni bir yaşama başlıyordu. Baba
Bektaş Çalımbay'ın bir mesleği yoktu. Sonunda
Çalımbay ailesine dostları bir iş buldular..
İlk işi bakkal çıraklığı
Harbiye'deki
Toto Karaca Tiyatrosu'nda temizlik ve bekçilik yapacaktı.
Baba Çalımbay hemen
"evet" dedi. Hem ailesi başını sokacak bir eve sahip olacaktı, hem de kazandıklarıyla karınlarını doyurucaklardı.
Rıza ise İstanbul'a göçedildikten sonra,
"Oğlum seni okutamayız" denilerek,
"Bakkal çıraklığı"na gönderildi.
Ailesinin geçimine katkıda bulunuyordu ama, bu arada okulu da ihmal ediyordu. Bakkal çıraklığının yanı sıra, çevredeki apartmanlara süt ve ekmek satıyordu.
İstanbul Gümüşsuyu’nda ilk oturdukları ev, İnönü Stadı’na çok yakındı. Gümüşsuyu’ndaki evlerin üst katından sipariş gelmesini sabırsızlıkla bekliyordu..
Çünkü
Küçük Rıza için apartmanın en üst katındaki merdivenlerden, İnönü Stadı’nı seyretmenin dayanılmaz bir zevki vardı. Bir yandan o büyülü stadı seyrediyor, diğer yandan da futbolcu olmayı hayal ediyordu.
Bu arada
Bektaş Çalımbay'a, dostları başka bir iş buldular.. Bebek'te bir apartmanda kapıcılık yapacaktı.
Çalımbay ailesi Bebek'e taşındı.
Ama
Rıza Çalımbay'ın Gümüşsuyu'nda kurduğu hayaller orada da devam etti. Sonunda o büyük adamı atmaya karar verdi. Beşiktaş alt yapısına başvurdu ve tam 3 kez denemeye girdi.
Sonunda başardı. Ünlü bir futbolcu olacak, ailesine o bakacaktı. Yıllar
Rıza'yı haklı çıkardı. Beşiktaş'ın ve Milli Takım'ın yıldızıydı artık. Büyük paralar kazanıyordu.
Atom Karınca
Rıza'ya,
"Atom karınca" lakabı takılmıştı. Tribünler
Rıza sevgisiyle coşuyordu.
Ama kulaklara fısıldanan ve yüksek sesle dile getirilmeyen bir şey daha vardı.
Rıza'nın babasının kapıcılık yaptığı dedikoduları herkesin dilindeydi.
Bu dedikoduları
Rıza da duyuyor ama o her zaman, her yerde gururla ifade ediyordu:
- Ben fakirlikten geliyorum. Bundan hiç utanmadım. Babam emeğiyle alınteriyle ekmek parasını kazandı. Onunla gurur duyuyorum.
Yıllar yılları kovaladı..
Rıza, bir gün babasına koştu.
- Baba sana bir ev alayım. Artık emekli ol.
Baba
Bektaş Çalımbay, çalışkan, mütevazı ve otoriter bir insandı.
Oğluna,
"Hayır" dedi.
- Sen işine bak oğlum, ben de işime bakayım. Yani herkes işine baksın.
Rıza'nın ısrarları hiç bir işe yaramadı. Baba
Bektaş Çalımbay, oğlu futbolu bıraktıktan sonra da çalışmaya devam etti.
Ve 3 yıl önce emekli oldu.
Çalımbay kardeşler gururlu
F.BAHÇE'yi 4-3 yenerek kariyerindeki en önemli başarılardan birini elde eden Rıza Çalımbay'ın bu mutluluğuna kızları Ayça Manolya (beyaz formalı) ve Tuğçe de (siyah formalı) ortak oldu. BJK Koleji'nde okuyan Çalımbay kardeşler, dün sabah okullarına Beşiktaş forması giyerek gururla gittiler.
Çalımbay: Geçmişimi saklamam
RIZA ÇALIMBAY, F.Bahçe maçındaki pankart için şunları söyledi: ‘Babam kapıcılık yaptı. Ben onun yanında, bakkalın yanında, orada burada çalıştım. Babamın durumu iyi olsaydı, okurdum. Pankart beni üzmedi. Ben geçmişini saklayan biri değilim ki. Futboldan kazandığım ilk para ile aileme bir ev aldım. Mahalleden arkadaşım
Murat, beni Beşiktaş seçmelerine götürdü. İlk seçmeye kaleci olarak girdim, başaramadım. Daha sonra futbolcu olarak şansımı denedim, üçüncüsünde seçildim.’