HALTERDE yaşanan rezillikten, basketbolcuların izleyenlerin utanmasına yol açacak seviyelere gelen kayıkçı kavgasından içi şişenlere bir tavsiyem var: 17 Yaşaltı Futbol Milli Takımımızı seyredin.
2005’in Avrupa Şampiyonu bu çocuklar biliyor musunuz? Bu sebepten Peru’daki U-17 Dünya Şampiyonası’ndalar. Eurosport’un Türkiye’yi tuttuğunu düşündüğüm spikerinin deyişiyle
‘Avrupa’yı böyle bir takımın temsil etmesinden dolayı gurur duyuyorum’ dediği bir takımımız var.
Avrupa’yı üç takım temsil ediyor 16 takımın kupa için yarıştığı turnuvada. Chelsea’nin bomba transferi
Michael Essien, Nwankwo Kanu, Victor Ikpeba, Samuel Kuffour gibi günümüzün yıldızlarının ilk kez boy göstermiş oldukları turnuvada bugün herkes
Nuri Şahin’i, Özgürcan Özgür’ü,
Deniz Yılmaz’ı,
Volkan Babacan’ı,
Caner Erkin’i,
Tevfik Köse’yi,
Ergun Berisha’yı konuşuyor.
Bu takımdan bazı oyuncuları (
Galatasaray oyuncularını) bacak kadar oldukları dönemden beri izliyorum. Akşam yatarken
‘Ne olacak bu Türk futbolunun hali?’ demek gibi garip bir huyunuz var ise, rahat olun, müthiş çocuklar geliyor.
Teknik Direktör
Abdullah Avcı, modern futbolun gereklerini harfiyen yerine getiren, skor ne olursa olsun oyundan kopmayan bir takım yaratmış. Uruguay, Avustralya ve Meksika’nın bulunduğu grupta üç maçımızı da kazanırken galibiyet gollerini hep son dakikalarda attık. Avustralya’yı 1-0’la geçen, Uruguay karşısında 2-1 yenik düşmesine rağmen maçtan kopmayan ve skoru 3-2’ye getiren 17 yaş altı millilerimiz, Meksika maçında da 11.dakikada
Guzman’ın golüyle 1-0 yenik duruma düştü.
Ama bende herhangi bir sıkıntı yok. Gecenin bir vakti Eurosport’un karşısına öyle bir kurulmuşum ki,
‘Yorma kafanı, nasıl olsa atar bizim çocuklar...’ diye...
Hakikaten de bekletmediler ağbilerini sağolsunlar. Bu sene Bundesliga’da maça çıkan gelmiş geçmiş en genç oyuncu unvanını alan ve Eurosport yorumcularının
‘star player/ yıldız oyuncu’ olarak andıkları
Nuri Şahin 28’inci dakikada yine çaktı şutunu.
Top kaleciden döndüğünde
Deniz Yılmaz, kafayla
‘tiplemek’ için zaten oradaydı: 1-1. Bu arada Meksika’nın turnuvanın favorileri arasında bulunduğunu (Biz de öyleyiz, hiç merak etmeyin. Yabancı yorumcular da benimle aynı fikirde) ve 800 küsur dakikadır kalesinde gol görmemiş bir takım olduğunu da belirtmeliyim. Amaaaaaa, biz de son 19 maçta sadece tek yenilgi almış bir takımız, pardon yani!
Gruptan çıkmayı zaten garantilemiş olan iki takımdan Meksika 6, Türkiye de 7 oyuncusunu yedek kulübesine çekmişti. Ama
‘takım’ olunca yedek/as fark etmiyor.
Turnuva istatistiklerinde en çok şut çeken (60 şut) ve bu şutlarda en isabet sağlayan (32 şut kaleyi buldu) takımımız maçı istediği gibi sürdürdü.
Sadece prestij için sahada bulunan iki takımdan iyi oynayan bizdik. Ha, Meksika da kazanabilir miydi? Kazanırdı tabii, fırsatları da oldu. Fakat ben bu kadar özgüveni yüksek bir Türk futbol takımı hiç görmedim. Onların özgüveni seyredenleri de etkiliyor ve Türkiye hiç yenilmeyecek bir takımmış gibi algılanıyor. Nitekim bu düşüncelerimin saçma olmadığını, dördüncü hakemin ‘+3’ tabelasını kaldırmasının hemen ardından 90+1’de çaktık. Laf olsun diye çaktık demiyorum.
Caner (Maçı anlatan İngiliz spiker
Caner’e
Kenır, Cengiz’e Kengiz dediği için, arada bir gaza gelip ben de öyle okuyorum adlarını aslında...) topa öyle bir kafa çaktı ki; ayağıyla o süratte şut çekemeyecek Süper Lig futbolcusu bile vardır yani...
Bugüne kadar FIFA U-17 Dünya Şampiyonası’nda altı gol atıp üç gol yedik ve grubumuzdan birinci olarak çıktık. Şimdi rakibimiz Çin. Bir tuhaflık olmaz ise, Çin’i rahatça geçeriz gibi geliyor bana. Hollanda, Meksika ve Türkiye, turnuvanın en büyük favorileri.
Avrupa Şampiyonu olan takımımız, Teknik Direktör
Abdullah Avcı yönetiminde, Dünya Şampiyonu da olabilir.
Haaa, olamazlarsa ne olur? Canları sağolsun. Oynadıkları futbolu görseniz, Eurosport’un İngiliz yorumcularının övgülerini bir duysanız (Bütün oyuncuları hangi takımda oynadıklarından, bugüne kadarki istatistiklerine kadar o kadar iyi tanıyorlar ki...) benim gibi ortalıkta göğsünüz başınızdan ileride gezerdiniz.
Çin maçı pazar günü... Turnuvanın kart rekortmeni Çin’i (9 sarı, 2 kırmızı kart gördüler bugüne kadar) geçmek,
‘Harika Takım’ olarak adlandırılan Meksika’yı geçmekten daha kolay olacaktır diyor mantığım. Fakat böyle tahminlerde bulunmak,
‘Futbolu şansa bırakmayacak şekilde oynayan’ takımımız için uygun olmaz. Lafımı geri alıyorum. Onlar zaten işlerini biliyorlar...
KİM NEREDE OYNUYORİSİM KULÜBÜ D.TARİHİ MEVKİ
1-Volkan Babacan F.Bahçe 11.08.1988 Kaleci
2-Mehmet Yılmaz Bursa 26.03.1988 Defans
3-Ferhat Bıkmaz Hanover 96 06.07.1988 Defans
4-Erkan Ferin G.Saray 20.03.1988 Defans
5-Serdar Kesci G.Saray 18.01.1988 Defans
6-Harun Karadaş G.Saray 14.01.1988 Defans
7-Deniz Yılmaz B.Münih 26.02.1988 Orta Saha
8-Caner Erkin V.Manisa 04.10.1988 Orta SahaCaner Erkin 3 milyon dolar
CANER Erkin, Süper Lig’in yeni takımı Vestel Manisaspor’un futbolcusu. Caner, Süper Lig’de henüz forma giyememesine rağmen, Avrupa’nın ünlü kulüplerini peşinden koşturuyor. Kulübü ise, bonservis bedelini açıkladı: 3 milyon dolar.
9-Tevfik Köse B.Leverkusen 12.07.1988 Forvet
10-Nuri Şahin B.Dortmund 05.09.1988 Orta Saha
11-Özgürcan Özcan G.Saray 10.04.1988 Forvet
12-Onur Kıvrak Karşıyaka 01.01.1988 Kaleci
13-Emre Balak Samsun 11.08.1988 Defans
14-Aydın Yılmaz G.Saray 29.01.1988 Orta Saha
15-Anıl Taşdemir Gözteper 01.01.1988 Defans
16-Ergün Berisha Grasshopper 24.06.1988 Defans
17-Cengiz Çoban Trabzon 20.01.1988 Defans
18-Murat Duruer A.Gücü 15.01.1988 Orta Saha
19-Aykut Demir Breda 22.10.1988 Defans
20-Eray Birnican Y.Bosna 20.07.1988 Kaleci Nuri, Almanya’da tarihe geçti17 Yaşaltı Milli Takım’ın yıldızı Nuri Şahin, adından en çok söz ettiren isimlerin başında geliyor. Avrupa Şampiyonası’nın en iyi futbolcusu seçilen
Nuri, Almanya’da B.Dortmund’un formasını giyiyor.
Nuri Şahin, Alman 1.Ligi Bundesliga’da top koşturan en genç futbolcu unvanına da sahip.