İşte onun yolundan giden beş kadın daha hakemliği seçti ve FIFA kokartlı hakem olana kadar mücadele etti. Türkçesi, artık onlar sadece Türkiye'de değil, Avrupa'da da hem erkekler hem de kadınlar liginde maç yönetebilecekler. Yani artık sahalarda ‘Onların dediği dedik. Çaldığı düdük’. Şimdilik sayıları sadece altı ama bilin ki peşlerinden gelen çok. Onlara kadın hakem olmayı sorduk. En çok da bu işin duayeni Lale Orta’ya...
NESLİHAN BAYRAKTAR (21)Hakemler elbette takım tutar
Neslihan Bayraktar, FIFA kokartlı hakemlerin en genci. Marmara Üniversitesi'nde öğrenci. Okulda açılan futbol kursuna, ‘‘bari kurallarını öğreneyim’’ diyerek katılmış. Bu kurs, futbol virüsünü onun zihnine iyice sokmuş ve FIFA hakemliğine kadar ilerlemesini sağlamış.
‘‘Hakemlikle ilgilendiğimde, yönetmenin güzelliğini keşfettim. Bizim kadınlarımız evinde oturup çocuğuna baksın isteniyor. Halbuki sporun bir ucundan tutsalar bir daha bırakmazlar. Hakemler elbette takım tutar. Genellikle 2. lig maçlarını yönetiyoruz. Tutulan takımlar ise zaten genellikle 1. ligden. Ama hakemlik taraftarlığın çok önünde birşey. Biz maç yönettiğimizde tuhaf bir denge oluyor. Futbolcular bize kızdığında tribünler onlara tepki gösteriyor. Tribünler kızdığında da futbolcular müdahale ediyor.’’
NURAY ÇİÇEK (35)Küfürler kararımı hiç mi hiç etkilemez
Nuray Çiçek, kadın hakemler arasında çocuğu olan tek isim. İkinci bir işi yok. Eşinin futbol oynamasından etkilenip hakem olmaya karar vermiş.
‘‘Sahalarda dengeyi biz sağladığımız için bütün hakemlerin huzurlu olduğunu düşünüyorum. Sahaya hafif makyaj yapıp çıkıyorum. En büyük hakem bizim hakem diyenler de var, ama sahaya geliş sebebi sadece küfür etmek olanlar da var. Küfürlerden etkilenmem. Kararımı da hiç etkilemez. Yan hakem, orta hakeme göre daha az hareket eder. Ama orda da sürekli hareket halinde olduğumuz için üşümeyiz. Herkes bir takım mutlaka tutar. Tutmuyorsa futbolla bir ilgisi yok demektir. En azından sempati duyduğu bir takım vardır ama taraftar olmamız, inanın kararlarımızı hiç etkilemez. Bizim için en önemli şey, maçın kaderini değiştirecek hatalar yapmamamızdır.’’
DİLAN DENİZ GÖKÇEK (25)Egonuz kontrol altında olmalı
Dilan Deniz Gökçek, bir
spor kulübünde fitness hocası. Gazetede Lale Orta'nın resmini görünce hakem olmaya karar vermiş. Abisinin futbol fanatiği olması da üstüne tuz biber ekmiş: ‘‘Kadın hakemler sahayı medenileştiriyor. Küfür duymuyor değiliz ama bu kişiden kişiye, şehirden şehire, takımdan takıma değişiyor. Sahalarda erkek hakemlerden daha başarılı olduğumuzu düşünüyorum. O yüzden biz onları kıskanıyor değiliz, onlar bizim başarımızı kıskansın. Sahada büyük topluluğu görüp, orada tek güç olduğunuzu düşünürseniz ego manyağı olursunuz. Egonuzu kontrol altına almanız lazım. Bir takımı seviyorum diye o takımı destekleyeceğim diye bir şey yok.
LALE ORTA (42)Makyajımı yapar parfümümü sıkar, sahaya öyle çıkarım
Bir kadın niye hakem olur?
- İlgi çekmek için değil. Futbol oynuyordum. Bu kadar sevdiğim bir şeyi bırakmamam gerektiğine karar verdim. Ama itiraf edeyim hakem olmak için katedilen yolun bu kadar uzun olduğunu bilmiyordum.
Türk kadını sporu sevmiyor. Peki neyi seviyor?
- Ailesini ve çocuklarını. Kadınlar çocukla beraber tüm sosyal hayatlarını bitiriyorlar.
Spor insanın ruhunu da etkiler diyorlar. Siz hakemsiniz. Dengeli olmanız gerekir. İşe yarıyor mu?
- Hakemlik huzur değil, stres veriyor.
Maçlara çıkmadan önce psikolojik bir ritüel uyguluyor musunuz?
- Nelerle ve hangi zorluklarla karşılaşacağımı önceden düşünürüm. Sahada başıma gelebilecek herşeyi, kafamda tiyatro gibi canlandırıp, ne yapmam gerektiğine karar veririm.
Sahaya çıkarken parfüm sürüyor musunuz?
-Biraz makyaj, parfüm de sürerim.
Erkek futbolcuların nasıl baraj kurduklarını biliyoruz. Kadınlar memelerini mi kolluyorlar?
-Ellerini göğüslerinde çapraz olarak kavuşturup baraj yapıyorlar.
Hakem olarak siz göğüslerinizi koruyacak bir önlem alıyor musunuz?
-Topun bize gelme ihtimali çok az, o yüzden gerek yok.
Hamile olarak maç yönetebiliyor musunuz?
-Hayır. Hamilelik iki yıl sahadan kopmanız demektir. Ağır antrenmanlar yapıyoruz. İki yıl sonra geri döndüğünüzde bıraktığınız noktadaki performasınıza dönemezsiniz.
Periyodunuz sırasında maç yönetebiliyor musunuz?
- Evet. O da hayatımızın bir parçası. Bilimsel olarak yapılan bir araştırma o dönemde performansın arttığı yolunda.
Nerede giyinip soyunuyorsunuz?
- Hakem soyunma odasında. Eğer kadın ve erkek hakemler birlikte maç yönetecekse o zaman sırayla soyunuyoruz.
Hakemlikten para kazanıyor musunuz?
- Hakemler çıktıkları maç başına ücret alırlar. Amatör liglerde orta hakemlik yapanlar 11 milyon, yardımcı hakemler 7,5 milyon lira ücret alıyor. Birinci ligde 500 milyon, 2. ligde 225 milyon alınıyor. Uluslararası maçlarda İsviçre Frangı üzerinden ücret alıyoruz.
Sahada otoriteyi sağlamak için özel formülleriniz var mı?
- Sizin kişiliğinizden gelen bir otoriteniz vardır. Ve bu sahaya yansır. Ne zaman ortaya çıkıp ne zaman çıkmayacağı sizin doğanızdan gelir. Eğer sizde varolmayan otoriteyi uygulamaya kalkarsanız çuvallarsınız.
Tribünlerde, sahada, saha kenarında neredeyse 10 bin kişi var. Ama siz o topluluğun tek söz sahibisiniz. Kendinizi nasıl hissediyorsunuz?
- Düdük çalarım, buranın tek hakimi benim diye düşünmüyorum. Maça öyle duygularla çıkarsanız benliğiniz ön planda olur ve size yanlış yaptırır. Yöneticilik için Almanların bir atasözü var: Göreceksin ama görmeyeceksin, duyacaksın ama duymayacaksın.
Hakemlerin futbol taraftarı olmaması, hasta-hekim ilişkisi gibi bir şey mi? Yani takım tutmak cıss mı?
- Türkiye'de henüz takım açıklayacak ortam yok. Spora olan düşkünlük taraftarlıkla başlıyor. Bunu hakem oldunuz diye değiştirmezsiniz. Ama hakemlikte hak dağıtan durumundasınız. Hakem olduğunuzda sizin için bir takımın kazanmasının çok önemli olmadığını fark ediyorsunuz. Önemli olan sizin yönetiminizle adaletin eşit şekilde dağıtılması oluyor o zaman. Bu dengeyi sağlamak için de güçlü bir kişilik gerekiyor.
Erkeklerin aşkı futbol. Sizinki ne?
- Ben futbolu çok sevdim. Aşk daha kısa sürermiş. Benimki uzun sürdü.
GİT EVİNDE BULAŞIK YIKA
Yimpaş Yozgat maçını yönetiyordum, 40. dakikaya kadar Türkiye seninle gurur duyuyor diye slogan attılar. O dakika futbolcularına kırmızı kart gösterdim. İşler tersine döndü. Küfür etmeye başladılar. Futbolcular seyircilerin yanına gidip susmalarını istedi. ‘Git evinde bulaşık yıka’ diyorlar.
TUBA TOSUN (30)Tek düşüncem alnımın akıyla sahadan çıkmak
Tuba Tosun, 6 yıldır hakem. Beden Eğitimi öğretmenliği yapıyor. Son üç yıldır FIFA hakemi. Onun da hakemlik serüveni, futbol seyircisi olarak başlamış: ‘‘Tribünler kalabalık olduğu zaman, sorumluluğumun daha da ağırlaştığını düşünüyorum. Tek düşündüğüm şey alnımın akıyla ordan çıkabilmek. Herkes bir takıma sempati duyabilir. Ben de duyuyorum ama kararımızı etkileyecek kadar basiretsiz değiliz.’’
KADRİYE GÖKÇEK (26)Taraftar bizim maçlarda küfür otosansürü koyuyor
Gençlik Spor İl Müdürlüğü'nde spor uzmanı olarak görevli olan Kadriye Gökçek, hakem Dilan Gökçek'in ablası. Kardeşiyle beraber maça gittiklerinde, sahada kadın hakemleri görüp onlardan etkilenmiş.
‘‘Altı yıldır hakemlik yapıyorum. Hiç küfür duymadım dersem yalan olmaz. Tribünlerde kadın olunca nasıl küfür etmekten çekiniyorlarsa, bizim yönettiğiniz maçlarda da öyle oluyor. Kendilerine küfür otosansürü koyuyorlar. Maça çıkmadan bir gün önce başıma ne geleceğini en ince ayrıntısına kadar düşünüp, ne yapmak gerektiğine karar veririm. Adliyedeki kadın hakimden farkımızı yok. Nasıl nihai kararı o veriyorsa, bizde de öyle. Futbol takımı tutmanın bize hiçbir faydası yok. Bir takımı destekleyerek kendimi ateşin içine atmam.’’