Güncelleme Tarihi:
Klasik bir başlık oldu, biliyorum. Ama, bu Fener'e ‘‘Büyük Fener’’ de denebilirdi, ‘‘Deplasman beyi’’ de, ‘‘Futbolun beyi’’ de... Uzun senelerdir yenemediği G.Birliği'ni maçın başında zorlansa da, atmış olduğu birbirinden güzel gollerle deviren Fenerbahçe, yine seyircisini tribünlerde ayağa kaldırdı.
Başlangıçta G.Birliği Ümit Karan ve Semanic'in kaçırdığı gollerle şanssız anlar yaşarken, maçın şans ibresi Fener'e döndü. Maçın büyük bir bölümünde Tolga'nın yakın markajına girip bir türlü kurtulamayan Baliç, Moldovan'ın enfes gol pasını skor tabelasını değiştirerek gol kapısını açınca Fener şahlandı. Moldovan Fener'in ikinci golünü atarken, ne kadar usta, ne kadar gole yakın ve ne kadar sakin olduğunu gösterdi. Bu golü yapan Rumen, bir üçüncü kafa golü attı ki, inanın bana, tüm tribünler ayağa kalktı. Böylesine enfes bir kafa golünü benim çocukluk dönemlerimde Macarların usta golcüsü Kocis atabilirdi ancak. Ben gollerle birlikte F.Bahçe'yi gerçekten ayakta alkışlıyor ve kutluyorum. İyi bir takım kurarken, yıldız futbolcuların ne kadar önemli faktör olduklarını da Fenerbahçe takım olarak G.birliği karşısında gösterdi.
Muhteşem Dimas
Bu Fenerbahçe, gol pozisyonuna girdiği zaman kaçıran değil, gol atan takım oluyorsa, bundan sonraki maçlarını da kapalı gişe oynamayı hakeden takım olur.
Fenerbahçe'nin eksikleri elbette var. Ancak böylesine net galip gelen Fenerbahçe'yi eleştirmektense, elbette övmek çok doğal. Kısacası Fener istenilen düzeyde.
Yazımı noktalarken, Dimas'ın bu maçta sahanın en iyi futbolcusu olarak gösterirsem sanırım abartmamış olurum. Sahanın her yerinde müsbet kramponlar basarak zor anlar yaşayan F.Bahçe'yi ayakta tutmaya çalıştı ve bu galibiyetle de anasının ak sütü gibi helalinden en büyük pay sahibi oldu.