İstanbul Yazıları

Güncelleme Tarihi:

İstanbul Yazıları
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 30, 2000 00:00

Haberin Devamı

Bizans'ın ölümü

BİZANS İmparatorluğu'nun kurumları canlandırılamazdı.

Belki de yaşlılıktan ve çürümeden dolayı ölmüşlerdi; tıpkı, son oluşmuş dalları hala yaprak veren, ama orta yeri boşalmış, bu yüzden sert bir rüzgar gelip çarpınca devrilen yaşlı ağaç kütüğü gibi.

Fırtına zamanında yaşamakta olan Rum tarihçilerinden hiçbiri, nasıl oldu da bu ağacın içi böyle çürüdü gitti sorusunu sormadı. Onları şaşkına çeviren ve ilgilendiren şey Tanrı'nın niçin böyle yellerin esmesine izin verdiği sorusuydu.

Çağdaşımız tarihçiler Bizans İmparatorluğu nasıl olsa 16. yüzyılda yeni ülkelerin ve yeni ticaret yollarının bulunmasını izleyen, dünyadaki ekonomik ve ticari denge değişimi yüzünden mutlaka yıkılacaktı demeye eğilimlidir.

Kostantinopolis'in dünya ticaretinin merkezlerinden biri olarak yerini yitireceği doğru olabilir. Ama zaten bu rolünü 1453'ün çok öncesinde İtalyan Cumhuriyetleri'ne kaptırmış bulunuyordu; Osmanlılar da, dünya pazarlarından mal getirmeye pek fazla bel bağlamadan, aynı yerde, kendilerine özgü cihan imparatorluklarını başarı ile merkezileştirdiler.

(...) Bizanslı düşüncesinde bir tevekkül damarı vardı. İsa dünyaya ikinci kez gelesiye dek dünyalarının dayanamayacağını, imparatorluklarının Cennetteki Krallığın bir solgun yansıması bile olmadığını, tek sürekliliğin, tek güvencenin ve tek kesin mutluluğun bu gözyaşı selinin ötesinde, gerçek Krallıkta olduğunu sezmişlerdi.

Son, 1453'te geldiğinde, ona hazırdılar. Daha önce gelmemesi şaşırtıcıydı. Belki de o sıra gelmesi iyi oldu.

Bizans'ın Son Yüzyılları (1261 - 1453)

Tarih Vakfı Yurt Yayınları, 1999, çev. Bilge Umar

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!