Güncelleme Tarihi:
Organizasyon ve teknolojide rakipsiz
Tokyo
Avantajları
Tecrübe
* Uluslararası spor organizasyonları konusunda son derece büyük bir tecrübeye sahip. Tokyo daha önce 1964 Olimpiyatları’na evsahipliği yaptı. Japonya ise iki kez de kış olimpiyatları düzenledi. 2000 yılından bu yana ise Japonya futbolda dünya kupasına, basketbol, voleybol ve atletizmde dünya şampiyonalarına evsahipliği yaptı. Kısacası bu çapta bir organizasyon düzenlemede sıkıntıları yok.
Altyapı
* Tokyo 35 milyon nüfusuyla dünyanın en büyük şehri. Buna karşılık dünyanın en iyi ulaşım ağlarından birine sahip. 2020 öncesi bu alana büyük bir yatırım yapmayacaklar. Ancak, Amerikalı gazeteciler bu tavrı biraz fazla özgüvenli bulup sorguladı. Aynı şekilde olimpik tesislerin önemli bir kısmı zaten inşa edilmiş durumda. Eski olimpiyat stadını yenileme projesi de yolda.
Tesislerin yakınlığı
Tokyo adaylık komitesinin özellikle üzerinde durduğu bir konu: Tokyo ev sahibi seçilirse olimpiyat tesislerinin dörtte üçü 8 km çapındaki bir bölgede yer alacak. Tokyo limanını da içeren bu bölgedeki tesislerin ve olimpiyat köyünün birbirine yakınlığa hem seyirciler hem sporcular hem de medya için ulaşım kolaylığı getirecek.
Dezavantajları
Asya’daki gerginlik
* Japonya’nın Asya’daki komşularıyla yaşadığı gerginlik bir endişe konusu. Basın toplantılarında bu yöndeki sorular geçiştirilse de Çin ve Rusya’yla Pasifik’teki adalar üzerindeki itilaf sürüyor. Bir çatışma ihtimali bile IOC üyelerinin gözünü korkutabilir.
Toplumsal heyecan
* Doğru geçen yıl Londra Olimpiyatları dönüşünde şampiyon sporcuları Tokya sokaklarında 500 bin kişi karşılamıştı. Ama karşılama başka milyar dolarlar harcayıp olmipiyat düzenlemek başka. Son yoklamalar Tokyo’da ve ülke genelinde desteğin arttğını, hatta yüzde 70’e kadar çıktığını gösterse de kimse bu rakamlardna emin değil. Olimpiyatları yakından izleyen Amerikalı gazeteci Ed Hula da Tokyo’nun Olimpiyatlara heyecan açısıdan ne gibi bir yenilik katabileceğini sorguladı.
Vergiler nereye gidecek
Japonya dünyanın üçüncü büyük ekonomisi olabilir ama bu ülkede harcanan en ufak miktar bile değerli. Özellikle olimpiyat için harcanacak yaklaşık 7.5 milyar dolara dair Tokyoluların kafasında bir soru işareti var. Bazı gazeteciler Adaylık komitesini bu yönde sorularla sıkıştırdı ama çok tahmin edici yanıtlar alamadı. Komitenin iddiası ise şu: Tokyo evsahibi olursa ekonomiye 30 milyar dolarlık kaynak sağlayacak.
Yükselen ekonomi ve ilk evsahipliği
İSTANBUL
Avantajları
Ekonomi
Tokyo’da Japonların ağzından en sık duyduğumuz cümleydi: Türkiye’nin ekonomisi çok iyi. Geçen 10 yılda GSYİH’nin istikrarlı biçimde büyümesi ve özellikle durgunluktan bir türlü çıkamayan Avrupa ülkelelerinin tersi bir tablo çizmesi Japonları etkilemişe benziyor. Bu sayede olimpiyatlar için gerekli bütçeyi oluşturmanın ülkenin sırtına ek yük getirmeyeceği tahmin ediliyok.
Hükümet ve iş dünyasının desteği
Baştü başbakan Erdoğan olmak üzere hükümetin desteği var. Gençlik ve Spor Bakanlığı olimpiyata seyirci ve sporcu yetiştirmek üzere kolları sıvamış durumda. Bunun yanı sıra Türkiye’nin en büyük şirketleri ve holdingleri de destek sözü verdi. Zaten THY’nin son dönemdeki sponsorluklarını yakından takip eden Japon gazetecilerin de tespiti şöyleydi: Türkiye’de çok zengin şirketler var, spora da çok para ayırıyorlar. Maddi konularda sıkıntı çekmezsiniz.
İlkleri biraraya getirecek
Londra, Paris, Tokyo veya bir ABD şehri... Bunların hepsi daha önce olimpiyat düzenlemiş, son dönemde de tekrar adaylığını koyan şehirler. Buna karşılık İstanbul daha önceki adaylıklakına karşın bir türlü evsahipliği yapamadı. Eğer bu kez yapabilirse Atina’dan Seul’e uzanan bir coğrafyada bunu başaran ilk şehir olacak. Ayrıca olimpiyat düzenleyen ilk Müslüman ağırlıklı ülke olmayı da başaracak.
Dezavantajları
Trafik
İstanbul’la ilgili ilk sorulardan biri bu: Trafiğiniz çok fenaymış. Bunun için ne yapacaksınız? Kısacası şehrin trafik sıkışıklıkları dünyada nam salmış durumda. Ancak halen inşası süren projeler tamamlandığında en azından yolcu taşıma konusunda çözümler sağlanmış olacak.
Deprem
İstanbul’a dair sık sorulan sorulardan biriydi. Şehirde deprem riskinin bulunup bulunmadığını, İstanbulluların deprem korkusu çekip çekmediklerinei özellikle Japon gazeteciler merak etti. Tam da aynı günlerde bir Japon bilim adamının olası İstanbul depremi üzerine yaptığı yorumlar da bu konunun gündemde tutulacağının bir göstergesi.
2020’nin evsahibi nasıl seçilecek
2020 Olimpiyatları ve Paralimpik Oyunları’nın ev sahibi seçim süreci geçen yıl başladı. Mayıs ayında üç şehir, İstanbul, Madrid ve Tokyo finalist adaylar olarak belirlendi. Bu üç şehrin adaylık komiteleri bu yıl 7 Ocak’ta adaylık dosyalarını Uluslararası Olimpiyat Komitesi’ne (IOC) teslim etti. Mart ayında ise Britanyalı Sir Craig Reedie başkanlığındaki IOC değerlendirme komisyonu aday şehirleri geziyor. İlk durak Tokyo’ydu. Komisyon gelecek hafta Madrid’de, iki hafta sonra İstanbul’da olacak. Tespitlerini yaptıktan sonra da temmuz ayında raporunu IOC’ye teslim edecek. IOC üyeleri de bu raporu da hesaba katarak eylül ayında, Arjantin’in başkenit Buenos Aires’te yapılacak IOC genel kurulunda 2020’nin ev sahibini seçecek.
Tokyo’nun yıldızı Türk gazeteciler
IOC Değerlendirme Komitesi’nin Tokyo’daki incelemelerini medya da yakından takip etti. Yüzlerce Japon gazetecinin arasında 120 kadar da yabancı medya mensubu vardı. Ama hiç şüphesiz tüm haftanın yıldızı Türk gazetecilerdi. Tokyo’ya tek bir İspanyol gazeteci bile gelmemesine karşın 20 Türk gazetecinin bulunmasından Japonlar fazlasıyla şaşkındı. Sık sık Türkiye’den kaç gazetecinin geldiğini sorup durdular. İlk şaşkınlığı atlattıktan sonra gazetecisi, televizyoncusu demeç almak için Türk meslektaşlarının peşine düştü. Ülkenin en büyük TV kanalı NHK’nın, Fuji TV’nin yanı sıra 10 milyon tirajlı Yomiuri Shimbun ve 8 milyon tirajlı Asahi Shimbun gazetelerinin farklı departmanlarından muhabirler ve yazarlar yakaladıkları her Türk gazeteciyle röportaj yaptı. Röportajların ana ekseni de “Tokyo’yu nasıl buldunuz?” sorusu üzerinde döndü. Tabii ağzımızı arayıp İstanbul’un güçlü yönlerini de öğrenmek istediler. İstanbul’daki ulaşımı ve deprem riskini merak ettiler. Hele son gün bu röportajların sayısı öyle çoğaldı ki otele dönen otobüsü yakalayabilmek için son soruyu yarıda kesenler bile oldu.