OluÅŸturulma Tarihi: Ocak 12, 2002 00:00
Kar altında kara kara düşünürken imdadıma İstanbul 2002 Dergisi yetişti. Atlas ekibinin hazırladığı ve yılda bir kez yayınlanan derginin bu yılki sayısı Nazım Hikmet'e adanmış. Büyük şairin İstanbul'a olan tutkusu ve özlemi anlatılmış. Ben de derginin sayesinde dünyanın en önemli kentini bir kez daha gezdim, onu bilinmedik yüzlerini gördüm.İstanbul güzelleştirilebilir mi? Veya daha da güzel olması için bir şeyler yapılabilir mi? Tabiî, neden olmasın? Evet, ama bu soruların yanıtını ararken hep büyük projeler, pahalı ve bitmek tükenmek bilmez planlar akla geliyor ve tabiî ki bunlar da uygulanamıyor. Büyük laflar ve büyük projeler, sorumluluğu da büyük ve yüksek yerlere atmamıza yarıyor.Tabiî ki uygun, doğru ve büyük projeler gerekir, ama küçük çabalarla, fırça darbeleriyle de yapılabilecek, üstelik hep beraber, bu şehirde yaşayanların ortak çabalarıyla yapılabilecek şeyler de yok mu?. Atlas İstanbul 2002 Dergisi, bu konuyu tartışmaya açıyor. Dergi 10 fırça darbesi öneriyor ve çeşitli kesimlerden 20 kişiye de kendi önerilerini soruyor.Öneriler ve istekler çeşitli: ‘İstanbul'u bu hale getiren kararların alındığı 1950'lerin öncesine dönmek isterdim... İstanbul seyreltilmeli... Plastik sanatlara evet plastik eşyalara hayır... Herkes eline fırça alsın...’ Bu kadar çeşitli önerinin arasında çok kişinin paylaştığı bir istek var: Dolmabahçe sırtlarında yükselen Gökkafes'in yıkılması.NAZIM'IN İSTANBUL'UDerginin anketine katılıp İstanbul'un güzelleştirilmesi için ilginç öneriler sunanlardan bazıları şunlar: Murat Belge (yazar), İsmet Özel (şair), Ataol Behramoğlu (şair), Arzu Başaran (ressam), Fatma Tülin Öztürk (ressam), İsmail Gülgeç (çizer), Cafer Bozkurt (mimar), Ersen Gürsel (mimar, şehir plancısı), Hasan Kaçan (çizer), Doğan Kuban (mimar), Teoman (şarkıcı), Deniz Pulaş (manken), Orhan Pamuk (yazar)... Eğer bu önerilerin ne olduğunu öğrenmek istiyorsanız bir tane Atlas İstanbul 2002 Dergisi almanız gerekecek.İstanbul 2002 Dergisi, Atlas Dergisi'nin yılda bir çıkardığı özel bir dergi. Önceki yıllarda genellikle bir tema etrafında tasarlanan dergi, bu kez bir konu çeşitliliğiyle okurun karşısında. İstanbul 2002, Türkçenin büyük şairine, bu yıl yüzüncü doğumyılı kutlanan Nazım Hikmet'e adanmış. Nazım, İstanbul hasretini ebedileştiren, gözü, gönlü ve ruhu İstanbul'da ölen şairimiz. Şair Moskova'da son eşi Vera'yı, gelemediği İstanbul'da bir düş gezisine çıkartmış ve onu nasıl gezdireceğini şöyle anlatmıştı: ‘Akşamleyin kıyıya inerdik seninle. Dostlarla bir küçük restoranda otururduk elimizi ağırdan alarak. Midye dolması ısmarlar, sana
balık hazırlamak için kendim girerdim mutfaÄŸa. Balık piÅŸirme iÅŸinde üstüme yoktur!..’ ‘Nazım'ın Ä°stanbul'u’ yazısını yine bir ÅŸair Turgay FiÅŸekçi'nin kaleminden okuyoruz. Bu yazıyı okurken Ä°stanbul'u Nazım'ın gözünden bir baÅŸka türlü göreceksiniz ve onun özlemine ortak olacaksınız.Bahçelievler'de hiç bahçeli ev var mı, kaldı mı? Kaç tane? Ya Bostancı'da bostan? Kozyatağı'nda koz (yani ceviz)...? Süreyya Plajı'nda plaj..? BaÄŸcılar'da baÄŸ..? Dereboyu'nda dere..? Daha pek çok örnek sayılabilir. Bu semtlerin isimleri kalmış yadigár, bu isimleri sahiplenmelerine yol açan özelliklerinden ise eser kalmamış.Bu, aslında, bildiÄŸimiz bir ÅŸey, ama kanıksamışız bu olmayışları. Ama Atlas Ä°stanbul 2002 kanıksamamış. ‘İstanbulmaca’ yazısı, hızlı bir Ä°stanbul turuyla semt isimlerinin nasıl yalan söylediÄŸini, daha doÄŸrusu yalan söyler duruma düştüğünü gösteriyor bize. Size Ä°stanbul'un geçmiÅŸini daha yakından tanıtacak bir yazı.Ä°stanbul 2002'nin çarpıcı konularından biri de bir fotoÄŸraf çalışması: ‘Kriz Manzaraları.’ Fatih Pınar, geçen ÅŸubat ayında finansal kriz patlayınca, krizin nabzının attığı mekánlara odaklamış objektifini ve çarpıcı görüntüler yakalamış. Kriz, asıl olarak, finans dünyasının merkezi ve Türkiye'nin dünyaya açılan kapısı olduÄŸu için Ä°stanbul'un kriziydi. Borsa'dan ev içlerine, Tahtakale'den miting meydanlarına açılan kriz manzaraları... Bu konuda Ä°stanbul'un bir baÅŸka yüzüyle karşılaÅŸacaksınız.KRÄ°Z MANZARALARIBir fotoÄŸraf albümü de Ayk Kökçü'nün siyah beyaz çalışması: ‘Atlar ve Arabalar.’ Büyükada faytonlarının görünmeyen ilginç ve çarpıcı yüzünü gösteriyor.Atlas Ä°stanbul, bu efsanevi ÅŸehrin eski ve yeni çehrelerini, üsluplarını, yaÅŸam biçimlerini anlamaya, deÅŸifre etmeye, göstermeye önem veren bir dergi. Bu sayıda da Ä°stanbul'un yeni eÄŸlence mekánları türkü barları anlama çabası göze çarpıyor. Kırdan kente göç, arabesk, minibüsler, özgün müzik derken ÅŸehir de deÄŸiÅŸti ÅŸehirli de. Ve karşımızda ‘Özgün mekán’. Ä°stanbul'da varolamayışın ve Ä°stanbul'dan kopamayışın ifadesi.Ä°stanbul'un yaÅŸayanların bütün hoyratlığına raÄŸmen, tarihinden ve kültüründen kopamayışının bir ifadesi ise Ãœsküdar. ‘İstanbul'un kapısı: Ãœsküdar’ yazısı iÅŸte bu biricikliÄŸi yansıtıyor.Ä°stanbul 2002'nin iki de eki var. Biri bir Ä°stanbul rehberi; tarihî mekánlar etrafında da gündelik hayatımızı örebileceÄŸimizi ve bunu yapabilme yollarını gösteren bir rehber.Ä°kinci ek ise 1714 tarihinde yapılan bir Ä°stanbul, Marmara ve BoÄŸazlar haritası ile Ä°stanbul gravürü. Duvarınıza asmaya deÄŸer bu harita kat izi olmasın diye özel hazırlanmış bir kutuda okura sunuluyor.EÄŸer Atlas Ä°stanbul 2002'yi tükenmeden alırsanız, bu dergi sayesinde imparatorluklara baÅŸkentlik etmiÅŸ bu kenti daha yakından tanıyacak, bilinmeyen mekánlarında dolaÅŸacak, onu daha da çok seveceksiniz.Â
button