Güncelleme Tarihi:
200 bin okurun bu seçim için oy kullandığını düşünürsek, bu kadar geniş bir katılımın olması oldukça etkileyici.
Okurun habere etkin katılımı, yani gazetecilik başarısı tartışılmaz. Bu anlamda “hurriyet.com.tr” nin sanal ortamda da ne kadar büyük ve gün geçtikçe büyüyen bir güç olduğunu Fatih ÇEKİRGE örneklerle destekleyerek açıklamış.
Benim dikkatimi ise sportif açıdan önemli bulduğum başka bir nokta çekti.
H.Deniz Çekin yazıyor |
Efsane onbir; kalede Rüştü REÇBER, geri dörtlüde Recep ÇETİN, Alpay ÖZALAN, Bülent KORKMAZ ve Hakan ÜNSAL, orta sahada Rıdvan DİLMEN, Oğuz ÇETİN, Sergen YALÇIN, Arda TURAN, ileride ise Tanju ÇOLAK ve Hakan ŞÜKÜR’den oluşuyor.
Kadroda yer alanların ortak paydası nedir diye düşünüyor insan. Hırsları mı? hızları mı? futbol zekaları mı? disiplinleri mi? yetenekleri mi? çalışkanlıkları mı? Hepsinde hepsinden biraz var sanırım. Hepsi de farklı yanlarıyla ön plana çıkmış ve bir şekilde milyonlarca Türk insanını etkilemeyi becermişler. 200 bin katılımlı bir anket hiçbir alanda yabana atılamaz.
O zaman onları “efsane” yapabilecek olan ortak özellik ne?
Cevap çok basit. Hepsinin üç büyüklerde oynamış olması. Tabi ki futbol hayatlarının başlarında, ya da kariyerlerinin sonlarına doğru Anadolu takımlarında oynayanlar var içlerinde. Ya da üç büyük takımın bazılarında veya hepsinde oynayanları. Ama dikkatli düşünürseniz aslında hepsinin ya Beşiktaşlı ya Galatasaraylı ya da Fenerbahçeli kimlikleri ön plandadır.
Yani, benim ülkemde efsane futbolcu olmak istiyorsan yolun İstanbul’dan geçecek bir şekilde. Orada da üç büyüklerden. Yoksa yine sayılmaz.
Peki ya daha sonra? Efsanelerimiz şöhretlerini dünya çapına taşıyabilmişler mi? Yoksa “bölgesel kahraman” olarak mı kalmayı yeğlemişler? Maalesef bu sorunun cevabı çok olumlu değil. Türkiye dışına çıkan bu kahramanlar, kripton gezegenine giden Süperman misali “süper” özellikleri yitirmişler. Rüştü ve Alpay’ın yanı sıra her iki Hakan’ın da yurt dışı maceralarının gurur verici olduğunu söylemek çok mümkün değil.
“Anadolu efsanelerine ne oldu?”, “Ülkenin diğer kısmının yok sayıldığı bir coğrafyada rekabetçi bir başarı olamaz” gibi duygusal konulara ise hiç değinmeyeceğim.
Ülkemizin bir gerçeği var. Futbolcu Anadolu’da yetişse de ancak üç büyüklere gelince “kıymeti anlaşılıyor”. Hedef böyle belirlenip işler de ona göre yönetildiği için kimsenin vizyonunda da dünya çapında bir efsane olmak gibi bir amaç bulunmuyor.
Bulunmuyor-du desek daha iyi olur sanırım. Başta bu efsanenin 11’inde yer alan Arda olmak üzere bu düzenin değişeceğini düşünüyorum. Daha doğrusu buna inanmak istiyorum, ümit ediyorum.
Bu ülkedeki futbol sevgisi bunu fazlasıyla hak ediyor.