İstanbul’da, Anadolu’nun 9 bin yıllık uygarlığına yolculuk

Güncelleme Tarihi:

İstanbul’da, Anadolu’nun 9 bin yıllık uygarlığına yolculuk
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 01, 2006 00:00

9 bin yıl önce Anadolu’da kurdukları uygarlıkla dünyanın ilgisini üzerine çeken Çatalhöyüklü insanların yarattıkları kültür, İstanbul’da Galatasaray Yapı Kredi Kültür Vedat Nedim tör salonlarında sergileniyor.

Tarihteki en eski yerleşim birimlerden Çatalhöyük, 9.000 yıl önce 13 hektar genişliğinde ve 8.000 nüfuslu bir şehirdi. Çok yüksek sayıda ve çeşitte sanat eserinin bulunması, Çatalhöyük’te yapılan kazıların en ilginç sonucu olarak göze çarpıyor.

Avlanan ve vahşi hayvanları kızdıran insanlar, "Ana Tanrıça" heykelleri, başsız cesetleri gagalayan akbaba imgeleri, duvarlarda dikey sıra halinde boğa başları, karşılıklı kabartma leopar heykelleri ve volkanın patladığı bir şehrin duvar resmi bu eserlerden bir kısmını oluşturuyor.

Daha önce bu kadar ilkel ve aynı zamanda da gelişmiş bir uygarlık kalıntısı bulunmamıştı. Çatalhöyük kazıları, sadece Mezapotamya ve Levant’ta değil, İç Anadolu’da da karmaşık tarımsal toplumların varlığını sürdürdüğünü ve uygarlığın doğduğunu ortaya çıkardı. Çatalhöyük Araştırma Projesi, "sakladığı" değerli bilgiler nedeniyle dünya arkeolojisinde
/images/100/0x0/55ea5d7cf018fbb8f87b2efb
önemli bir yere sahip.

Çatalhöyük’ü üne kavuşturan Melleart’tan sonra, yeni kazı çalışmaları 1993 yılında Stanford Üniversitesi Arkeoloji Profesörü Ian Hodder yönetiminde başlatıldı. O tarihte Kültür Bakanlığı ve Ankara’daki İngiliz Arkeoloji Enstitüsü 3 hedef belirledi.

Birincisi arkeoloji bilimin en yeni tekniklerini kullanarak alana ve sanat eserlerine ışık tutmak. İkincisi erozyonu durdurmanın, binaları, duvar sıvalarını, kabartma ve resimleri muhafaza etmenin yollarını bulmak. Üçüncüsü ise Çatalhöyük’ü turizm açısından cazibe merkezi yapmak.

Yeni keşifler

23 ülkeden 800 bilim adamının katılımıyla toplam 36 ay kazı yapılan 13 yıllık araştırma döneminde, 100’ü aşkın ev, 500 den fazla heykelcik ve pek çok duvar resmi bulundu.

1999 yılındaki çalışmalarda ilk defa MÖ 7.400 yılından bu yana bölgede insanların yaşadığı ortaya çıkarıldı.

Kuzey alanda yapılan çalışmalar höyüğün tamamının, Mellaart’in keşfettiği gibi inceden inceye inşa edilmiş binalardan oluştuğunu gösterdi. Sembolik ve ritüel süslemelerle zenginleştirilmiş binalar, bölgeyi daha da olağanüstü kıldı.

Höyüğün üst bölümünde MÖ 6.200 yılından kalma binalar keşfedildi. Çatalhöyük’ün içindeki eski nehrin diğer tarafında yer alan Kalkolitik Çağa (Bakır Devri) ait tepede yapılan kazılar, Çatalhöyük halkının buraya, asıl alanı oluşturan neolitik tepeyi terk ettikten sonra yerleştiğini ortaya çıkardı.
/images/100/0x0/55ea5d7cf018fbb8f87b2efd

Çarpıcı sonuçlar

Dünyanın dört tarafından bilim adamları, kazı bulguları üzerinde en modern arkeolojik teknikleri kullanarak yaptıkları analizlerde çarpıcı sonuçlara ulaştı.

Mellaart’ın keşfettiği binalar, sadece ritüel tapınaklar ve mezarlıklardan ibaret değildi. Bu binalar aynı zamanda insanların evleriydi. Bölgede yaşayan insanlar, günlük işlerini, atalarının mezarlarından birkaç santimetre uzakta sürdürüyorlardı.

Analizler, dönem insanlarının sığırlarını evcilleştirmediğini, bataklıkta yaşadığını, ürünlerini bölgeden 10 kilometre uzağa ektiklerini, Nil Nehri’nden sepet ve Kapadokya’dan doğal cam ithal ettiklerini, ateş dumanını içinde tutan odalarda yaşadıklarından yaşlandıklarında ciğerlerinin karbonla dolduğunu, ölülerin akbabalar tarafından yenilmeden gömüldüğünü, kadın ve erkeklerin eşit yaşam sürdüğünü, yapılan sanat eserlerinin bir kısmının atalarının korunmasına adandığını ve başka birçok olayı gösteriyordu.

Derlenen zengin bilgiler toplandı ve www.catalhoyuk.com adresindeki internet sitesi üzerinden kullanıma sunuldu.

Duvarlar korunuyor

Bölgedeki binaları ve duvar boyalarını korumak için Pensilvanya, Londra ve Cardiff üniversitelerinin oluşturduğu büyük bir ekibin önderliğinde muhafaza laboratuvarları kuruldu. koruma grubu, öncelikle çamurdan yapılan Çatalhöyük evlerinin üstleri örtülü olduğu sürece sabit kalıp kaymamasını sağlayacak bir yöntem buldu.

Ekip daha sonra duvar boyalarının korunmasını sağlayacak kimyasal yöntemler keşfetti. Ayrıca, duvarları ve resimleri müzelere taşıyabilecek makineler tasarladı. Bu yöntemler sayesinde korunan ve taşınan bazı duvar resimleri halen Konya Müzesi’nde sergileniyor.

Çatalhöyük ekibi bölgeyi yerli ve yabancı ziyaretçilerin ilgisini çekecek bir alana dönüştürmek için oluşturulan "Kazı Alanı Yönetim Planı", Avrupa Birliği’nden alınan fon ve Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın desteğiyle geliştirildi.

Kazı bölgesinde bir Ziyaretçi Merkezi kuruldu. Turistlerin ziyaret etmesi için tipik bir Çatalhöyük evi yapıldı. Tepenin kuzeyinde yer alan ve en iyi durumda olan bir binanın üstüne koruyucu örtü inşa edilerek turistlerin ziyaretine açıldı.

Turizme açıldı

Son olarak da Atölye Mimarlık tarafindan, bölgenin güneyi için 25 metreye 50 metrelik bir örtü tasarlandı ve 9.000 yıllık şehirdeki yaklaşık 20 bina da böylece ziyarete açıldı.
/images/100/0x0/55ea5d7cf018fbb8f87b2eff

Çatalhöyük’teki kazıların 15 yıl daha devam etmesi ve bölgenin bir araştırma, eğitim ve turizm merkezi haline getirilmesi hedefleniyor. Yakın dönem planları arasında Ziyaretçi Merkezi ve laboratuvarların genişletilmesi yer alıyor.

Araştırma çalışmalarının yeni kazı alanlarıyla genişletilmesi ve yeni koruyucu örtülerle 40 evin daha ziyarete açılması amaçlanıyor. Ayrıca, çeşitli yaş grupları için Çatalhöyük’te yaz kursları düzenlenmesi planlanıyor.

Sergiye gidin

Yapı Kredi’de açılan sergi salonlarında çatalhöyük evlerinin dıştan görünüşü, kerpiç duvarlar, saz, ahşap ve topraktan yapılan damları ile birbirine bağlanmış kapısız ve penceresiz evler var. Evlere, dama açılan tavan percerelerinden ahşap merdivenlerle girilip çıkılıyor. Komşu evlerin damlarından sekerek iç taraftaki evlere gidiliyor. İzleyiciler evlerin damlarına çıkabiliyor..

Müze salonlarında gerçekleştirilen tıpkıyapımlar için ustalar öblge malzemelerini kullandı. Yörede taş olmadığı için o zamanki Anadolu insanları herşeyi topraktan yapmak zorundaydılar.

Sergi salonlarında ev yaşamı ile ilgili arkeolojik eserler sergileniyor. Standlarda yaşam araçları ve biçimlerini görebiliyorsunuz. Fırın, ocak, kil toplar, sepetler mutfak araçları, keski, av ve savunma araçları, biçak yapımında kullanılan obsidiyen, yani volkan camı ve bütün bunlarla ilgili bilgileri ediniyorsunuz.

Sanat ve tören

Evlerde yiyecek depolama saklama araç gereçlerini görüyorsunuz. Çatalhöyüklüler yiyeceklerini toprak kaplarda toprağa gömer, kurutulmuş sebze ve meyveleri ise duvara asarlardı.

Serginin sanat ve törenlerle ilgili bölümü de çok zengin ve ilginç. Av sahnesini canlandıran büyük duvar resminin tıpkı yapımı burada. Ayı tanrıça, boğa başları, boğa boynuzlarından yapılma seki, leopar rölyefyleri, ziyaretçilere Çatalhöyük evlerinin iç görüntülerini v eyaşamını yansıtıyor.

Özgün eserleri ise camlı bölelerde vitrinlerde seyrediyorsunuz.

Ölü gömme geleneklerinin anlatılıdğı ve gösterildiği alandabüyük akbabalı duvar resmi uygulaması yapıldı. Burada boncuklu bebek iskeletini görüyorsunuz. Bu iskelet sergnini ö

En önemli eserlerinden biri. Orijinal eserler dört bölümde sergileniyor.

Sonra bir Çatalhöyük evine giriyorsunuz. İçeride yaşam araç gereçlerini, inşaat tekniklerini izliyorsunuz.. sergilemede ana amaçlardan biri de ziyaretçileri 9 bin yıl önce neolitik yaşamın atmosferi içinde yaşatmak.

Müzede bir de çocuklar için oyun eğitim atölyesi de var. Çocuklar burada üretiyor ve ürettikleri de sergileniyor. Çatalhöyük’de ele geçirilen damğalar-mühürlerden benzerleri yapıldı ve ziyaretçilerin kullanımına sunuldu.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!