Oluşturulma Tarihi: Ocak 27, 2002 00:15
Yeni bir görüşe göre ırk kavramı toplumsal ve siyasal nedenlerle uyduruldu.. Siyah ve beyaz ırk kategorileri biyolojik olarak yok.
Uzmanlara göre Amerikalıların ırk saplantısı, en azından tıp alanında geçerli değil. İnsan genomundaki kimyasal şifrenin bir bölümünü çözen Celera Genomics’in başkanı J. Craig Venter, ‘Ünlü bilim insanları ve doktorların bile ırklara göre düşündüğünü görmek rahatsız edici,’ diyor.
Arizona Eyalet Üniversitesi’nde evrim biyoloğu ve Afrikalı Amerikalı Araştırmaları profesörü Dr. Joseph L. Graves Jr., yeni kitabı The Emperor's New Clothes: Biological Theories of Race at the Millennium’da (İmparatorun Yeni Giysileri: 2000 Yılında Biyolojik Irk Kuramları; Rutgers University Press) ırk diye bir şey olmadığını, ırk kavramının toplumsal ve siyasal nedenlerle uydurulduğunu ve ırksız bir dünyanın çok daha iyi olacağını söyledi.
Irkçılığın, insanların genetik olarak ırklara ayrılabileceği düşüncesinden kaynaklandığını ileri süren Dr. Graves, New York City’de Gen Medya Forumu’nun düzenlediği panelde, genler, ırk ve sağlık konusunu ele alan bir konuşma yaptı ve soruları yanıtladı. N.Y. Times’da yayımlanan söyleşi şöyle:
Sizi ırk ve genetik araştırmalarına yönelten ne oldu?
- Zeka testlerine dayanarak, siyahlarla beyazların zeka düzeyleri arasındaki farklılıkların genetik olduğunu ileri süren The Bell Curve (Bell Eğrisi) adlı kitabın başarısı başlangıç oldu. İnsanları ‘siyah’ ve ‘beyaz’ diye ayrı ırk kategorileri içinde toplaması, kitabın en olumsuz yanıydı. İnsanın genetik çeşitliliğine ve ABD’de Avrupalı ve Afrikalı insanların ortak genlerine ilişkin bilgilerimiz, böyle basit kategorilerin savunulamayacağını gösteriyor.
Siyah ve beyaz gibi ırk kategorilerinin olmadığını mı söylüyorsunuz?
- Biyolojik olarak yok. İnsan genlerinin çok küçük bir yüzdesi, 30,000-40,000 gen arasından yalnızca altı gen, derinin rengini belirliyor.
Altı tane de olsa, bu genler insanları ırklara ayırmıyor mu?
- Biyologların ırk teriminden anladıkları, sıradan insanların ya da genel olarak toplumun anladığından farklı. Biyolojik ırk tanımı iki temele dayanır: Birincisi, farklı bir ırk, öteki topluluklarla karşılaştırıldığında önemli genetik farklılıklar taşıyan bir topluluktur ve neredeyse bir alt tür olarak görülebilir. Bir alt tür ise, yeni bir türe dönüşmek üzere olan bir topluluktur. İkincisi, bir ırkın geldiği soy, öteki soylardan oldukça farklıdır.
Farklılıklar
Çoğu insanın ırk olarak nitelediği farklı insan grupları farklı alttürler ve bu nedenle de farklı ırklar değil mi?
- Birbirimizden anatomik olarak farklı olsak bile, insanlar arasında alttürler yok. Gerçekte bir insan topluluğu arasındaki genetik ayrılıklar, farklı topluluklar arasındaki ayrılıklardan daha fazla. Sözgelimi, insan grupları arasındaki gen farklılığı yüzde 3 ya da 7 oranındayken, meyve sineği alttürlerinde bu oran yüzde 20. Bir karşılaştırma bile yapılamaz.
Soy farkına gelince, tarih boyunca ırklar arasında çok fazla gen karışımı oldu.
Afrika’nın güneyindeki Afrikalılar yalnızca kendi aralarında, Avrupalılar da kendi aralarında evlenseler, saf soylar gelişebilirdi. Ama özellikle Amerika’da böyle olmadı. Ama tarihimizde köleleri mal olarak gören bir dönem olduğundan, bir damla siyah kanının bile o kişiyi siyah yaptığı ‘düşük soy kuralı’na göre insanları siyah olarak sınıflandırıyoruz. Gerçekte bu kuralı haklı gösterecek bir biyolojik temel yok.
Kültürel ve toplumsal tanımıyla ırklar arasında sağlık açısından farklılıklar yok mu, sözgelimi orak hücreli kansızlık hastalığı siyahlarda beyazlardan daha çok görülmüyor mu?
- Yaygın inancın tersine orak hücreli kansızlık hastalığı siyahlara özgü bir hastalık değil. Bu hastalığı yapan gen, insanı sıtmaya karşı korur, bu nedenle sıtma hastalığının görüldüğü her yerde, ortaya çıkar. Köleler bize Batı Afrika’dan geldiği için Amerika’da bunu siyah hastalığı sanıyoruz.
İlaçlar ve etkisi
The New England Journal of Medicine’de yayımlanan ve kalp ilaçlarının siyahlarla beyazlar üzerinde farklı etkiler yaptığını ileri süren ırk temelli araştırmalara da karşısınız o zaman?
- Bugünkü eczacılık bilgimizle, bir ilacın farklı genetik özellikler taşıyan insanları farklı etkileyebileceğini söyleyebiliriz. Ama ilaçların etkisini belirleyen genler, toplumsal ırk tanımına göre farklılık göstermez.
Hangi genlerin nasıl bir etki yaptığını ortaya koyacak bir araştırma daha büyük bir önem taşıyor.
Tansiyon ilacı Enalapril beyazlar üzerinde daha etkili oluyor. Bunu nasıl açıklarsınız?
-Bu araştırmada dikkate alınmayan başka değişkenler de var bence. Bu farklılığa yol açan fiziksel neden, genetik değil, bence yine toplumsal ırk anlayışından kaynaklanıyor.
Sözgelimi, stres olabilir. Araştırma stres düzeyi aynı olan siyahlarla beyazlar arasında gerçekleştirildi ama burada stres kaynağı olarak yalnızca mali durum dikkate alındı.
Oysa bu ülkedeki siyahlar, ırkçılık yüzünden daha farklı stres türleri de yaşıyor. Araştırmanın dikkate almadığı bir etken de beslenme. Afrikalı Amerikalılarla Avrupalı Amerikalılar aynı biçimde beslenmiyor, bu nedenle ilacın etkili olmadığını söylemeden önce bunu da araştırmak gerekir.
Siyahlar arasında yüksek tansiyonun daha fazla görülmesi genetik olarak açıklanamaz mı?
- Yüksek tansiyonla ilişkili bir gen var, ama genetik çeşitlilik ve çevre farklılığının birlikte nasıl bir rol oynayıp yüksek tansiyona yol açtığını bilmiyoruz. Yüksek tansiyon riskini artıran gen, Nijeryalılarda Afrikalı Amerikalılardan daha fazla görülüyor. Ama Chicago’da yaşayan Afrikalı Amerikalılar, Nijeryalılar’dan 2,5 kat daha fazla yüksek tansiyonla karşılaşıyor, oysa genlere bakarsak tersini düşünmek gerekir.
Bir evrim biyoloğuna göre, farklı bir ırk, önemli genetik farklılıklar taşıyan bir topluluk, neredeyse bir alt tür... Oysa derinin rengini 40 bin genden sadece 6 gen belirliyor.