Oluşturulma Tarihi: Ocak 27, 2002 00:15
Yaşama duygusunu körelten baskıcı aile, sosyal çekiniklik, karşılıksız aşk gibi durumlar daha kolay ve daha çok intihar nedeni olabiliyor. Çünkü onlar daha kırılganlar, özgüvenleri yetersiz, örselenmeye ve engellenmeye tahammülleri çok daha düşük, stresle başa çıkmakta zorlanıyorlar...
İntihar, yani canına kıyma veya kıymaya kalkışma eylemi, ülke gündeminden hiç düşmeyen bir konumuz. Şimdi Lara'nın kendini öldürmesiyle intihar olayını tartışıyoruz ve Lara'nın intiharına giden gizemli yol ve ilişkilerin nedenlerini anlamaya çalışıyoruz.
Ne rol oynadı?
Neden intihar etti?
İçe kapanıklığı ve ailesinin baskısı mı temel etken?
FRP (Fantasy Role Playing -Fantezi Rol Oyunu) gençleri intihara mı sürüklüyor?
Yoksa satanistler mi?
Sosyal ilişkiler
Tabii, aslında Lara'nın kişiliğinde, toplumsal ve sosyal ilişkiler yumağını, aile-çocuk ilişkilerini, çocuk-çevre-toplum ilişkilerini, gençlerle toplumsal sistem ilişkilerini tartışıyoruz.
Doğrusuyla ve yanlışıyla.
Mesele bütün Lara'lar, yani bizim çocuklarımız.
Mesele, sadece Lara'lar da değil.
Kendini çatıdan atmaya kalkışan işsizler, köprüden atlamaya kalkışan sevgilisinin ihanetine uğramış veya terkedilmiş bir aşık...
Ve Batmanlı, Urfalı genç kızlar... Sahi Güneydoğulu genç kızlarımızı unuttuk mu? Büyük aile ve toplumsal baskı karşısında bunalan ve kişisel tercih ve isteklerini gerçekleştirme olanağı bulamayarak tek çıkış yolu olarak canına kıymayı seçen genç kızlarımızı?
İntihar tablosuna baktığımızda, en gencinden oldukça ileri yaşlara kadar uzanan hemen her yaşta insanı kapsadığını görüyoruz, özkıyım olayının. Tabii, bunlar arasında, intihara yatkın ciddi ruhsal bozukluğu olanlar da var, çıkış yolu bulamayarak, bütün düşüncesini intihar noktasında donduran ama aslında çevre ilişkilerinde küçük bir değişmeyle bu ruhsal konumdan kolaylıkla çıkabilecek çok sağlıklı insanlarımız da.
Nedenlerine bakıldığında, intiharın çok yönlü, çok nedenli bir olay olduğunu görüyoruz.
Ayrıca intihar, oldukça yaygın olan ciddi bir "hastalık" !... ABD'de ölüm nedenleri arasında 8. sırada. Yani epidemiyolojik yönü var.
Aile baskısı
Gençlerin intiharlarında, eğer bazı ciddi ruhsal hastalıklarla ilişkilendirilmediği sürece, temel nedenleri nedir? Psikiyatri profesörü Kerem Doksat'a göre, "en çok, arkadaşlarınca dışlanma, damgalanma ve prestij kaybı" sebep oluyor intihara. Ve "Aile içi huzursuzluklar, baskılar, fiziksel ve/veya cinsel istismar, ebeveynler tarafından aşağılayıcı veya fiziksel acı verici dayak gibi cezaların verilmesi" gibi durumların da gençleri intihar düşüncesine sürükleyebileceğine işaret ediyor. Lara'nın İnternet üzerinden arkadaşlarıyla yaptığı ICQ haberleşmelerinde aile içi baskılardan bunalmış ve çıkış yollarını kapanmış hisseden bir genç kız tablosu ortaya çıkıyor. Çevresiyle ilişkilerini kesmeye, eve kapanmaya zorlanan ve bu amaçla telefonu bile elinden alınan bir genç.
Çocuklarımız, istiyoruz ki, "bizim gibi" olsun. Onları biz kalıba dökeceğiz, biz biçimleyeceğiz, ne pahasına olursa olsun dersini çalışacak ve okulunu bitirecek. İsetemediğimiz arkadaşlarıyla kesinlikle ilişikilerini kesecek.
Genç kızlar ağırlıkta
Sosyal Psikolog Doç. Dr. Üstün Öngel, "iki farklı kültürel/sosyal yapının içinde ortaya çıkan ve farklı dinamiklere dayanan olgular" gibi duruyor olsa da, Batman'da yaşananlarla İstanbul'da yaşananlar arasında büyük benzerlikler görüyor ve intihara kalkışanların Batman'da da İstanbul'da da genç "kızlar" olduğuna işaret ediyor: "İçerikte birtakım farklılıklar olsa da, iki yerde de bu genç kızlar yüksek düzeyde aile ve yakın çevre baskısı altındalar".
Doç. Dr. M.Emin Ceylan da, aslında gençlik intiharlarında, FRP ve satanist ilişkilerin etkileri gibi tamamen dışsal olayları aramak yerine, öncelikle aile içine bakmayı tercih ediyor ve benzer düşünceleri paylaşıyor. Yaşama duygusunun "körelmesine neden olan sosyal çekiniklik, baskıcı aile, karşılıksız aşk gibi durumlar daha kolay intihar nedeni olabilmektedir". Çünkü "bu durumlarda genç yeterince egosunu güçlendirememekte, kendisiyle dış dünya arasına kesin sınırlar çekememekte, dış dünyada olup bitenler kolayca onun sınırları içine gelip oturabilmektedir".
Özgüven eksikliği
Kerem Doksat "Bazı yapısal özelliklerin, çekinik, (içe kapanık) ve çevre ilişkilerinde mutsuzlukları ön planda olanlar arasında intihar oranı daha yüksek, çünkü daha kırılganlar. Özgüvenleri záten yetersiz olduğu için, örselenmeye ve engellenmeye tahammülleri çok daha düşüktür, stresle başa çıkmakta zorlanıyorlar" diyor.
Peki neden intiharı ön plana alıyorlar: M. Emin Ceylan'a göre bunun nedeni, "gençlerde henüz kendilik duygusunun yeterince gelişmemesi".
‘Eğer ruhsal bir bozukluk yoksa, intihar sıklıkla anne ve/veya babayı cezalandırma amacına dönüktür. Kendi kıymetini anlamamış anne ve babaya kendini yok ederek dramatik ve kesin biçimde bu kıymetini ispatlamış ve onları kendisinden yoksun birakarak cezalandırmış olur". Peki neden? "Çünkü gençler için yaşamın anlamı henüz olgunlaşmamıştır ve bu anlam henüz anne baba veya sevgilinin kendilerine verdiği değerle eş tutulacak hamlıktadır".
Kerem Doksat'a göre, "hem depresif ruh háli hem de manik hızlılık ve öfkelilik iç içe, demoralizasyon, son senelerde artarak madde kullanımı sonrası yaşanan kaygı ve psitik durumlar" hızla intiharı gündeme getirebiliyor. Ve "toplumumuzun büyük bir ekseriyeti gençlerin sorunlarını bırakınız ciddiye almamayı, dinlemiyorlar bile!"
Suç ve sorumluluk
Bakın en önemli bir noktaya geldik: Gençleri dinlemek, anlamak ve onlarla ilişki kurabilmeyi başarmak. Yani sorumluluk üstlenmek. Hem aile olarak hem de toplum olarak.
Oysa, sosyal psikolog Üstün Öngel'e göre kimse sorumluluk üstlenmek istemiyor, sorumluluklar ve hatalar üzerinde durmuyoruz, varsa yoksa "suçlu" arıyoruz. Suç deyince de herkes doğal bir refleks olarak savunmaya geçiyor. Oysa hatalardan ve sorumluluklardan söz etmemiz gerek. Ve özellikle Lara olayından sırasıyla
anne-babaları,
okul (başta Rehberlik Servisi) ve Milli Eğitim Müdürlüklerini sorumlu tutuyor.
"Anne-babaların bilhassa kız çocuklarına uyguladıkları baskılar çok yoğun. Bu baskılar karşısında, gençler sıkıntılarını aktaracakları "ifade kanalları" bulamadığında, içedönük bir dünyada sıkışıp kalıyorlar" diyor.
Tabii, sosyal ve yakın ilişki kurmak ve anlama çabasında olmak yerine sıklıkla psikiyatriste götürmek ve ilaç almak, gençlerin sorununu çözmüyor.
Kerem Doksat, "Aile içi iletişim ve gençlere söz hakkı tanınması hususlarında topyekûn medya eğitimine girişmek, halkın ruhsal sorunlar hakkında doğru ve düzeyli şekilde bilgilendirilmesi ve bilinçlendirilmesi için birlikte hareket etmek... Her ne kadar ütopik görünüyorsa da, bunlar aslında mümkün ve basit şeyler" diyor.
Peki bunalım işaretlerine yeterince ilgi gösteriyor mu aile?
Ailelerin çocuklarında özellikle depresyon ataklarını gözden kaçırdığına dikkat çekiyor M. Emin Ceylan. "Büyük depresyonlar ciddiye alınıp genç kişi tedaviye yönlendiriliyor bazen. Ancak kısa depresif ataklar, daha çok kavgacılık, tatminsizlik ve ilgisizlikle gidip kısa sürdüğü için ailelerce dikkate alınmaz; halbuki bu ataklar çok sık tekrarlar ve atak sırasında intihar girişimi sık görülür".
Gençlik intiharlarının en sık nedeni depresyondur (%70);
Daha sonra alkol madde kullanımları (%10-15) gelir.
Diğerleri ise yardımsızık ve çaresizlik duygularıyla kişilik problemleri;
En sık görülen kişilik problemi tam bir boşluk duygusuyla giden kişilik yapısı.
Emin Ceylan bunları zeki kişiler olarak görüyor ve genellikle ve yasamdaki hiç birşeyin onları tatmin etmediğini, içe kapanık oldukları ve güçlü sosyal destek elde edemedikleri için intihara yakın durduklarına işaret ediyor.
Payları yüksek
Toplam intihar olaylarında gençlerin payı oldukça yüksek. Bir görüşe göre gençler en yüksek grubu oluşturuyor. Başka bir görüşe göre ikinci sıradalar. Normal kişilerde görülen bütün intiharların yaklaşık üçte birinin gençlik intiharı olduğunu söylüyor Emin Ceylan. "İntihar girişimi kadınlarda sık, fakat intihardan ölüm ise erkeklerde çok. Bir defa intihar girişiminde bulunanlarin ikinci kez intihara kalkışmaları normale göre yaklaşık yüz kat yüksektir ve % 3 oranında"
Toplumun gençlerin intihar konusundaki tutumunu eleştiriyor, pisikiyatrist ve psikologlar. Hatta bazen özendirici bile buluyorlar. Kerem Doksat "Maalesef büyük medya (yazılısı da, görseli de) sırf reyting uğruna konunun cılkını çıkartıp, kaş yapayım derken göz çıkartıyor. Bal gibi özendirici, teşvik edici oluyorlar" görüşünde.
Ne yapmalı?
Bu konuda Emin Ceylan'ın önerileri arasında şunlar var:
Aileler intihar fikrinden bahseden genci mutlaka ciddiye almalı, intihar ederek ölmüş her genç, bunu daha önce bir kere mutlaka söylemiştir.
Çocuktaki her türlü anormal hareket mutlaka doktora danışılmalı, çünkü bu hareket, kısa bir depresif atak habercisi olabilir.
Gençler sorunlarınıönce arkadaşlarıyla paylaşır, eğer aileler çocuklarının sorunlarından haberdar olmak istiyorlarsa, onlarla arkadaşlık kurmayı becermeli.
Çocukların üzerinde aşamayacaklari hiyerarşik bir aile baskısı kurmasınlar.
Çocuklarına kapasitelerinin üzerinde hedefler göstermesinler, o hedefler çocuklarin değil ebeveynlerin kendilerinin gerçekleştiremediği hedeflerdir.
Çocuklarının günlük aktivitelerinin dışında makul ülküsel hedefler taşımalarını teşvik etsinler.
Ebeveynler çocuklarıyla beraber iş yapmaya alışsınlar, çocuklarına kölelik yaparak onların işlevsiz ve beceriksiz koca adamlar olarak kalmalarına izin vermesinler.
Evet, çocuklarımızda en büyük sorumluluğun öncelikle anne ve babada olduğunu hiç aklımızdan çıkarmayacağız...
Mehmet Irmak
Beyin intihar kararını nasıl alıyor?
Beyinde heyecanların ve duyguların düzenlendiği, temel içgüdüsel dürtülerin (cinsellik ve saldırganlık) doğduğu bölge limbik sistem. Frontal, özellikle de prefrontal korteks ise en üst düzey çağrışımların gerçekleştirildiği, kısa ve uzun vádeli plánların yapıldığı bölge Tamamen fevrî ve dürtüsel şekilde intihar edenler háricinde (işitme hallüsinasyonu "atla" dediği için atlayan bir şizofrendeki gibi), plánlı intiharlar da frontal bölgede kararlaştırılıyor. Nitekim, intihar kurbanlarının bu kortikal bölgelerinde serotoninerjik (5-HT) faaliyetin azalmış bulunduğunu bildiren epey güvenilir araştırma mevcut.
Kimler intihara eğilimli
İntihar riskinin yüksek olduğu gruplar veya durumlar şöyle özetlenebilir:
Sorunlu ailelerin üyelerinde.
Evlilik sorunlarının yoğun olduğu ailelerde.
Ebeveynlerinden biri veya hepsi hapiste olanlarda.
Dul (eşi ölmüş), boşanmış veya ayrılmış olanlarda
Tek başına yaşayanlarda; bázı araştırmalarda intihar girişimi ve depresyonla yalnızlık duygusu ve düşük benlik saygısı arasında ilişki bulunmuştur.
İşsizlerde (3 misli fazla)
Ciddi itibar veya mevki kaybı olanlarda.
Meslekî veya maddî kayıp yaşayan kişilerde,
Kronik ve bitirici hastalığı olan bireylerde risk yüksektir.
Duyu kaybının, özellikle kör olmanın intihar riskini artırabileceği tartışılmaktadır.
Umutsuzluk en önde gelen intihar sebepleri arasında ve bilhassa yaşlılarda bu husus daha da önem kazanır.
Model olabilecek tanıdık birinin intiharı, medyada şáhit olunan bir intihar olayı risk faktörü olabilir.
Herhangi bir psikiyatrik bozukluğu olanlarda (başta depresyon ve psikotik bozukluklar olmak üzere), genel olarak, böyle bir sorunu olmayanlara oranla intihar riski 6 ilá 11 misli yüksek.
Bütün intiharların %50 ilá %70’inin altında duygudurumu bozuklukları yatar. Depresyonda intihar riskinin genel popülasyondan 30 kat fazla olduğu bildirilmektedir.
('Prof. Dr. Kerem Doksat; henüz yayımlanmamış "Mani ve Depresyon" kitabının intiharla ilgili bölümünden)
Tehlike işaretleri
Şiddetli rötardasyon ve anksiyete
İntihardan bahsetme
Ümitsizlik, çaresizlik, işe yaramazlık ifádeleri
Sürekli ölümü düşünmek
Aniden huzurlu bir duygu durumuna girmek
Önem verdiği şeylere karşı aláka kaybı
Önem verdiği kişileri ziyaret etme veya arama
Birtakım uyarlamalarve ilişkilerini düzenleme
sáhibi olduğu şeyleri etrafına dağıtma...
Lara Falay’ın intiharıyla gündeme gelen özellikle gençlerin canlarına kıymalarından
veya kıyma girişimlerinden, bilimciler, birinci derecede aile içi ilişkileri sorumlu tutuyor.
Eğer ruhsal bir bozukluk yoksa, intihar sıklıkla anne veya babayı cezalandırma amacına dönük.