İnsanlardaki gibi hayvanlar da kadın kadına ve erkek erkeğe

Güncelleme Tarihi:

İnsanlardaki gibi hayvanlar da kadın kadına ve erkek erkeğe
Oluşturulma Tarihi: Şubat 11, 2004 23:08

Kadın kadına, erkek erkeğe vakit geçirme merakı yalnızca insanlara özgü bir davranış değil; albatros, kutup ayıları, köpekbalıkları gibi hayvanlarda da aynı alışkanlık sıklıkla görülüyor.

Dişi ve erkeklerin aynı seksten olanlarla gruplaşma eğilimi niçin bu kadar yaygın? Bilim dergisi New Scientist, son sayısında bu sorunun yanıtını araştırıyor.

Kızlar kendi odalarında oyuncak bebekleriyle oynarken, erkek çocuklar arka bahçede birbirlerini kovalar. Bu arada anneler parkta gevezelik ederler. Kadınlar fotokopi makinesinin başında toplanarak orada olmayan arkadaşlarını çekiştirirken, erkekler toplantı odasında, toplantı başlamadan, işe yeni alınan sekreterin davranışlarına yorum getirirler.

Bütün bunlar kadın ve erkeklerin sıklıkla tekrarladıkları tipik davranışlar. Biz insanlar, kadın kadına, erkek erkeğe vakit geçirmeyi pek severiz.

Ancak aynı davranış hayvanlarda da görülüyor. Uzmanlar bu davranışı ‘‘cinsiyet ayrımı'' olarak tanımlıyor ve bunun albatros, kutup ayıları, köpek balıkları gibi pek çok hayvan türünde de görüldüğünü belirtiyor.

Bugüne de dek bu davranışın yalnızca toynaklı hayvanlarda görüldüğü sanılıyordu. Ancak hayvanların aynı seksten olanlarla grup oluşturma merakının altında yatan nedenler netlik kazandıkça, insan davranışlarında da taşlar yavaş yavaş yerine oturmaya başlıyor.

Erkek ve dişi hayvanların sürünün içinde gruplaşması ilk bakışta şaşırtıcı gelebilir. Ancak bu olgunun çeşitli açıklamaları var. Açıklamalardan birine göre dişi ve erkekler toplanmak için farklı yerleri seçerler.

Sözgelimi bebeklerini emziren dişiler yiyecek bakımından zengin bölgelerde bulunmak isterler.

İkinci açıklamaya göre dişi ve erkeklerin düşmanları farklı olduğu için farklı bölgelerde toplanırlar. Emziren dişiler genellikle erkeklerden daha büyük bir risk altındadır.

Üçüncü açıklama ise farklı sekslerin duyduğu enerji istekleri ve faaliyet düzeyleri ile ilgilidir. ‘‘Faaliyet bütçesi varsayımı'' olarak bilinen bu açıklamaya göre dişi ve erkeklerin aktif ve hareketsiz oldukları süreler farklıdır. Seksler arasında faaliyet düzeyi ne kadar farklıysa farklı cinsiyetten olanların birarada bulunması o kadar zorlaşır.

Seksüel ayırım

Cambridge Üniversitesi'nden Kathreen Ruckstuhl ve Peter Neuhaus bu açıklamaların gerçeği ne denli yansıttığını ortaya çıkartmak için toynaklı hayvan sürüleri içindeki gruplaşmaları incelediler. Farklı faaliyet düzeyinin sekslerin kendi aralarında toplanmalarına yol açtığını keşfettiler.

Bu bağlamda farklı düşman kuramı ve farklı beslenme alanları kuramının çok önemli bir rolü olmadığı sonucuna vardılar. Bunu izleyen çalışmalar da faaliyet bütçesi varsayımını destekler nitelikteydi.

Finlandiya'daki Jyvaskyla Üniversitesi'nden Hanna Kokko ile bir ekip oluşturan Ruckstuhl, bir bilgisayar simülasyonu yarattı. Bu simülasyonda dişiler ve erkekler faaliyet düzeylerine göre gruplara ayrıldı.

Bu çalışmada erkeklerin dişilere göre daha erken kalktıkları ve dişilere göre daha faal oldukları varsayılıyordu. Sürü içindeki her bireyin sosyal yönü kuvvetliydi. Yani kendi sekslerinden olanlarla birlikte olmaya programlanmışlardı. Ruckstuhl elde ettikleri sonuçları şöyle açıklıyor: ‘Faaliyet bütçesi farklılıkları artıkça seksüel ayrım da en yüksek düzeye çıkıyor.''

Boyutlara göre ayrım

Ruckstuhl ayırımı tetikleyen en önemli faktörün farklı faaliyet düzeyi olduğunu ortaya koydu. Ancak bu arada tüm hayvanlarda benzer davranışların geçerli olup olmadığını araştırmak üzere kolları sıvadı.

Başlangıç noktası olarak vücut boyutlarındaki farklılığı ele aldı; çünkü bir seksin diğerinden daha büyük olduğu hayvan türlerinde seksüel ayrımın daha fazla olduğu gözleniyordu.

Örneğin Alplerde yaşayan bir dağ keçisinin erkeği dişisinden iki misli iriydi. Oysa zebra ve Afrika ceylanlarında dişi erkek arasında boyut farkı yoktur.

Ruckstuhl ve Neuhaus, toynaklı 30 cinsi inleyince bu sınırın yüzde 20'lerde seyrettiğini keşfetti. Yani seksler arasındaki boyut farkının en az yüzde 20 ve daha fazla olan cinslerin tek-seksli gruplar kurma eğiliminde oldukları ortaya çıktı.

Ruckstuhl'un bulguları, toynaklılar arasındaki seksüel ayrımı açıklayan çok önemli bir keşifti. Diğer hayvanlar arasındaki durum da ileri araştırmalarda incelendi. Eylül 2002 tarihinde Ruckstuhl tarafından düzenlenen bir toplantıda, biyologlar ellerindeki verileri paylaşma ve karşılaştırma olanağına kavuştular.

Bu bilgi alışverişinin sonucunda ortaya çıkan en önemli gelişme, seksüel ayrımın düşünülenden daha önemli bir olgu olmasıydı. Sözgelimi, albatroslar arasında cinsel ayrım bir ölüm kalım meselesi haline gelebiliyor. Çünkü bu hayvanlarda dişi ve erkeklerin avlanma bölgeleri tamamen farklıdır.

Erkekler kıyıya yakın bölgelerde avlanırken, dişiler açık denizi tercih ederler. Cambridge Üniversitesi'nden Jose Xavier ve Barselona Üniversitesi'nden Jacop Gonzales-Solis, açık denizlerde avlanan dişilerin ticari balıkçıların ağlarına takılıp ölmeleriyle dişi erkek albatros sayısındaki eşitsizliğe açıklık getirdiler. Son yıllarda bu hayvanların genel olarak sayılarının azalması da bu şekilde açıklanabilir.

Diğer hayvanlar

Cinsiyet ayrımı tek başlarına yaşamayı seçen türlerde de yaygın. Bu kavramlar birbirini yalanlıyor gibi görünse de, dişi ve erkeklerin farklı bölgelerde biraraya geldikleri görülür.

İngiltere, Plymouth'daki Deniz Biyolojisi Birliği'nden David Sims köpek balıklarının niçin cinsel ayrımı seçtiğini araştırıyor. Kuzey Amerika'da yaşayan iri boz ayılarda dişi ve erkek olabildiğince ayrı yaşar, çünkü dişi ayı, erkek ayının bebeklerini öldürmesinden korkar.

Ancak faaliyet düzeyleri farklı olmak cinsel ayrımı tümüyle açıklamaz. Güney Afrika'daki Pretoria Üniversitesi'nden Johan du Toit, dişi ve erkek zürafaların, rekabete yol açmamak için aynı ağacın dallarını farklı yüksekliklerde yediklerini keşfetti.

Ayrıca bir çeşit Afrika antilobunun, düşmanları tarafından avlanmamak için ayrı ayrı yaşadıkları izleniyor. Leoparlar daha çok dişi antilopları tercih ederken, arslanlar erkeklerin peşine düşüyor. Dolayısıyla dişi ve erkek antiloplar düşmanlarının daha az olduğu yerlerde dolaşmayı tercih ediyor.

Yarasalarda dişi ve erkekler kendi aralarında gruplaşırlar ve bunun pek çok nedeni var.

Kanada'daki Calgary Üniversitesi'nden Robert Barclay kahverengi erkek yarasanın (Myotis lucifugus) ve uzun kulaklı yarasaların (Myotis evotis) dişilere göre dağlık bölgelerin daha üst kısımlarında beslenmeyi tercih ettiklerini keşfetti.

Bu cinsin erkeklerinin geceleri bir çeşit kış uykusuna yattıklarını, ancak dişilerin eğer hamileyse bebeklerine zarar vermemek için uyumadıklarını ortaya çıkarttı.

Yarasalarda cinsiyet ayırımı inceleyen Ruckstuhl, 1.000 çeşit yarasanın cinsel ayrım alışkanlığına sahip olduğunu ileri sürüyor.

Pek çok sorunun yanıtlanamadığı bu konu, ileri araştırmalar gerektiriyor. Sözgelimi Afrika'da yaşayan yer sincapları ciddi bir cinsel ayrım uygularken, kimse bunun nedenini çözemiyor. Aynı şekilde farelerin ana rahminde cinsel gruplaşmaya gittikleri de biliniyor. Erkekler bir kenarda doğumu beklerken, dişiler diğer tarafta bekliyor.

Bu arada omurgasızların cinsiyetlerine göre ayrılıp ayrılmadıkları bilinmiyor. Bu konuda çok az şey bilinmekle birlikte boynuzlu böcek diye bilinen bir böcek türünde dişi ve erkeğin boyutları çok farklıdır.

Ancak boyut farkı her zaman cinsel ayrım olacağı anlamına gelmez. Balinaları inceleyen Kanada, Halifax'taki Dalhousie Üniversitesi'nden Robert Michaud, dişi erkek arasında boyut farkı olan hayvanlarda cinsiyet ayrımının genellikle geçerli olduğunu, ancak katil balinalarla orkalarda böyle bir ayrımın söz konusu olmadığını belirtiyor. Oysa bu hayvanlarda dişi ve erkek arasında ciddi boyut farkı vardır.

Primatlarda durum

Yale Üniversitesi'nden David Watts'a gore, insanoğlunun en yakın akrabası olan primatlarda, dişi erkek arasında önemli bir boyut farkı olmasına karşın, cinsel ayrım yok. Bazı cinslerde görülen ayrımın çiftleşme ile ilgili olduğu düşünülüyor.

Sözgelimi şempanzelerde erkeklerden oluşan gruplar kendi bölgelerine dışardan sızma olasılığını ortadan kaldırmak için bir tür kolluk gücü görevini üstlenirler. bütün bunlar insanlarda görülen cinsel ayırımı açıklayabilir mi?

İnsanlarda bir primata yakışmayacak düzeyde cinsiyet ayrımı var. Ve bu ayrım erken yaşlarda başlar. Minnesota Üniversitesi'nden Anthony Pellegrini oyun oynayan çocukları bu bağlamda izledi. Pellegrini'nin izlenimlerine göre erkekler daha vurdulu kırdılı oyanlar oynarken, kızların oyunları daha dingindir.

Başka bir deyişle kız ve ereklerin faaliyet düzeyleri farklıdır. Bu nedenle çocuklar kendi aralarında cinsiyet ayrımı yaparlar.

Biyokimyasal nedenle

Ancak bu davranış tümüyle yetiştirmenin ve kültürel altyapının yol açtığı bir koşullanma olabilir mi? Londra'daki City Üniversitesi'nden Melissa Hines, çocukların oyun oynarken aynı cinsten oyun arkadaşı seçmelerinin altında biyokimyasal nedenlerin yattığını keşfetti.

Erkek tavırlı kızların, anne karnında normalin üzerinde erkek hormonlarına maruz kaldığını ortaya çıkarttı. Ancak bu ayrımın tek nedeninin de biyokimyasal olmadığına dikkat çekiyor:

‘‘Erkekler, diğer erkek çocukları kızlarla oynamamaları doğrultusunda sürekli uyarır. Erkek çocuklar devamlı olarak daha erkeksi olmaları yönünde teşvik edilir.''

Yetişkinler arasında da cinsel ayrım aynı derecede karmaşık nedenlere dayanıyor. Bu nedenlerin başında ortak ilgi alanları, yaşama aynı şekilde bakma, ve statü farklılıkları geliyor. Bu ayrımın biyolojik kökleri geleneksel toplumlardaki kadınların yiyecek hazırlayıcı, erkeklerin ise avcı rollerine uzanıyor.

Salt Lake City'deki Utah Üniversitesi'nden Kristen Hawkes, erkeklerin kadınlara yardım ederek yiyecek miktarını artırabileceklerini, ancak bunu yapmadıklarını, erkeklerin avlanarak gövde gösterisi yapma şansını elde ettiklerini ve dolayısıyla eş bulma olasılığını artırdıklarını ileri sürüyor.

Bilim insanları da

New Scientist’te (24 Ocak 2004) yayımlanan yazıya gore, eğer Hawkes haklıysa, insanoğluna özgü cinsiyet ayrımının köklerinin çiftleşme alışkanlığına kadar uzandığı ortaya çıkar.

Sonuçta bizim de diğer primatlardan pek de farklı olmadığımız anlaşılır. Çocuklar oyun oynarken faaliyet düzeylerinin farklı olmasına bağlı olarak kız erkek ayırımı yaparken diğer hayvanlardan pek de farklı değildirler.

Ancak insanın diğer maymunlara göre erkek erkeğe veya kadın kadına vakit geçirmeye niçin bu kadar meraklı olduğu konusu hala gizemini koruyor.

‘‘Bilimsel konferanslarda dahi kadın ve erkeklerin ayrı ayrı gruplaşmaları her zaman ilgimi çekiyor'' diye konuşan Ruckstuhl, ‘‘Bütün insanlar bu eğilimi taşır. Cinsiyet ayırımını inceleyen bilim insanları da aynı tavrı sergilerler.''
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!