Asım GÜNEŞ
Oluşturulma Tarihi: Aralık 10, 2006 00:00
Popülaritesi artan spor dalları arasındaki spor tırmanışının meraklıları Türkiye’de uzun yıllar "İn oradan aşağı. Düşüp kalacaksın" uyarısından başka bir şey duymadı. Hatta yıllarca sporcu bile sayılmadılar. Bağlı bulundukları Türkiye Dağcılık Federasyonu bile yıllarca faaliyetlerini küçümsedi.
En sonunda federasyon, bu sporun gençler arasında büyük ilgi görmesi karşısında, geçen yaz üç kadın ve üç erkekten oluşan
Spor Tırmanış Milli Takımı’nı kurdu. Tırmanışçılar da 15 yıllık bir uğraşın ardından maceraperest statüsünden çıkıp resmen sporcu kimliği kazandı.
Spor tırmanışın Türkiye’deki hikayesi 15 yıl önce başladı. Çoğu spor yüksek okulu öğrencisi veya mezunu az sayıda genç, yabancı sporculardan edindikleri yarım yamalak bilgilerle, Gebze yakınındaki mesken tuttukları Ballıkayalar Vadisi’nin iki yanındaki kaya bloklarını aşındırıyordu.
Türkiye’de malzeme bulamadıkları için, "friction" denilen ve kuvvetli sürtünme sağlayan özel tırmanış ayakkabıları yerine, Ankara lastiği ayakkabı giyiyor, hafif emniyet kemerlerinin yerine de inşaat kemerleri ya da perlonlardan yapılan el yapımı kemerleri kullanıyorlardı. Esnekliğe sahip 2-3 ton çekerli ipler yerine ise kalın naylon iplerle tırmanmaya başladılar.
Kayalara tırmanan bu gençleri başta çevre sakinleri yadırgadı. "İn lan aşağıya. Düşecen kalacan" diye sesleniyorlardı. Onları hazine avcısı sananlar bile çıktı. Öyle ki, gençler gittikten sonra akşamları bir şeyler bulmak umuduyla onların tırmandığı noktaları kazdılar. Ama asıl kötüsü, Türkiye Dağcılık Federasyonu’nun spor tırmanıcıları uzun süre görmezden gelmesiydi. Federasyon yaptıklarını "Sen de mi sport climbing oldun?" diyerek pek ciddiye almadı.
ÜNİVERSİTELİLERLE İLERLEDİ
2000’li yılların başında, özellikle üniversite öğrencilerinin ilgi göstermeye başlamasıyla spor tırmanışı yükselişe geçti. O dönemde Türkiye’de sinema salonlarında büyük gişe yapan "Dikey Limit" ve "Görevimiz Tehlike" gibi filmlerdeki heyecanlı spor tırmanış sahneleri de bu sporun tanınmasına katkıda bulundu. Sadece adrenalin bağımlısı maceraperestlerin uğraşı gibi görülen tırmanışların doğru eğitim ve doğru malzemelerle yapıldığı takdirde bal gibi spor dalı olduğu görüldü.
Talep arttıkça üniversitelerdeki dağcılık kulüpleri ve özel şirketler spor tırmanışı eğitimi vermeye başladı. Aynı yıllarda İstanbul Ortaköy’de doğa sporu malzemeleri satılan bir mağazada ilk özel yapay tırmanış duvarı açıldı. Üniversite, özel okul, tatil köyleri ve alışveriş merkezlerindeki yapay duvarlar onu izledi. Antalya, Ankara, İzmir, Ankara gibi şehirlerde de tırmanış bahçeleri ve yapay duvarlar yapıldı.
FEDERASYON ADIM ATTI
Spor tırmanışla ilgilenenlerin sayısı bu hızla artınca Dağcılık Federasyonu da yeni bir adım atmak zorunda kaldı. Bu yıl, milli takım seçmeleri için Türkiye çapında dört yarış düzenlendi. Sakarya, Samsun ve Kütahya’daki yarışmaların ardından kadınlarda Gürgel Özver birinci sırayı aldı, Duygu Yarsur ile Evren Karadağ ise aynı puanla ikinciliği paylaştı. Erkeklerde ise spor tırmanışın Türkiye’deki öncülerinden Uğur Yılmaz birinci, Doğan Palut ikinci, Serkan Ercan ise üçüncü oldu. Altı sporcu Spor Tırmanış Milli Takımı’na seçildi. Bu sporcular önce haziran ayın sonunda Rusya’nın Yekaterinburg kentindeki Avrupa Şampiyonası’nda mücadele ettiler. Daha sonra 16-17 Eylül’de İspanya’nın Marbella kentinde yapılan dünya kupası yarışlarına katıldılar.
MİLLİ ALTILI(Arkada soldan sağa)Uğur Yılmaz (31) - spor akademisi mezunu, Rafet Serkan Ercan (23) - Yabancı sponsorları var, Doğan Palut (34) - Spor akademisi mezunu, (Önde soldan sağa) Evren Karadağ (29) iç mimar, Gürgel Özver (26) - Reklamcı, Duygu Yarsur (28) - Gümrük müşavirliği firmasında çalışıyor.
GÜRGEL ÖZVER (26)
EKSİĞİMİZ ÇOKDünya kupasına katıldığımızda, Türkiye’nin bu spor dalında ne kadar geri kaldığını gördük. Bütün takımlar özel antrenörleriyle gelmişlerdi. Biz 30’lu yaşlarımızda 5-6 yıllık tırmanış tecrübesine sahipken, 19-20 yaşlarındaki rakiplerimiz 9-10 yıldır tırmanıyorlar. Bütün masrafları sponsorlar tarafından karşılanıyor. Ama bu sporun ülkemizde gelişmesi için önemli bir adımdı. Bizden sonrakiler daha şanslı olacak.
ALPLER’DE DOĞDUSpor Tırmanış’ın kökeni 18. yüzyılın sonlarında Alp Dağları’na yapılan tırmanışlara kadar uzanıyor. Sadece zirveye çıkmak değil, çıkış yolu da önemliydi. Böylece dağcıların yoluna dik ve zorlu kaya kütleleri çıkıyordu. Başlarda ölümcül kazaların yaşandığı bu tırmanış tekniği, emniyet malzemelerinin gelişmesiyle güvenli hale geldi. Dağcılık yapmaktan ziyade kaya kütlelerine tırmanmaktan hoşlananların artması sayesinde sportif kaya tırmanışı doğdu. Kullanılan teknikler, malzemeler, hatta antreman şekli bile dağcılıktan ayrıldı. Spor Tırmanış; ’Tam güvenlik sağlanan, çok uzun olmayan, genellikle boltlu rotalarda yapılan, spor amaçlı tırmanış’ tarifiyle spor literatürüne girdi. Doğal ortamdaki kayalarda yapılan spor kaya tırmanışının, ulaşım ve hava durumu sorununu çözmek için genellikle fiberglastan yapılan duvarlarla, kapalı alanlara taşınması ise ’yapay duvar tırmanışı’ kavramını ortaya çıkardı.