Güncelleme Tarihi:
Son 13 dakikada çılgın gibiydim
Fatih hocayı konuşturmak kolaydır da, ağzından laf almak beceri işidir. Konuya akıllıca girerseniz, mantıklı yanıtlar alırsınız. Mantığını zorlamadan , pat diye bir soru yöneltirsen, o da sana uzunca bir olta atar. Bu oltaya takıldın mı, bozum olursun... Onunla yaklaşık, 15 röportaj yaptım, merak ediyorum, bu oltaya hiç takıldım mı. Her neyse...
- Hocam, son İstanbulspor maçının 77'nci dakikasında üç gollü bir fark yakaladınız. Son 13 dakikayı kulübede nasıl geçirdin?
Terim, soruma yanıt vermeye hazırlanıyordu, devreye yardımcısı Bülent Ünder ile Müfit Erkasap girdi...
‘‘Hocam, son 15 dakikada durmadan şarkılar söyledi. Bizlerle konuştu’’
- Hangi şarkıyı söyledi neler konuştu.
‘‘Vallahi, bilmiyoruz.’’
- Nasıl bilmiyorsunuz. Konuşan sizler değil miydiniz?
‘‘Evet, bizlerdik. Ama ne konuştuğumuzu ne de söylediğimiz şarkıları hatırlıyoruz.’’
- Hocam, nasıl iştir bu?
‘‘Samimi söylüyorum, ben de hiç bir şey hatırlamıyorum. Demek ki, nasıl bir stres boşalması olmuş. Ne haldeymişiz ki, yaptığımız hiç bir çılgınlığı hatırlamıyoruz.’’
İSTİFAYI DÜŞÜNMEDİM
- F.Bahçe'den 9 puan geriye düştüğünüz an, umudunu yitirdin mi?
‘‘Hayır, yitirmedim.’’
- İstifayı düşündün mü?
‘‘Asla. Yalnız bir ara endişelendim. Arkadaş dedim kendi kendime. Bu kadar çalış çabala sonra da böyle bir krize yakalan’’
Ve Fatih, G.Saray'ın yakalandığı kriz dönemini şöyle dile getiriyordu...
‘‘Kriz dönemlerinde birikmiş sorunlar kulübün üstüne kabus gibi çöker. Kötü maç sonuçları ise, ateşe benzin dökmek isteyenlerin işini kolaylaştırır. Bizler, bu krizin geleceğini ve ondan nasıl kurtulacağımızı biliyorduk. Çünkü, inanıyordu ki, krizden çıkış çalışmaları meyvelerini bir gün verecekti. İşte bu nedenle F.Bahçe ile aramızdaki puan farkı 9'a çıktığı gün veya haftada bile, ne bende ne de teknik kurulumda bir güven kaybı oldu...’’
- Hocam, bu kriz dönemindeki sonuçları hatırlıyor musunuz?
‘‘Evet, hatırlıyorum. F.Bahçe'ye 3-1 yenildik. Ardından Dortmund, Beşiktaş, Parma, G.Birliği, Prag yenilgileri. Daha sonra Trabzon beraberliği. Yine Dortmund yenilgisi, Parma beraberliği ve İstanbulspor yenilgisi...’’
- Yine de moral açıdan çökmediniz, öyle mi?
‘‘Tabii, G.Saray sezon başında büyük hedeflere yönelmek gibi bir strateji benimsemişti. Elbette bunun artı ve eksi sonuçlarını yaşayacaktık. Bunu biliyorduk. Ama krizden nasıl kurtulacağımızı da biliyorduk.’’
- Hocam, oynadığınız her maçın kasetini izliyorsunuz. Her hangi bir maç sonrası, bu yenilgide suçlu benim. Ya da suç tamamen futbolcularımda dediğiniz oldu mu?
‘‘Hayır, hatırlanırsa her yenilgiden sonra suç bendedir dedim.’’
- Peki, hiç mi futbolcuların suçu yoktu?
‘‘Olsa da üzerine gitmekle ne elde edebilirsiniz ki. Bu moral bozmaktan başka bir şey olmaz. Oturup, konuşursunuz. Bak arkadaş dersiniz. Şurada hep birlikte bir hata yapmışız. Bu nedenle yenildik diye uyarılarda bulunursunuz. Zaten futbolcu da bunu hemen anlar. Aynı hatayı yapmamak için özen gösterir.’’
- Sezon boyu hiç bir futbolcunuzla takıştınız mı?
‘‘Bizde böyle şeyler olmaz.’’
- Peki, takışırsanız ne olur?
‘‘Hiç böyle bir şeyle karşılaşmadım ki... Ne söylesem yalan olur. Futbolcularım benimle, ben de futbolcularımla aramızdaki mesafeyi iyi ayarlarız. ’’
- Basında Hagi ile tartıştığınıza yönelik haberler çıktı.
‘‘Tartışmanın çizgisi nedir. Her konu tartışmaya, konuşmaya açıktır. Konuşmayı ben başlatırım ve bir futbolcuma düşüncelerini sorarım, o da söyler. Bu, bana ters gelebilir. Yahut, futbolcum bana sorar, benim söylediklerim de ona ters gelebilir. Tartışma başka çatışma başka... Bizler tartışmaya açığız. Ama asla çatışma olmadı ve olmaz da...’’
- Laf, tartışmadan veya çatışmadan açılmışken yine de sorayım. Ergun Gürsoy ile bir takışmanız oldu mu?
‘‘Ergun Ağabey ile uzun yıllar ötesinden bugünlere gelen bir yakınlığımız vardır. Sevgi ve saygımız vardır. Sadece G.Saray'da oluşan bir birliktelik değildir bu. Haa, belki bir düşüncede ayrılığımız olmuştur. Bu da sık sık biraraya gelmeyişimizden kaynaklanmıştır. Ama karşı karşıya oturup konuştuğumuz an, birlikte hemen doğruyu bulmuşuzdur. Şimdi buna çatışma, takışma diyebilir misiniz?. Hele, teknik konularda karşı karşıya bile gelmemişizdir.’’
MARMARİS KAMPI
- Baktım ki iş uzayacak, hemen bu tartışma-takışma konusunu kesmek istedim. ama bu kez Fatih üzerime geldi...
‘‘Bak, bir şey söyleyeyim. Biz hep birlikte hareket ederiz. Bir konuda hep birlikte karar veririz. Örneğin, ben bir düşüncemi eyleme geçireceğim. Bunu yönetime, sayın Faruk Süren'e götürmeden olur mu. Götürürüm konuyu, orada tartışır sağlıklı bir sonuca ulaşırız. Aksi, saygısızlık olur. Ama tartışmak saygısızlık değildir. Anlatabiliyor muyum...’’
- Diyorlar ki, devre arasındaki Marmaris kampı, G.Saray'ın şampiyonluğunda önemli etkendir...
‘‘Devre arasındaki Marmaris kampına, geçen Mayıs ayında karar vermiştik. Sonradan düşünülmüş bir şey değil. Buradaki fizik onarım çalışmaları, ikinci yarıdaki flaş çıkışın başlangıcını hazırlamıştır.’’
- Hocam, yine sezon başına dönelim. O günleri anlatır mısın?
‘‘İlk şampiyonluğumuzun çoşkulu günleri sürerken, yani geçen Mayıs ayında çok cididi bir sezon değerlendirmesine gittik. Elimizde şampiyon olmuş bir kadro vardı. Bu ekipten yeni sezonda çok şeyler bekleniyordu’’
TRANSFER ZORLUĞU
- Neler bekleniyordu hocam?
‘‘Yeni bir şampiyonluk bekleniyordu. Şampiyonlar liginde çok şeyler bekleniyordu.’’
- Bu hedeflere ulaşacağınıza inanıyor muydunuz?
‘‘Önce gönlümüzden geçenleri söyleyeyim. Türkiye liglerinin en iyi üç veya dört futbolcusunu alarak güçlenmek istiyorduk. Ve kendi kendimize de soruyorduk. Acaba bu transferleri gerçekleştirebilir miyiz?’’
- Gönlünüzdeki transferleri gerçekleştirdiniz mi?
‘‘Piyasaya çıkınca anladık ki, transferlerle güçlünmek mümkün değil. Piyasa ateş pahasıydı, cep yakıyordu. Sonuçta, yabancı olarak Popescu'yu, yerlilerden de Osman ve Adnan'ı alarak transferi kapattık. Fatih ve Emre ile kendi kaynağımıza el attık.’’
‘‘Samimi söylüyorum, bu 13 dakikalık süreden hiç bir şey hatırlamıyorum. Demek ki, nasıl bir stres boşalması olmuş. Ne haldeymişiz ki, yaptığımız hiç bir çılgınlığı hatırlamıyoruz.’’