İlk Türkçüler solcuydu ilk solcular da Türkçü

Güncelleme Tarihi:

İlk Türkçüler solcuydu ilk solcular da Türkçü
Oluşturulma Tarihi: Mart 25, 2003 01:53

Biz onun ismini ilk kez Attilá İlhan'dan duymuştuk ama İlhan'ın kitaba yazdığı önsöze bakılırsa, o da Aclan Sayılgan'dan duymuş. Adı yıllarca efsane gibi kulaktan kulağa dolaşan, kimilerinin Türkçülüğünü, kimilerinin komünistliğini öne çıkardığı Sultangaliyev, nihayet orijinal kaynaklardan hareketle derli-toplu bir kitap haline getirildi. 'Sultangaliyev ve Milli Komünizm' adlı kitap, gazeteci Halit Kakınç'ın imzasını taşıyor.

Türkçü ülkücülerle milliyetçi solcuların üzerinde birleştiği nadir isimlerden biri Sultangaliyev. Nasıl oluyor bu?

- Türkiye'de sizin kastettiğiniz anlamda sol da, sağ da bir travma yaşıyor. Neyi, nerede ve nasıl yanlış yaptıklarını irdeliyorlar. Tek kutuplu, tek başat güçlü bir dünyada fikir çıkmazlarını aşmaya çalışıyorlar. ‘‘Millet bir olsun, milletler eşit olsun’’ sloganını kullanan Sultangaliyev, acaba her iki taraf için çağa uyarlanabilecek bir umut olabilir mi diye geçiyor kafalarından.

Sizin kitabınızın ismi de 'milli komünizm.' Bu iki kavramın yanyana gelmesi, eşyanın tabiatına aykırı değil mi?

- Niye olsun ki? Tersine, gecikmiş de olsa, suların kendi doğal yataklarına dönmesi. Ben, şu söyleme şiddetle katılıyorum: İlk Türkçüler solcu, ilk solcular Türkçü idi. Türkçülük derken, Yusuf Akçura Türkçülüğünü kastediyorum. Asla ırkçı olmayan, ilerici ve demokratik bir ulus sevgisi. Solculuktan muradım da Mustafa Suphi solculuğu. Ulusçu ve yurtsever. Akçura sonrası Türkçülük, hayalperest bir romantizme, zamanla sağ bir şovenizme, Mustafa Suphi sonrası solculuk ise istisnalar dışında, dış mihrakların güdümüne giriyor.

Sovyetler dağılıp komünizm çöktükten sonra anlaşıldı ki, Orta Asya cumhuriyetleri de o kadar milliyetçi filan değil. Dolayısıyla, günümüzde Sultangaliyev'i yeniden diriltmeye çalışmak beyhûde bir çaba değil mi?

- Birincisi, bu cumhuriyetlerin milliyetçi filan olmaları gerekmiyor. Üstelik, Elçibey dışında, el'an hepsi Sovyetler Birliği'nde yetişmiş tiranlar ve kadrolar tarafından yönetiliyorlar. Daha sıradan ve olağan bir demokrasiyi bile tatmadılar. Milliyetçilikleri, mütegallibe Rus yöneticilere tepki şeklinde idi. Şimdi kimliklerini ve geleceklerini arıyorlar. Bu eski kadrolar zaman içinde tasfiye olacak ki, her şey yerli yerine oturmaya başlasın. İkincisi, Sultangaliyev'i diriltmeye çalışan filan yok. En azından benim çabam, tarih zincirindeki kopuk bir halkayı yerine eklemek. Haaa, batının despotik yaptırımcılığı ve bu egoist aymazlığı devam ederse...

Dünya nüfusunun yüzde 15'i, toplam yeryüzü servetinin yüzde 85'ini paylaşırken, yüzde 85'lik kitle yüzde 15'lik dilim ile yetinir ve bunun önü alınamazsa, ileride neler olur, onu bilemem!

SULTANGALİYEV’İN SÖYLEDİKLERİ BİR BİR ÇIKIYOR

Sultangaliyev bugün hálá önemini koruyor. Geleceğe yönelik projeksiyonları, inanılmaz derecede sağlıklı. Daha 1928'lerde ‘‘SSCB mutlaka yıkılacak, çünkü yüzyılın en namuslu fikrinin yerine ırkçılığı, Rus milliyetçiliğini koydular’’ diyor. Stalin'in 'Tek ülkede sosyalizm' fikrine karşı çıkıyor. Troçki ile yolları da 'Devrim Batı’ya ihraç edilmeli' yaklaşımına katılmadığı için ayrılıyor. Sultangaliyev, Batı'nın asla sosyalist olamayacağını, emperyalist mirasını terk edemeyeceğini söylüyor.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!