Güncelleme Tarihi:
Birinci bölüm. Bakıyorum G.Saray prinha balıkları gibiydi... Avını yakalamak için hücum emrini almış, Suat, Okan Emre, Arif, Hasan ve Serkan bir an önce işi bitirip, 'rakibi oyundan düşürelim' diyordu. Ama av kolay lokma değildi. Teslim olmaya hiç niyeti yoktu. Çünkü, 'Ben bu işten sıyrılıp, avlanmak yerine avlıyayım' diyordu. G.Saray orta sahası tümüyle İstanbulspor alanına yerleşince, bundan istifade edip, gerideki savunmadaki zaaflarından dolayı G.Saray'ı şaşkına çeviriyordu. Çünkü G.Saray'da hücum emrini veren ile sahada oynayanların bağlantıları yoktu. Bağlantıları olmayınca da G.Saray şaşkına dönüyordu. Ama bu şaşkınlık onları bir anlamda motive ediyordu. İşi bitirmek için de ellerinden geleni yapıyorlardı.
ZOR, KOLAY OLDU
G.Saray'daki bir çok oyuncu, bir yandan rakiple mücadele ediyor, diğer yandan da oyun kalıbına uymak için gayret sarf ediyordu. Vedat, Emre Aşık, Arif ve Serkan ilk defa yan yana oynuyor, birbirlerini tanımıyorlardı. Tanımadıkları için de oyun içinde şaşkınlık devam ediyordu. Defans gedik veriyor, orta saha birinci bölümdeki hücum felsefesini bırakıp, ikinci bölümde idare ediyordu. Ama İstanbulspor'un, oyunu bırakmaya niyeti yoktu. Savaşını sürdürüyordu.
Burada bir gerçek var. Ümit ve Okan gibi futbolcuların fazla maç oynamaktan hem beyinleri hem de ayakları yorgundu. Yapacaklarını yapamıyorlardı. G.Saray ertemele maçında zor anlar yaşadı. Ama bunu da kolayı çevirmesini bildi.