Güncelleme Tarihi:
Ayakkabası sıkmıştı... Değiştirdi, olmadı... Canı da sıkkındı... Keyif alamıyordu... Belki de problemi vardı.... Yani tatsızdı. ‘‘Böyle oynamaktansa bari çıkayım da hem kendimi, hem arkadaşlarımı, hem de beni sevenleri üzmeyeyim’’ diyordu Galatasaray'ın saha yönetmeni Hagi. Çarşamba'ya kadar bu sıkıntısını atar herhalde.
Galatasaray fabrikasında üretim vardı ama mal pazarlanamıyordu. Hele bu işle uğraşan Hakan Şükür ve Arif, Karabük alanlarında dolaşıyor, bir türlü kazanç sağlayamıyordu. Böyle olunca da üretilen mal daha fazla satılamıyordu.
Dörtlü defans oynuyorsun. Burada en büyük iş kanatlar ve orta sahaya düşüyor. Bu bölgeler daha fazla çalışırsa istenilen randıman alınır. G.Saray bir an önce gol atmayı, işi sağlama bağlamayı hedefliyordu. Ama karşısında aynı tempoda bir Karabük görünce işlerin zor olduğunu görüyor ve 15 dakikada yapacağı işi uzatıyordu. Karabük artık herşeyini kaybetmişti. Futbolcular, ‘‘Ali Sami Yen bir vitrin. Bari kendimizi gösterelim’’ diyorlardı. Bu da normaldi. Onlar da ekmeklerini bu yoldan kazanıyorlar.
Artık liglerin yavaş yavaş sonlarına gelirken G.Saray her maça stresli çıkacak. Futbolcularda ‘‘acaba’’lar başlayacak. Çantada keklik görünen maçlar hep zor geçer. G.Saray kötü oynadı demiyoruz, pozisyon zenginliği var, düşünce zenginliği var. Ama bunca pozisyonun semeresi yok.
Dün Bülent hatasız oynuyor, Okan yine çalışkanlığını ve fırsatçılığını gösteriyor, Emre orta sahada hem mücadele ediyor hem top atıyordu. Dünkü maç daha farklı olabilirdi. Ama dediğim gibi G.Saray malını satamadı.