Huysuz İhtiyar: Yaktın bizi Fener

Güncelleme Tarihi:

Huysuz İhtiyar: Yaktın bizi Fener
Oluşturulma Tarihi: Eylül 22, 1999 00:00

Huysuz İHTİYAR
Haberin Devamı

Dün anlı şanlı bir Fenerbahçeli futbol yazarına rastladım. Çok üzgündü, dokunsan ağlayacak gibiydi.

‘‘Hayrola kötü bir şey mi oldu?’’

‘‘Of...Of!.. Hem de çok kötü bir şey oldu Padişahım’’

‘‘Ne oldu?’’

‘‘Maalesef tehir etmek zorunda kaldık.’’

‘‘Neyi tehir ettiniz?’’

‘‘İdamı tehir ettik... Oysa her bir şeyler hazırdı. Darağacını kurup ipi de bir güzel yağlamıştık. Ne yazık ki bütün emeklerimiz boşa gitti!’’

‘‘Kimi asacaktınız?’’

‘‘ Tabii Rıdvan Dilmen'i... Otto Bariç gibi, Löw gibi onu da sallandıracaktık. Ama herifin İstanbulspor'a 4 gol atacağı tuttu. Üstelik Moldovan gibi kocaman bir Tır'a ve Preko gibi bir pırpıra bile gol attırdı.

‘‘Üzülmeyin yahu beterin beteri vardır. İp Brigel'in boynundayken Beşiktaş, 4 değil tam 6gol attı.

Beşiktaşlı yazarlara da yazık değil mi?’’

‘‘Yok be Padişah'ım, onların keyifleri gıcır... Bir sezon içinde tam üç antrenör değiştirmeyi becerdiler. Lig başlayalı haftalar oldu. Biz daha bir antrenör bile kovduramadık. Tek antrenörle sezon kapatmak Fener’e yakışır mı?’’

‘‘Dert etmeyin, Allah'tan umut kesilmez!.’’

‘‘Benim de umudum MTK maçında zaten... Ama Fener MTK'yı elerse biz ne iş yapacağız Padişahım?’’

‘‘Sizin için biraz zor olacak ama ‘‘Aferin Rıdvan'a diyeceksiniz’’?

Fenerli yazar, sigarasından derin bir nefes ve dertli bir ‘‘Ooof!..’’ çekti. Sonra yerdeki küçük taşları tekmeleyerek yürüdü gitti.

PADİŞAH SÖZÜ

Geçen hafta bu köşede‘‘Hakan sayemde bu akşam gol atacak!’’ diye size padişah sözü vermiştim. Hakan, tedavim sonucu tam 4 ay peklikten sonra Herta Berlin'e gol attıydı. Sonra da Adana'ya... Padişahlar, övünmeyi sevmezler. Sadece bir hatırlatayım dedim.

NOBEL'LİK YAZAR

Siz, Hürriyet okuru kullarımın belki haberi yoktur. Ama Türk Edebiyatı, bu ara müthiş bir yazar kazandı. Bu Türkçesi engin, anlatımı veciz, deyimleri zarif yazarımız mutlaka Nobel Edebiyat Ödülünü kazanacak ve Yaşar Kemal'i de kıskançlıktan çatır çatır çatlatacak.

Bu Edebiyat şahase-

rinden mahrum kalmayasınız diye yazarımızın bir yazısından zeka ve zerafet dolu bazı bölümleri aşağıda sunuyorum.

‘‘Bu Hıncal Uluç'u yazılarıma konu ettiğimde pek çok insan bana şaşırıyor.

‘‘Böylesine bir kişiliğe sahip birini, köşende yer verip neden ünlü yapıyorsun, anlamıyoruz’’ diyorlar. Ben de bu antipatik, kişiliksiz ve yalancı adamdan söz etmemeye çalışıyorum.

Bu yalancı, dolambaz, mutsuz ruh hastası, kişilik zaafı olan Hıncal....

Bu gecelerin adamı, yalan yazılar yazan yalancı, pespaye bu aşağılık kişilik Hıncal Uluç'u yine bana bulaşana kadar yazılarıma konu etmeyeceğim.’’

Perişan Türkçe'sinden çaktığınız gibi bu çiçeği göbeğinde taze yazarımızın adı Ali Şen!.. Yazdığı gazete, Uluç'un da çalıştığı Sabah gazetesi...

Okuma yazması olan herkes yazı yazabilir. İster mektup yazar ister alış veriş listesi...

Ama gazete yazısı yazmak bir meslektir. İş adamlığının, yöneticiliğin bile kuralları olduğu gibi yazarlığın da asgari kuralları vardır.

Bunlardan ilki Türkçe'yi iyi bilmektir.

Sonra, basın dünyasını Bodrum gibi, Fenerbaase gibi Ali Baba'nın Çiftliği sanmamak gerekir. Birine hakaret etmeyi canın çekse bile bunu zekice ve hiç olmazsa aile terbiyesi kuralları içinde yapacaksın. Çünkü, gazete sayfalarını okumak için insanlar para veriyor, bizler de ekmeğimizi kazanıyoruz.

Yalnız bu yazıdan önemli bir gerçeği öğrendim.‘‘ Yılardır ‘‘Allah Allah... Bu Hıncal Uluç, nasıl bu kadar ünlü olabildi?’’ diye merak edip dururdum. Meğer, onu meşhur eden Ali Şen'in yazılarıymış.



Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!