Şermin SARIBAŞ
Oluşturulma Tarihi: Ekim 14, 2001 02:25
Hürriyet Gazetesi'nin 25 yıllık çaycısı Rıfat Baylan (45) elbette sizin hayatınızda hiçbir yeri olmayan bir insan. Ama Hürriyet çalışanları için o bir efsane. Tıpkı, yangın çıktığında ‘‘aman söndürmeyin hemen muhabirimiz geliyor’’ diyen rahmetli istihbarat şefimiz Rıfkı Baba gibi.
Zeki, esprili, ters, deli, iyi kalpli bir adamdır o. Her ‘‘bana çay getir’’ diyene getirmez. Sesinizdeki nezaketi sezmesi lazım. Yoksa o nezaket haddinizi de bildirir! Onun için patron da birdir, çalışan da. Patronun da sesini beğenmezse ona da götürmez çayını. ‘‘Ne olacak en fazla kovulurum’’ der. Gönlü geniştir. Çayınızı almış çayocağından dönerken, saklandığı köşeden sizi korkutursa eğer en iyi ihtimalle dördüncü derece yanıkla kurtulursunuz. O'na her türlü espriyi ve en eşek şakasını yapabilirsiniz ama tek yapmamanız gereken
Fenerbahçe'sine laf söylemek olmalı. Kazara böyle bir hataya düşerseniz yapacağınız en isabetli hareket beş saniye kadar kendinizi yeryüzünden silmektir. Aslında bütün bu tanımlar beyhude, onu tanımadan ne demek istediğimizi anlayamazsınız. Ama biz onun gayet iyi bildiği birşeyi hep beraber söyleyelim: Hürriyet, Rıfat'ı se-vi-yooo!
Senin için Hürriyet'in efsanesidir diyorlar. Hakikaten efsane misin, kestane misin?
- Hayır Fenerbahçeli'yim. 25 yıldır bu gazetede çalışıyorsam kara kaşıma kara gözüme tutmuyorlar herhalde. Yoksa Ertuğrul Özkök'ün de benim gibi Fenerbahçeli olmasının hálá burda çalışmamla bir ilgisi yok vallahi. Çalışkanım ben çalışkan, o yüzden efsaneyim.
25 yıldır bu gazetede filozof çaycı kadrosundasın. Çok mu istikrarlısın, yoksa senin gibi bir belaya başka kimse iş vermez miydi?
- Filozof çaycı küfür mü yahu. Ne filozofu, benim gibisini bulamazlardı o yüzden hálá buralardayım. Benim gibi yakışıklı, benim gibi çalışkan birinin tek rakibi Alain Delon olurdu, o da bu işin parasını beğenmezdi.
Zamanın müessese müdürü bile seni işten atamamış. Kerametin ne, işe girmeden büyü mü yaptın?
- Büyülerle işim olmaz gerçekçi adamım ben. Müessese müdürü beni beni sevdiği için atmamıştır.
Gazetenin künyesinde niye adın yok? Olsaydı ne yazılsın isterdin?
- Tabii ki
spor müdürü olarak geçsin isterim. Esat Yılmaer alınmasın Nezih Alkış ayrıldıktan sonra spor sayfasında Fenerbahçe'nin pek haberleri çıkmıyor.
Haksızlık etme daha ne yapsınlar. Fenerbahçe tefrikası mı yayımlasınlar?
- Maksat Galatasaraylı spor müdürüne sataşmak.
Hürriyet'in neredeyse tarihine şahit oldun. Emekli olduğunda gazeteyle ile ilgili aklında ne kalacak?
- Millete takılmalarım kalır aklımda herhalde. Bir gün Gila Benmayor ile Ayşe Karasu fincanda çay istediler. Ben de Türk kahvesi fincanlarına çay koyup servis yaptım. Hatırlamıyorum ama galiba küfür yemiştim.
Aydın Doğan, Ertuğrul Özkök, Oktay Ekşi, Ayşe Arman, Kanat Atkaya, Emin Çölaşan, Serdar Turgut, Yalçın Bayer, Doğan Hızlan isimleri için ne düşünüyorsun?
- Bu soruyu es geçsen olmaz mı? İyi desem bir türlü kötü desem bir türlü. Bu kişilerin üstü de çizilmez. Aydın Doğan, tanımıyorum ama velinimetimiz. Ertuğrul Özkök, yakışıklı. Oktay Ekşi, onun ağırlığı var, çok efendi insan. Beni her gördüğünde hatırımı sorar. Ayşe Arman, on erkeğe değişmem. Kanat Atkaya, seviyorum onu ama Fenerli olsaydı daha çok sevecektim. Emin Çölaşan, o Ankara'da ben İstanbul'da. Serdar Turgut, hello abicim. Yalçın Bayer, canımız o bizim. Doğan Hızlan, zor beğenir ama ben onun papyonlarını beğeniyorum.
Hürriyet'in unutmadığın bir manşeti ya da haberi var mı?
- Fenerbahçe'nin
Galatasaray'ı 4-3 yendiği kupa maçını unutmuyorum. Fenerbahçe'yle ilgili hiçbir manşeti unutmam ben.
Gazetede herkes senin deli olup olmadığını merak ediyor? Deli misin?
- Tabii tabii bu gazetedeki tek deli benim değil mi? Utanmıyor musun böyle söylemeye. Yahu normal adam gazetede niye çalışsın. Çaycısını da ona göre seçiyorlar işte.
Ters adamsın diye kimse senle tartışmak istemiyor. Niye çekiniyorlar senden?
- Deli deliyi görünce sopasını saklarmış. Sizde öylesiniz, beni görünce sopalarınızı saklıyorsunuz.
Hazır cevaplılığın yüzünden stand up yapacağın söyleniyor. Sahneye çıksan rakibin kim olur? a) Cem Yılmaz, b) Okan Bayülgen c) Yılmaz Erdoğan.
- Ben ciddi adamım.
Fenerbahçe sevgin yüzünden birinin kafasında telefon kırıp onu bayılttın. Senin için başka nelerin dokunulmazlığı var?
- Başkasının arkasından konuşmayan insanları hep kollarım. Onlara laf gelirse kafalarında telefon kırmam ama ne yapacağımı da bilemem.
Türkiye bak ne halde. Herkes bir sebep söylüyor. Senin ne eksiğin var, sende söyle. Nerde yanlış yapıldı?
- Devlet vergileri yüksek tutup küçük esnafa iş yaptırmadı. Koyduğu vergileri almasını bilemedi. 550 millevekili arasında bir tane ekonomi bilen adam yok muydu? Ama bu milletvekillerini niye seçtik onu da yine kendimize sormak lazım.
Yeni ve eski gazeteciler arasında fark görüyor musun?
- Gazeteciliklerini bilmem ama yeniler asansörde insana ne günaydın ne de iyi akşamlar diyor.
Kadın gazeteci dediğin nasıl olmalı?
- Kadınla erkek arasında fark yok ki, kadın gazeteciyle erkek gazeteci arasında fark olsun.
Gazetede seni en çok öfkelendiren ne?
- Güngörmüş biriyim kolay kolay her şeye şaşırmam. En öfkelendiğim şey emir vererek birşeyler isteyenler. Bir gün dergilerden birinin kadın müdürü acayip öfkeli bir sesle‘‘Bana çay getir’’ dedi. Ben de ‘‘getirmem’’ deyip telefonu kapattım. Sonra onun servisindeki herkese o hariç, çay götürdüm.
En çok kimlerden çekinmek lazım: a) Mevkisi yüksek olanlardan, b) Çok düşünüp az konuşanlardan, c) Kadın kısmından.
- Mevkisi yüksek olandan niye korkulsun. Biz de herkes saygıyla korkuyu birbirine karıştırıyor. En korkulacak insan sinsi insandır.
Sence ben seninle niye röportaj yaptım?
- Herhalde beni kovdurmak için. Ne de olsa Galatasaraylısın.
RIFAT BEY'İN VUKUATLARILimon'dan huylanır. Hürriyet'in VIP misafirlerine servis yaparken birinin elinde limon görünce servis yapmayı bırakıp koşarak uzaklaştı. Misafirler şaşkın ne olduğunu anlayamadı.
Çalıştığı arkadaşlarından biri sandalyede otururken o farkında olmadan, sandalyeye buz gibi su döküyor ve hemen oradan uzaklaşıyordu. Bunu Rıfat'ın yaptığını diğer arkadaşlarından öğrenen arkadaşı Rıfat birileriyle konuşurken cebine sıcak su döktü. Rıfat bir hafta izin almak zorunda kaldı.
Elininizi burnunuzun ya da ağzınızın kenarına götürüp sonra da Rıfat'a dokunursanız hemen gider ve duş alır. Rıfat'ın bu tikini bilen kötü ruhlu arkadaşlarımız yüzünden gazetede günde dört kez duş aldığı vakidir.