Güncelleme Tarihi:
İstanbul Moda'dan Yalçın Aktürk ve arkadaşları fakslarında ‘‘Bu nasıl transfer beyefendi? Bu ne seviyesizlik?
Eskiden kulüpler bir futbolcuyu isterse, gider kulübüyle anlaşır, futbolcunun da gönlünü alarak üç aşağı beş yukarı transferini yaparlardı.
Bir de bugünlere bakalım. Nedir bu kargaşa? Örneğin Samsunlu İlhan efendi kalkmış hem Galatasaray'la, hem Beşiktaş'la anlaşmış. Hatta Beşiktaş'tan kapora bile almış. Ondan sonra Galatasaray'a yanaşmak istedi, alınmadı, sonunda Beşiktaş’a demir attı. Tümer'de başka bir olay. Üstelik kulüpleri Samsunspor'da hala çıt yok.
Ya hülle oyunlarına ne demeli? Nedir o Ümit Karan'ın oynadığı transfer oyunu? Daha kulüpleri anlaşmamış, kendisi Galatasaray'ın açılışına katılıyor. Yani 23 yaşını dolduran her oyuncu kulübünden kaçıp gidecek mi? Sonra gelde hayır bekle bu topçulardan.
Nedir bu FİFA kararı, nerden çıktı ağbimiz’’ diye soruyorlar.
Nerden çıkacak çocuklar. FİFA dünya futbolunun hükümdarı. Ne karar verirse uymaya mecbursunuz.
Bana göre ‘‘Futbolculara 23 yaşından sonra transfer hürriyetini veren FİFA, son kararıyla hülleyi körüklemiş oldu. Kısaca futbolcu bir kulüpde yetişmiş dahi olsa, o kulübün kölesi değildir. 23 yaşından sonra dilediği yabancı bir kulübe gider, yerli bir kulüpden teklif geldiğinde de, tekrar ülkesinde, istediği kulübe transfer edebilir’’ diyor.
İşte hülle olayı bu çocuklar. Gerçekten tatsız bir iş. Ancak son transferlerin kahramanları, sayın Cavcav ve Doğan da doğrusu çok büyük oynadılar. Hülle sonucunda hayalleri de suya düşmüş oldu. Olayın özü budur.
Kısaca hülle icat oldu, transferin tadı kaçtı beyler. Bakalım daha neler göreceğiz...
SPORDA MUTLU ETKİNLİKLER
Sıcak yaz günlerinde taraftarlar faks ve telefonlarında ‘‘Eleştiri eleştiri. Bıktık artık bu eleştirilerden. Şimdilerde tatildeyiz. Ne olur köşemizde mutlu olaylara da yer verin’’ diyorlar.
O halde buyrun işte, spor dünyamızdan sizlere mutlu bir haber demeti.
Futbolumuzun duayen teknik direktörü Metin Türel ve eşi Necla Türel, sevgili kızı Dilek'le Kurukahveci Mehmet efendi'nin torunu Semra ve Ergun Göney'in oğulları Hakan Göney'i Caddebostan Büyük Kulüp'de evlendirdi.
Spor, sanat ve iş dünyasının ünlü isimleri havuz başındaki düğünde unutulmayacak şahane bir geceyi birlikte yaşadılar.
Aynı gün aynı saatlerde, Göztepe'nin Kaptanı Metin Diyadin'de, Trabzon'un Süleyman Restorant Salonları'nda Sevgi Cevher'le hayatını birleştirdi.
Seçkin konukların katıldığı düğünde sanatçı Esra Özmen nefis programıyla geceye renk kattı.
ŞEREFİNİZE... ÇIN... ÇIN...
Bitti mi, hayır... Sırada sevgili Vedat Okyar’ımızın ve İhsan Kayral kardeşimizin Beşiktaş Çilekli Tesisleri'nde açtıkları Zilli Bar var. Özellikle sporseverlere şahane bir uğrak yeri Zilli Bar. Serinlemek isteyenlere öneriyorum.
Ayrıca Fenerbahçe Sosyal Tesisleri'ne yıllarca hizmet veren sevgili Mehmet Emin kardeşimiz 1 Temmuz Denizcilik Bayramı'nda Kadıköy Moda İskelesi'ni yeniden ihya ederek tüm sporsever taraftarların hizmetine açıyor. Gördüm, bayıldım...
Söz Kadıköy'den açılmışken benim de özel bir notum var.
Şükrü Saraçoğlu Stadı'nın son durumunu görmek için Kadıköy'e gittim. Arada doğup büyüdüğüm Bahariye semtinde Cafe Shop isimli Avrupa cafesinde bir pasta yedim, bir de Capuccino içtim. Şahaneydi, tadı hala damağımda...
Mutluluk haberleri dediniz. Görün işte, bu haberler daha 3-5 günlük. Sıcak yaz günlerinde duygularınızı serinletmek için. Güzel oldu değil mi? Haydi şerefinize, çın, çın...
KORKUN BU CİMBOM'DAN
Galatasaray yönetiminde uzun süredir devam eden parasızlık ve kongre sorunu, taraftarlar arasında endişeler yaratıyordu.
Söylenenlere göre, bir yanda takım, öte yanda kasalar boşalmıştı.
Ancak transferler devreye girince, tüm sporseverler hayretler içinde kaldı.
O parasız denilen yönetim, içerden ve dışardan öylesine transferler yaptı ki bu defa aynı taraftarlar, adeta sevince boğuldu.
Ne telefonlar, ne fakslar geldi, şaşarsınız. Hepsi gelip gelip bir cümlede birleşiyor. ‘‘Korkun bu Cimbom'dan’’.
Vallahi doğru billahi doğru. Bende mertçe itiraf ediyorum. Cimbom'un bu kadrosunu çok beğeniyorum.
Ve de bütün bu transferleri gerçekleştiren yönetime ‘‘Aşkolsun’’ diyorum.
İLK ONBİRİ GÖRELİM!
Karakartal'da bir yanda transferler yapılırken, öte yanda çeşitli gruplar arasında da sürtüşmeler adeta iç savaş gibi sürüp gidiyor.
İstanbul Ortaköy'den Nazmi Akıcı faksında ‘‘Daum, başta Nouma olmak üzere bazı futbolcularımızı erken gözden çıkarıp bir kenara atarken, yöneticiler de yeni yeni ve özellikle ucuz transferler yapıyor. Bu çıkışı yaparken, kimseler de çıkıp yöneticilere (Bu iş Ahmetle Mehmetle yürümez beyler) diye sormuyor. İlgililer de ellerini ceplerine atmayınca ortalık karışıyor. Ağbicim nerdeyse yeni sezon açılacak. Tüm takımlar istim üstünde. Bizler de hala (Bu toplama isimlerle ne yaparız) diye düşünüyoruz.
Üstelik Daum hala arayışda, başkanın da sesi çıkmıyor. Ne olur bu işin sonu ağbimiz?’’
İnşallah iyi olur çocuklar. Durun bakalım, şöyle ilk 11'i bir görelim ondan sonra yöneticileri eleştirelim. Tabii tren kaçmadan. Doğrusu bu değil mi?
BERKANT NERELİ
Servisimizin gözbebeği yazarı Korkut Göze'mizin usta kaleminden ‘‘TRANSFERİN GÖZDELERİ’’ni keyifle izliyorum.
Arada Galatasaray'a transfer olan Berkant'la ilgili bölümde ‘‘Berkant Beşiktaş'lıdır’’ değerlendirmesi üstüne, Galatasaray'lı ve Beşiktaş'lı taraftarlardan telefonlar yağdı. Sordular ‘‘Nasıl olur ağbi?’’
Nasıl olacak arkadaşlar. Berkant'da profesyoneldir. Onu 16-17 yaşlarında Almanya'da tanıdığımda başta babası olmak üzere tüm aile efradı ‘‘Hepimiz Beşiktaşlıyız’’ demişlerdi. Ama aradan yıllar geçti. Berkant ünlü bir futbolcu oldu.
Araya trilyonlarda girip, Berkant'ımız da Galatasaray'ın teklifini uygun görünce, gayet normal olarak Cimbom'lu oldu.
Ayrıca unutmayın, şu ana kadar Beşiktaş forması giyen Ayhan'da, koyu bir Galatasaray'lıydı. Şimdilerde muradına erdi. Bunlar artık normal gelişmeler. Para bu kardeşler. Alan razı, satan razı. Bizlere düşen de Berkant'a da, Ayhan' da Galatasaray'da başarı dilemek. O kadar.
BASKETÇİLER KAPIŞ KAPIŞ...
Futbolcularımızın ve teknik yöneticilerin dünyanın dört bir yanında kapışılmasından sonra basketbolda da büyük gelişmeler izleniyor. Önce İbrahim'in Yunanistan'a, daha sonra Hidayet'in Amerika'ya transferleri bomba gibi patlamıştı. Futbolda Fatih Terim’in Milan’a transferinden sonra, şimdi de Coach Ergin Ataman, İtalya'nın ünlü basketbol takımı Siena'nın başına getirildi.
Efes Pilsen’i çalıştırdığı dönemlerde, zaferlerden zaferlere taşıyan coach Ergin Ataman'a basketbolseverlerden, telefon ve faksıma adeta tebrikler yağdı. Bizlerde gelen bu kutlamalara, başta sayın Müdürümüz Esat Yılmaer olmak üzere, spor servisimiz olarak katılıyor, sevgili Ataman'a başarılar diliyoruz.
MİLAN TESİSLERİ’Nİ GÖRDÜM
Milano'da kısmetse bu yıl Bocconi Üniversitesi'nden mezun olacak büyük torunum Ömer'le, Milan'ın antrenman tesislerini gezdim.
Milano'ya yaklaşık 60 Km mesafede, yemyeşil bir ormanın içindeki Centro Sportivo Milanello gerçekten çok güzeldi.
Özellikle basın ve taraftarların ancak sıkı müsaade ve kontrol altında girebildiği tesislerde, teknik kadro ve futbolcular sabahın erken saatlerinden, akşamın geç saatlerine kadar tesiste çalışıp, yiyip, içip dinleniyorlar. Hafta boyu dış dünya yasak. Teknik kadro medyaya her çalışmanın sonunda, açıklama yapıyor. Öyle kaçamak maçamak haber yakalamak yok. Sevgili Terim'in Bodrum'daki son medya sürtüşmesini izleyince hak verdim kendisine. Milan'la ilgili özel röportaj yapmak istediğinizde, sporcu ve teknik yöneticilerin ücreti var. Önceden ödeyip, ancak randevuyla görüşebiliyorsunuz.
Laf aramızda başta F.Bahçe ve G.Saray olmak üzere, bazı kulüplerimizin bugünkü tesis konforu da, Milan'dan aşağı değil yani. Bunu da bilmiş olun. Tabii San Siro Stadı apayrı bir alem. Sanki bir futbol mabedi. İhtişamına hayran oldum. Vay anam vay...